Bugün 23 Nisan neşe ile doluyor insan diyeceğim fakat diyemiyorum.
Tam tersi hayal kırıklığı, endişe ve öfke duyguları var içimde.
Böyle bir gün de dahi sosyal medyada birbirine hakaret yağdırıyor insanlar.
Bir bitmedi Atatürk ile Hz Muhammed'i karşılaştırma birini diğerine üstün kılma mücadelesi.
Biri düşmanlarla savaşmış ülkemizin kurucu lideri, devlet adamı. Saygımız ve sevgimiz sonsuz.
Diğeri dinin kurucusu ve yaşadığı dönem açısından oldukça ilerici bir eylem adamı. Saygımız ve sevgimiz sonsuz.
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil.
Fakat aynı ülkede eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşıyorsak birbirimizin kutsalına SAYGI duymak zorundayız. Saygıdır bizi birbirimize bağlayan köprü kuran.
Dünya görüşünüz gereği dine inanmıyor olabilirsiniz. Fakat inanan akrabalarımız, komşularımız, arkadaşlarımızın yanında saygısızlık yapıyor muyuz? Elbette hayır. O zaman tanımadığımız bir yurttaşımıza da saygılı olmak zorundayız.
Ya da yine dünya görüşümüz gereği laik yönetim şeklini benimsemiyor olabiliriz. Fakat laik yönetim sistemini benimseyen akrabalarımız, komşularımız arkadaşlarımızın yanında saygısızlık yapıyor muyuz? Elbette hayır. O zaman tanımadığımız bir yurttaşımıza da aynı şekilde saygılı olmak zorundayız.
SAYGI bu işin anahtarı.
İster inançlı olun ister inaçsız. Bu ülke bizim ortak vatanımız. Ortak kaderi paylaşıyoruz. Savaşlar, kıtlıklar, depremler, terör, krizler, darbeler...
Toplumları yaşanan ortak acılar birleştiriyor.
Daha ne yaşamamız gerekiyor silkelenip birbirimizi olduğumuz gibi kabul edip saygı duyabilmemiz için?
Yetmedi mi bunca acı gözyaşı?
Bireysel hayatta da ders almayınca o ders daha ağırlaşıp gelir insana.
Toplumlar için de bu böyle.
Birleşmemiz için daha nasıl bir acı gerekiyor? Acı olmadan birleşemez miyiz? İlla acı mı olması gerekiyor?
Atatürk 'ün en büyük başarısı her renkten insanı barındıran Anadolu insanını birleştirebilmesi bana göre. Düşman gelmiş yurda ve birleşmekten başka çaresi yoktu insanların. O zaman kavga edip tartışıyor muydu sizce insanlar?
Sürekli farklılıklarımıza bakarsak hep ayrılığı görürüz.
Oysa sürekli bizi birleştiren değerlere bakarsak birliği görürüz.
Dört farklı renge boyanmış bir oda düşünün. Kırmızı mavi sarı yeşil...Başınız sarı rengi görecek şekilde duruyor olsun. Mavi rengi görmek istediğinizde kafanızı maviye doğru çevirmeniz gerekir.
Aynı bunun gibi bizleri birleştiren ortak değerlerimiz neler, kültürümüzün bizleri birleştiren yakınlaştıran unsurları neler bunlara odaklanmalıyız.
Bunu başarabilirsek toplumsal olarak da bir bilinç sıçraması yaşayacağız sanki.
Siyah beyaz dışında da renklerin olduğunu görebileceğiz.
Allah aşkına renk yazınca aklınıza hemen gökkuşağı gökkuşağı yazınca da LGBT gelmesin.
Bırakalım bu komplocu paranoya kafaları. Endişeli isek bazı konularda aklımızı kullanıp sözleşmelere madde ekler revize ederiz olur biter.
Yerli yersiz propoganda bombardımanından hoşlanmıyorum o ayrı. Netflix yazıp bırakıyorum burada bu konuyu...
Ya o ya bu kafasından çıkıp hem o hem bu kafasına ulaşmamız lazım.
Sahi müslüman bir çok ülke var. Kutsal kitap bir çok dile çevrilmiş. Herkes kendi dilinde okuyor kutsal kitabı. Neden sadece bizim ülkemizde sorun bu konu?
Ya da o ülkelerin milli liderleri ile Hz Muhammed yarıştırılıyor mu bizde ki gibi? Kavga ediyor mu insanlar en olmadık yerde dahi,?
Hiç sanmıyorum!
İşim gereği bir kaç kez Kazakistan'da bulunmuştum. Resmi dini islam bu ülkenin.
Milli liderleri o kadar net ifade etmiştiki bakış açılarını.
Türk kültürü ile islam dinini kavgasız gürültüsüz harmanlamışlar özetle.
Bizdeki sıkıntı Türk kültürü yerine Arap kültürünün dayatılması.
Olay bu kadar.
Bir önceki yazımda ayın aydınlık yüzünü yazmıştım. Umudun, olmasını beklediğim istediğim bir Türkiye'nin hayalini.
Bu yazımda ise ayın karanlık yüzünü yazıyorum. Hala ortak değerleri göremeyen farklılıklar üzerinden hala kavga eden bir ülke.
Ne diyelim?
Bu sadece siyasi bir seçim olmayacak.
Sosyolojik olarak da toplumsal anlamda bir eşik bizim için.
Ya birbirimize saygı duyup ortak paydalarda birleşeceğiz ve yola hep birlikte devam edeceğiz.
Ya da farklılıklarımız üzerinden kavga ede ede ülkeyi nefes alınmaz cehenneme çevireceğiz. Ve bu ortam emperyalistlerin pek sevdiği bir ortam. Bunu bu millet çok iyi biliyor.
Umarım sağduyulu vicdanlı bir tercihte bulunur ve bu eşiği hep birlikte aşarız.
xxxx