Bu soru sorulduğunda hemen hemen hepimiz karşımızdakine "Siz tahmin edin ?" deriz genelde ve heyecanla bekleriz...
Daha genç daha dinamik daha canlı görülmeyi arzularız içten içe.
Bazılarımızda biyolojik yaşı bir kenara koyup ruhsal yaşımızı söyleriz karşımızdakine şaka ile karışık. 18,5 'dan gün almış 70 dünya yılı yeryüzünde yaşamış olanlarımız da vardır mesela...
Bütünsel Kinesiyoloji eğitimlerimizde bedenimizin bilgeliğine danışarak biyolojik, duygusal, ruhsal yaşımızı sorardık ve en gerçekçi yanıtları alırdık.Bu yanıtlar tam da o anın yanıtlarıydı fakat.
Dünyada kaç dünya yılı yaşamış olduğunuz da değil aslında gerçek biyolojik yaşımız!
Belki 45 dünya yılı kadar yeryüzündeyizdir fakat biyolojik yaşımız 30 ya da 60 da olabilir.
Bir de yaşamı ertelememek ve de kişiyi motive etmek için söylenen şu sözü bilirsiniz.
"Mezarlıklar 30 yaşında ölüp 80'inde gömülenler doludur."
Üstelik toplumun her yaş dönemi ile ilgili algıları vardır. İnsan 30'larında, 40'larında , 50'lerinde vb şöyle olur böyle olur gibi yaş kalıplarıdır bunlar. Kişinin fiziksel zihinsel duygusal ve ruhsal varoluşunu belirleyen çerçeveleyen kodalamaladır çoğu. Eğer bilinçli bir şekilde kendimizi bu kodlamalardan muaf tutamazsak bize bir giysi gibi giydirilir bu yaşların kodlamaları. Özgün ve özgür bir birey olabilmek için bu algı kalıplarına kodlamalarına karşı ciddi uyanık olmak gerekir.
Özetle bu yaş konusu gayet göreceli bir konudur.
Tüm bu bakış açılarından en çarpıcısı ile bir IK Seminerine konuşmacı olarak katılan uzun dünya yılları yeryüzünde yaşamış bir astrofizik profesörü aracılığı ile tanışmıştım.
Konuşmasının başında atomik olarak Büyük Patlama 'daki yapı taşlarının (özellikle de demir elementinin) tüm varoluş ve dolayısıyla yıldızlarda aynı olduğunu, sonuç olarak da her birimizin yıldızlarla aynı yaşta olduğumuzu söylemişti.
Çok ama çok etkilenmiştim bu yaklaşımdan!
Ortalama insan ömrünü 80 dünya yılı olarak alırsak milyarlarca dünya yılı karşısında ne idi ki bu süre!
Başka bir görüş de yaradılış ve evrimin tüm kayıtlarının hücrelerimizde kayıtlı olduğunu söyler.Ta Büyük Patlama'dan bu güne kadar...
Yani biz olduğumuzu zannettiğimizden çok çok daha büyük zengin donanımlı potansiyelli varlıklardık. Her birimiz müthiş özel ve değerli varlıklardık.
Belki de gökyüzündeki bir yıldızın potansiyeliyizdir kimbilir?
Eksi sonsuzdan artı sonsuza bükülen tek bir enerji alanı ile bağlı varlıklardık. Hatta biz o enerji alanıydık. Ancak her nedense bizim kim olduğumuzu unutmamız üzerine kurgulanmıştı sanki yeryüzündeki sistem.
Evrenin herhangi bir yerindeki bilgi bilinç bizim için de ulaşılabilirdi aslında.
Cep telefonlarımız Ipad lerimiz ile aynı network üzerinden bağlanarak bilgi alışverişini nasıl yapıyorsak onun gibi bir şeydi bizim durumumuzda.
Kollektif insan bilinci ne kadar yüksek titreşirse o kadar bilgiyi bilinci indirebilecekti.Tıpkı 2 GB 'dan 3GB'a şimdi de 4.5 GB'a internet hızımızı arttırınca daha çok bilgiye daha hızlı ulaşabilmemiz gibi bir şeydi bu.
Bireysel olarak da daha yüksek titreşime sahip kişilerin de bu evrensel bilgiyi sezgi veya ilham yolu ile indirebildiklerine tanıklık yapmıştık zaten insanlık tarihi boyunca. Bilim insanları, bilgeler, filozoflar ve sanatçılar bu insanlara iyi örneklerdir.
Evet ben artık bana yaşımı soranlara yaklaşık 14 Milyar yıl diyorum.Ve hoşuma gidiyor insanları şaşırtmak...
Bu bana sınırsızlık duygusu veriyor. Acele etmeye gerek yok. Herşey olması gerektiği şekilde olması gerektiği zaman bükülüyor...Varlığımızı böylesi genişletebildiğimizde herşeyin ve herkesin zaten tam ve bütün olduğunu hissedebiliyoruz. Yanlış doğru iyi ve kötü yok oluyor. Yetersizlik değersizlik eksiklik başarısızlık yalnızlık hepsi ama hepsi yok oluyor...Sadece şimdi ve burada yaşanan bir deneyim var...Ve o da kusurlu mükemmelliğin ifadesi her halukarda.
Yaşam senin benim bizim aracılığımızla kendini deneyimliyordu...Ve biz tüm bu alana ulaşabiliyorsak yeryüzünde cennetimizi yaratmamızda tamamen bizim buna hazır olmamız ve buna izin vermemiz ile ilgili idi.
Yaş konusuna geri dönersek, hologram bir evrende yaşadığımız kabulu üzerinden kendimizi kaç yaşında hissediyorsak ya da kaç yaşında olduğumuza inanıyorsak , çevremize onu yansıttığımızı düşünüyorum.
Bir arkadaşımın yaşadığı bir olayı paylaşacağım. Bir kaç ay önce kendini çok hafif ve neşeli hissettiği bir gün ki kafasından kendini 23 yaşlarındaki gibi hissettiğini düşündüğü sırada yaşlı bir adam ona bir soru sormuş. O da hemen yardımcı olmuş. Ve yaşlı adam teşekkür ederken derslerinde başarılar dilemiş arkadaşıma. Muhtemelen onun üniversite öğrencisi olduğunu düşünmüştü yaşlı adam.
Bunun gibi bir çok hikaye var biliyorum.Geçmişe ait bir anı bir duygu hatırlandığında o yaşın enerjisinin içine girebiliyoruz sanki ve herkes bizi o yaşta zannediyor. Her an farklı bir yaşta olmak mümkün. Enerjitik yansıtmalar dünyasında yaşıyoruz sonuçta.
Sanırım sonsuz gençliğin sırrı buralarda bir yerlerde olsa gerek...
Peki siz bugün kaç yaşındasınız?
Sevgiyle