İclal Aydın'ın Oksijen gazetesindeki yazısından ilham aldım bu yazıya.
Tanju Okan ve oğlu Tansu Okan'ın hayatlarını özetle anlatıyordu. Sanırım son çıkan kitabı bu baba oğul ilişkisi üzerine kurgulu idi.
Çarpıldığım yer, babanın da oğulun da aynı yaşta benzeri acılar kederler sonrası hayata veda etmesi idi. Önce baba ayrılmış aramızdan sonra oğlu.
Oğul ile nerede ise çocukluğunda hiç görüşememiş olan baba oğul ilişkisini kuramamış bir baba idi Tanju Okan. Yıllar sonra yakınlaşmışlar. Oğul Tansu babasının son günlerinde onun bakımı ile ilgilenmiş. En sonunda kavuşmuşlardı.
Yazıyı okuyunca içimde bir düşünce belirdi.
Anne veya babamızla çocukken sağlıklı güvenli bağ kuramadığımızda, belki de o bağ yerine ebeveynimizin kaderini kopyalayıp bu şekilde bağ kurmaya çalışıyoruzdur.
Hem kendi hayatım hem de çevremdeki insanların hayatlarıa baktığımda benzeri kalıplar gördüm gerçekten de.
Çocuklarımızla güvenli sevgi dolu bağ kurabildiğimizde ancak, bizim kaderimizden özgür kılıyoruzdur belki de onları.
Bugün 23 Nisan!
Gelin çocuklarımızı hem kendimizin hem de toplumumuzun kaderinden özgür kılmaya niyet edelim bugün.
Bu öyle bir kader ki içinde acı, bol göz yaşı, yalnızlık, terk edilmişlik, anlaşılmamışlık, aldatılmışlık, red edilmişlik, kabul edilmemişlik, takdir edilmemişlik ve dahaları var. Bu listeye kendi içinizden gelenleri de ekleyebilirisiniz.
Ve işte tam d abugün tüm bu kader döngüsünü kırmaya çocuklarımızı özgür kırmaya niyet edelim.
Kendimizşn, ailemizin ve toplumumuzun geçmişinden gelen gölgeler çocuklarımızın gençlerimizin yaşamına gölge düşürmemesini diliyorum.
Baba oğul umarım huzur içindedir.
Teşekkürler İclal Aydın...
Sevgiyle,
xxx
Görsel Oksijen Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder