Doğuştan gelen oy kullanma hakkı ile belirli bir eğitim seviyesindekilerin oy kullanma hakkı şeklinde özetleyebileceğim iki farklı demokrasi tanımı üzerine konuştuk geçen gün oğlumla.
Bana şöyle bir örnek verdi.
Bir gemi de kaptan seçilecek olsun. Bu kaptanı seçen kişilerin deniz, gemi ve deniz yolculuğu ile ilgili hiç bir bilgisi olmayan insanların mı kaptanı seçmesini tercih edersin yoksa işin içeriğini gereklerini ihtiyaçlarını bilen insanların mı kaptanı seçmesini tercih edersin?
Cevap çok net değil mi?
Platon (Eflatun) da benzeri şekilde bütün toplum için en doğru seçimi kararı ''eğitimli'' insanların yapabileceğinin altını çiziyor.
Eğitimsiz insanların demagoglar tarafından manipüle edilip sistemin oligarşiye dönüşebileceğinden hatta diktatörlüğe evrileceğinden bahsediyor.
Şimdi bu eğitimli insan konusu çok tartışmaya açık ve de hiç bir şekilde ortak mutabakatın sağlanamadığı bir konu.
Aslında burada anlatılmak istenen muhakeme etme becerisi , analitik düşünce becerisi, yaratıcı düşünme becerisi, soyutlama yapabilme, objektif düşünebilme becerisi, stratejik düşünme becerisi, problem çözme becerisi, resmin tamamını görebilme parça bütün ilişkisini kavrayabilme gibi çeşitli üst düzey bilişsel düşünme becerilerine sahip olma halidir.
Bu becerilere sahip kişilerin toplumun kaderini belirleyecek kararları daha sağlıklı objektif ve doğru şekilde alması beklenir. Bu etkiyi ya da sonucu sabote etmenin ortadan kaldırmanın tek yolu ise eğitim sisteminin yerle bir edilmesidir.
Bundan 35/40 sene önce liselerde felsefe mantık dersleri okutulurdu. Gençlerin çoğu bizim bugün Anadolu Lisesi olarak tanımladığımız matematik fizik kimya biyoloji gibi pozitif bilimlerin öncelikle okutulduğu liselere giderlerdi. Özgür yetişkin bireyler olarak ülkemize ve insanlığa en iyi şekilde hizmet etmek öncelikli değerimizdi. Üst düzey düşünme becerilerini kazandırmak ortak hedefi idi sanki o dönemdeki eğitimin.
Bugün geldiğimiz noktada hem akademik olarak çok geriledik (yukarıda bahsi geçen düşünme becerilerinden yoksun gençlerin/toplumun büyük kısmı malesef) hem de değerlerimiz büyük erozyona uğradı.
Hal bu olunca , sadece doğuştan gelen hak ile seçim sandığına gidip oy kullandıkça, ülke daha çok oligarşi ve diktatörlük girdabına doğru yol aldı ,alıyor sanki. Son üç dört seçim ile nereden nereye geldiğimizi düşünün.
Atatürk'ün onca öngörüsüne rağmen bunu öngörememiş olabileceğini düşünemiyorum. Muhtemelen Köy Enstitüleri, eğitim birliği, dini eğitim veren tarikat ve medreselerin kapatılması gibi büyük adımlar attıktan sonra sistemin bu şekilde ilerleyeceğini ve dolayısıyla bu sistem aracılığı ile düşünsel beceriler ile donatılmış yeni nesillerin yetiştirileceğini düşünmüş olmalı. Ve fakat ta Köy Enstitüleri' nin kapatılmasından başlamak üzere çomak sokuldu ülkenin eğitim sistemine. Bilerek ve isteyerek!
Bunu yapanların amaçları ise savaş alanında ele geçiremedikleri toprakları ve kaynakları, toplumun düşünsel becerilerini geriletip , bunun sonucu olarak istedikleri şekilde sandıklara dolaylı yoldan müdahale ederek, ele geçirmekti. Ülke toprakları parsel parsel yabancılara satılıyor. Filistin'in başına gelenlerden ders alınmıyor anlaşılan. Anadolu'nun her köşesi maden arayan şirketler tarafından delik deşik edildi. Üstelik çıkarılan altının çok çok az miktarı bırakılıyor bize. Hani Osmanlı'nın çöküş döneminde arkeolojik soygun yaşamıştık ya, şimdi ise doğal kaynaklarımız soyuluyor yağmalanıyor.
Çocuğumuz olmayabilir, çok zengin olabiliriz ve de en iyi özel okullara gönderebiliriz çocuğumuzu ya da çocuğumuz çok çok başarılıdır ve de burslu iyi okullarda okuyabilir. Toplasak bu imkanlara sahip çocuk genç sayısı genç nüfusun % 10'unu geçmez. Her kim olursak olalım bu ülkenin vatandaşı olarak bu ülkede yaşadığınız sürece düşünsel becerileri kazandıran, akademik olarak yetkin bir eğitim sistemi hepimizin öncelikli derdi olmalı.
Özetlersem sandığa gitmekle demokrasiyi bu ülkeye getireceğimizi ya da yaşayacağımızı düşünmek büyük yanılsama. Eğitim sisteminde fabrika ayarlarına dönerek, oy kullanma ehliyetine sahip , aklı hür vicdanı hür bireyler yetiştiremediğimiz sürece bu ülkeye hak hukuk adalet eşitlik özgürlük gelmesi mümkün değil.
Eğitim sistemi ve eğitimciler bir ülke için varoluşsal öneme sahiptir. Zira ülkenin bütünlüğünü ve birliğini koruyabilecek , toplumun ortak ihtiyaçları doğrultusunda sorumlu tercihler yapabilecek yeni nesilleri yetiştirecek olan , eğitim sistemi ve eğitimcilerdir.
Umutla,
xxxx