2010 yılının sonbaharında oluşturuldu bu blog.
İlham kaynağım ise Julie & Julia filmi idi. Gerçek bir hayat hikayesini içeriyordu ki ben çok etkilenmiştim. Julia Child Amerikalılara Fransız mutfağını sevdiren bir şef yazar TV programcısı idi. Filme konu olan kitabını 1961'de yayınlaşmış ilk kez. Ve de işte filmin başrol oyuncusunun kurduğu o blog ile o tariflerin yeniden hayat verilmesine hayran olmuştum. Evet evet bir blog kurmak gerçekten de iyi fikir olabilirdi.
İlk önceleri kendi şiir ve öykülerimi aktardım İngilizce olarak. İlk zamanlar İngilizce yazıyordum. Sonradan Türkçe yazmaya başladım. Zaman içinde çeviri seçeneği de gayet başarılı çeviriler yapmaya başladığından dünyanın hemen hemen her yerinden görüntülenmeye başladı blog.
Adı önce ''Mavi Denizkızının Şarkıları' oldu. Daha sonra yolun yarısında ismi ''Vahşi Kadının Şarkıları 'oldu. Ve şimdilik ''Ufkun Ötesi'' ile devam ediyor yolculuğumuz. Benim içimdeki değişimlerin dışa yansımasıdır belki bu isim değişiklikleri.
Bugün itibarıyle 103.222 görüntüleme almış blog. Bunun 38.300 'ü Türkiye, 19.300 'ü Rusya ve 14.300 'ü ise ABD' den. Sonra Ukrayna, Almanya; Fransa diye gidiyor bu liste. Singapur, Mısır, Vietnam, Brezilya, Suudi Arabistan gibi ülkeleri görünce ne çok seviniyorum anlatamam. Dünyanın her köşesinden izleniyor okunuyor olmak...
Duygu ve düşüncelerinizle dünyanın her yerinde olmuş ya da insanlara dokunmuş gibi hissediyorum ki bu his muhteşem.
Ve işte tam 10 yıl sonra buradayım.
Kendi kendime 100.000 görüntülüme olunca bir teşekkür mesajı paylaşmaya söz vermiştim.
Biraz gecikmeli olsa da bugün bu teşekkürü iletmek istedim.
Bu zaman zarfında pek çok şey oldu hayatımda. Yeni işler, yeni şehirler, yeni insanlar, yeni dostlar, yeni ilişkiler, yeni hobiler, yeni meraklar...Çocuklar büyüdü, aile büyükleri göç etti başka maceralara. Minik dişi bir kedi annesi oldum.
Geçen 10 yılı dolu dolu yaşadım diyebilirim. Acısı ile tatlısı ile. Yaşamın döngüleri içinde yolumu alırken 50'li yaşlara adım attım. Ve blog hep hayatımda yer aldı bir dost gibi. Usul usul yanımda yürüdü. Zaman zaman az oldu paylaşımlar. Bazen de aynı günde bir kaç paylaşım oldu.
Yazmanın iyi geldiğini iyi hissettirdiğini söyleyebilirim. Çevremde paylaşacak deneyimi söylecek sözü ve bilgisi olan arkadaşlarıma da hep öneriyorum blog açmalarını bu nedenle.
Kim bilir belki de bu diyarlardan gitmeden önce bir iz bırakma telaşıdır benimkisi ? Ağaçların her sonbahar kışa girerken tohumlarını etrafına saçması gibi tıpkı. Kıştır sonuçta gelmekte olan.
Paylaşımlarıma gelen en ilginç ve de motive edici yorumu da paylaşmak istiyorum sizinle.
Avatar filmi ile ilgili bir paylaşımıma yabancı bir takipçi yapmıştı bu yorumu.
Paylaşımımda çeşitli formlarda (Avatar) bedenlenen Tanrı Vishnu' nun koruyucu fonksiyonunu , Avatar filmindeki mavi renkli Navi halkı üzerinden yerine getirdiğini yazmıştım. Hint çizimlerinde hep mavi renkle ifade edilir Vishnu ya da Krishna avatarları. İnsanlara doğanın gezegenin yaşamın koruyucusu olma sorumluluğunu hatırlatan bir mesajı vardı filmin de.
Ve bu paylaşımı okuyan yabancı bir izleyicim Vishnu'nun Avatar 'ları ile ilgili bir tez yazdığını ve yazımdan oldukça ilham aldığını , çalışmasında da buna yer vereceğini yazmıştı.
Ne çok mutlu olmuştum. Benim bireysel motivasyon kaynağım ve hatta mutlu olma nedenlerimden biri de diğerlerine ilham vermek olduğundan, tavan yapmıştım mutluluktan anlayacağınız.
Geri bildirimlerinizle daha çok zenginleşiyor ve yazmak için cesaret motivasyon buluyorum.
İyi ki varsınız! Burada benimle bu alanı paylaştığınız için teşekkür ederim.
Bu arada bahsettiğim filmi havaların serinlemeye başladığı ve gökyüzünün gri ile dans ettiği bu günlerde öneririm.
Yazmaya nefes almaya gülümsemeye yola devam...
Sevgiyle
xxxx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder