Yakın zamanda iki kitap okudum...Erkek Beyni ve Kadın Beyni isimli bu kitaplar hem kendimle hem de erkeklerle ilgili algılarımı değiştirdi...Say yayınlarından çıkmış bu kitaplar.
Malum ben de iki erkek çocuk annesiyim. Dolayısıyla davranışlarımızın arka bahçesinde hormonların nasıl hükümdarlık sürdüğünü bilmek biraz yüreğime su serpti ve daha bir esnedim.
Kendimin ve oğullarımın (genel anlamda erkeklerin) dönemsel davranışlarını sanki biraz daha iyi anlıyabiliyorum artık. Bilimsel bu çalışmayı mutlaka değerlendirmenizi öneririm.
Kitabın özellikle vurguladığı olgu beynimizin sürekli değişiyor olması...Belirli dönemlerde farklı beyinlere ve dolayısıyla davranış şekillerine hatta karakterlere bürünüyoruz. Sürekli değişiyoruz!
Beynimiz değiştikçe de gerçekliğimizi algılama şeklimiz dolayısıyla gerçekliğimiz değişiyor!
Erkek çocuk beyni, ergen erkek beyni, eş arayan beyin, baba beyni, olgun erkek beyni birbirinden farklı ve kitapta detaylı olarak inceleniyor.
Aynı şekilde kadın beyni de dönemsel olarak farklılıklar gösteriyor.
34 yaşında anne oldum ben. Oğlumu ilk kucağıma aldığım an benim için çok özel bir andı gerçekten. Yıllar önce birisi "Mutluluğu annelikte bulmuşsun" demişti bana... O zaman tam anlamlandıramamıştım. Şimdi düşünüyorum da bayağı bir gerçeklik payı vardı sanırım bu cümlede !
Gerçekten de doğum öncesinden başlamak üzere bildiğim kadın olmaktan çıkmış bambaşka biri olduğumu hissetmiştim. Alışkanlıklarım bile değişmişti !
Güleceksiniz biliyorum ...Bu tespitimin doğru olduğunu , anne olana kadar ağzıma çiğ köfte koymazken hamilelik döneminin sonlarından başlamak üzere halen şu ana kadar tabir caiz ise çiğ köfte delisi olduğum da anlamıştım.
Hormonlar beyininizi değiştiriyor ve siz başka bir kadın oluyorsunuz. Aslında eşinizde de değişimler oluyor...Baba beyni de şekillenmeye başlıyor...
Eski bir yöneticim bana "Aman bol bol uyu doğum öncesi" demişti hamileyken ve de ben anlamamıştım. Doğum sonrası anladım ne demek istediğini ! Büyük oğlum tam 3 sene geceleri uyumadı. Sağolsun babası çok destekledi beni gece nöbetlerinde ... Hele ilk bir hafta hiç uyumadığımı hatırlıyorum...Oysa ben uyandırıldığımda beni uyandıranı öldürecek kadar buna sinirlenen bir kadındım...
Birşeyler sonsuza kadar değişiyordu gerçekten. Başka bir ben doğuyordu.
"Annenelerin görsel hafızası doğum yapmamış kadınlara göre daha gelişmiştir ve karakterleri daha esnek , uyumlu ve cesur olur." s.140
Kadın Beyni kitabında en çok ilgimi çeken bölümlerden biri de anne beyninin sevdiği erkeği (eşini / sevgilisini ) gördüğünde ışıklanan bölümü ile çocuklarını gördüğü anda ışıklanan bölümünün aynı yer olması idi. Yani aşk olarak tanınlanan o yoğun sevme hali sevgili için de çocuklar için de kadında aynı etkileşimi yaratıyordu. Bir anlamda anne beyni çocuklarına aşıktı...
Zamane annelerinin ki bunlardan biri de benim, çocuklarına kız olsun erkek olsun "aşkım" diye seslenmesinin alt yazısında bu vardı muhtemelen ?
