Artık plastik ambalajlı ''gıda'' alışverişi yapmaktan vicdanı olarak çok rahatsız oluyorum.
Uzun yıllardır alışverişlerde cam ya da kağıt ambalaj maddesi tercih ediyorum. Sebze ve meyveyi de yerel pazar , gıda toplulukları ya da mahallemizdeki manavdan kendi alışveriş torbalarımızla yapıyorum.
Dışarıdan yemek konusunda da yine bir kaç senedir daha dikkatli davranıyoruz. Sevdiğimiz bir gıda ise yerine gidip yemeyi tercih ediyoruz ki ek ambalaj maddesi çöpü yaratmayalım.
Yoğurdu evde yapınca yoğurt ve ayran plastik atığı da çıkmıyor evden.
Plastik maddesinin doğaya verdiği zararın ötesinde cam kağıt dahi olsa her ambalaj maddesi aslında gezegenin eti kemiği canından üretiliyor.
Her türlü ambalaj maddesini azaltmak bireysel hedeflerimden şu sıralarda.
Özetle mevcut durumum artık yeterli olmuyor ve daha neler yapabilirim diye düşünmeye başladım.
Kuzey Avrupa'da yeni tarz marketler kurulmuş. Saklama kaplarınızla gidiyorsunuz ve sıfır ambalaj alışverişi edip evinize geliyorsunuz. Et mi yoğurt mu süt mü hepsini kendi götürdüğünüz kaplarla satın alabiliyorsunuz. Maliyeti de daha ucuzdur eminim. Ambalaj malzemesinin maliyeti de az değil.
Tüketim ve israf toplumuna doğru ilk adımlardan biri de bireysel buzdolaplarımızın olması ile atıldı bence. Buzdolabı bulundu ekolojik yaşam tarzımız bozuldu gerçekten.
Sonra onlar büyüdü genişledi. Daha çok gıda alalım diye. Bunun sonucu daha çok ambalaj satın alımı, daha çok gıda israfı ve daha çok enerji faturası oldu. Buzdolaplarımız büyüdükçe bu sarmalın içine daha da çekildik.
Hele bir de o koca cipleri ile Km'lerce yol gidip o dev marketlerden aylık alışveriş yapıp eve gelen, sonra bir kaç buzdolabı derin dondurucuya o sözde gıdaları dolduran insanlar iklim krizinin en çok vicdan yükünü taşıyan insanlar bana göre. Çoğu da çöp oluyor gıdaların bir süre sonra.
Hindistan çok nüfuslu ve nüfusunun çoğu fakir olan bir ülke. İnsanların çoğunun evinde buzdolabı yok. Günlük hatta öğünlük alışveriş yapılıyor ki çoğunlukla evin yakınındaki sokak satıcına yürüyerek ulaşılıyor, kendi bez torba ya da kaplarına alacaklarını alıyorlar. Ve gerçek ihtiyaçları kadar alışveriş yapıyorlar. Gıda israfı nerede ise sıfıra yakın.
Bu ülkelerden birine zengin ülke diyoruz diğerine fakir ülke.
Eski bir yöneticim az şeye ihtiyaç duymak asıl zenginliktir demişti.
Gezegene verdikleri zarar da dikkate alınarak sizce hangi ülke daha zengin ve de gelişmiş?
Bence yeni bir rating (derecelendirme) sistemi yaratılmalı. Ülkeler gezegene verdikleri zarar ve/veya iklim krizine katkıları üzerinden derecelendirilmeli. Ben bir dünya vatandaşı olarak tercihlerimi buna göre yapabilmek isterim.
Elbette yerel üret yerel tüket asıl hedefimiz ki ekolojik ayak izimizi en azda tutabilelim.
Yukarıdaki video sıfır atık alışverişi ile ilgili prensipleri anlatıyor. Dahice bir fikir!
Umarım her mahallede benzeri gıda marketleri kurulur bizim ülkemizde de en kısa sürede.
İyi pazarlar,
xxx