İkinci oğlumu ise 38 yaşında kollarıma aldım. Çok zor hamile oldum ve zorlu bir hamilelik ve doğum sonrası geçirdim. Ancak bu minik oğlan benim hayatıma sihirli bir değnekle dokundu sanki. Tamamen olumlu anlamda değişti hayatım. Benim rehberim o...Bunu biliyorum.
Oğullarım beni büyütüyorlar... Koşulsuz sevmeyi öğretiyorlar ve de daha bir insan olmayı... Benim gerçek öğretmenim onlar.
Derin bir aşkla seviyorum onları. İyi ki varlar !
Çocuklarımın babasına da ayrıca teşekkür ediyorum bu özel günde. Bana anne sevgisini anneliği deneyimlememde varlığı ile destek oldu. Benden başka bir benin yaratılışında çok önemli bir rolü var onun da. Bana "öğretmenlerimi" hediye etti...
Keza oğullarımı yetiştirirken varlıkları ile maddi/manevi beni destekleyen anne ve babama ve de tüm aileme de teşekkür ediyorum. Her ne olursa olsun hep yanımda oldular.
Ayrıca 29 yaşında geçirdiğim rahim ameliyatını başarı ile gerçekleştiren ve doğurabilme yeteneğimi koruyabilmemi sağlamış ve de çocuklarımın doğumunda yer almış olan doktoruma da çok teşekkür ediyorum.
Sanki yaşam bu muhteşem deneyimi yaşayabilmem için beni destekliyor. Sanırım annelik benim yolumda olan bir deneyim...Kimbilir belki de ben böyle büyümeyi seçmişimdir ?
Kesinlikle çok zor ve de yüksek sorumluluk insan yetiştirmek...Anne olmak ! Kimse aksini söyleyemez... Ancak malum aşkın gözü kör ! Dağlar deliniyor çöller aşılıyor aşk yüzünden...Aşk böyle bir şey işte... Yarı deli olunuyor yani ! Zaten ne yalan söyliyeyim aşk olmasa mümkün değil bu yarı delilik haline dayanmak...
Dünden bu yana habire kendi elleri ile yaptıkları kartları, süslemeleri çıkarıp veriyorlar bana...."Annecim seni çok seviyorum" yazmış yeni okuma yazma öğrenen oğlum kendi elleri ile...Kargacık burgacık yazısı zor okunuyor...Gözleri parlıyor mutlu olduğumu gördüklerinde...
Tüm bu hediyeler "hazine sandığım"da yerlerini bulacak bugün.
Bir şey daha paylaşmak istiyorum buradan.
İyi anne kötü anne yoktur. Buna tüm yüreğimle inanıyorum.
Kendimizi ne kadar kabul ettiğimiz sevdiğimiz ile ilgili herşey... Ve de oğulları olan anneler için içimizdeki erkekle ne kadar barışık olduğumuz ve onunla da ne kadar derin bir aşk yaşadığımızla ilgili...Yani hikaye bizimle ilgili...Dışarıdaki ile ilgili değil !
Annelerini doğumda kaybeden, küçük yaşta hastalık ya da kaza sonucu annesiz kalan , çeşitli nedenlerle annesinden ayrılmak zorunda kalan (savaş , hapislik ...) ya da annesi tarafından terk edilen küçük erkek çocuklarını ve onların annelerini düşünüyorum bugün...
Yüreğim kabarıyor ve gözlerimden taşıyor...
Bugün tüm yüreğimle annelerin ve oğullarının ( bu diyardan göç edenler de dahil olmak üzere ) birbirlerine doğru adım atabilmelerini , seni seviyorum diyebilmelerini, birbirlerini affedebilmelerini , varlıkları için birbirlerine iyi ki varsın diyebilmelerini, birbirlerine sarılarak ağlıyabilmelerini , uzun uzun yüreklerini birbirlerine açarak sohbet edebilmelerini , birbirlerinin varlığına sevgi ile dokunabilmelerini ve de en muhteşemi birbirlerinin varlığından özgürleşebilmelerini diliyorum...
Herşey güzel oluyor!
Sevgiyle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder