Hülya ile yaklaşık on yıl önce tanıştım. 2010 yılında Acıbadem' e taşınmış ve büyük oğlumu devlet okulunda dördüncü sınıfa yazdırmıştım. Hülya'nın oğlu ile sınıf arkadaşı idi oğlum. Pek yakındılar o dönemde. Birbirlerinin evlerine gelir giderlerdi. Dolayısıyla Hülya ile de arkadaş olmuştuk.
Sonra ben şehir dışına taşındım. O İstanbul'un başka bir yerine taşındı. Çocuklar başka liselerde okudu. Hep iletişimimizi koruduk. İstanbul'a geldiğimde yeni evinde ziyaret etmiştik çocuklarla onları. Bir ara Malatya'ya taşındı ailesinin yanına. Şimdi oğlu yurt dışında üniversite okuyor. Benim ki de hazırlığı geçti seneye birinci sınıf öğrencisi olacak. Üniversiteli delikanlılar artık. Velhasıl hayat oluyor yıllar geçiyor çocuklar büyüyor dostluklar pekişiyor.
Dün sabah Salacak sahilde buluştuk yine Hülya ile. Harika bir sabahtı.Işıl ışıl neşeli...
Bekar bir anne o da ve eski eşi yurt dışında çalışıyor. Maddi desteği var oğluna eski eşinin. Görüşüyorlar da...
Hem anne hem baba olmaya çalışan ve çocuklarının hayatında tek kişi olan tek ebeveynlerin , çocukların hayatında kritik bir rolü var. O anne ya da baba ile hayata tutunuyorlar çocuklar. O tek ebeveynin dahi kaybı büyük kaos yaratabilir çocukların hayatında. Yani hasta olmaya, depresyona girmeye , yorulmaya hatta ölmeye bile hakkımız yokmuş gibi hissediyorum zaman zaman.
Nitekim oğlunun kendisine bir şey olursa hayat ile nasıl baş edebileceği kime güvenebileceği konusunda çekinceleri olduğunu iletti bana. Fiilen varlığını hissettiği maddi olarak da yanında olan bir baba ve diğer aile üyelerine rağmen böyle hissediyordu genç delikanlı ve bu çok anlaşılır bir duygu idi. Benim oğullarım da benzeri duyguları taşıyor olabileceğini düşündüm o an. Bana net bir şekilde ifade etmeseler de benzeri duyguları taşıdıklarını düşünüyorum sezgisel olarak. Maddi manevi tek ben olduğum için hayatların da bu duyguları daha bile yoğun olabilir.
Ve arkadaşım bence harika bir çözüm bulmuş.
Güvendiği üç yetişkin dostunun ismini telefonunu oğluna vermiş. Bana bir şey olursa bu kişilerle (ki biz de tanıyoruz oğlunu) her konuda danışabilir akıl alabilirsin hayatınla ilgili diye.
Ve ben de o üç kişiden biri idim.
Kendisine bir şey olursa biricik evladını emanet ettiği üç insandan biri olarak beni seçmişti arkadaşım. Düşünsenize sorumluluğun büyüklüğünü ve size güvenilmiş olmasını. Aile üyesi bile değilken...
Ne kadar çok onur duydum anlatamam.
Güvenilmek, sevilmekten çok daha büyük bir armağan gerçekten.
İzin istedi benden zarifçe ,elbette dedim ben de.
Şimdi benzeri bir konuşmayı ve adreslemeyi ben yapacağım oğullarıma.
Güvenilmek kadar gözün arkada kalmayacak kadar evladını emanet edebileceğin insanlarının olmayı hayatında ne büyük zenginlik gerçekten.
Çocukların gençlerin kendini güvende hissetmesi çok önemli , özellikle şu sıralar.
Maddi kaynak yaratma anlamında da, mesleğim olduğundan, hayat sigortası yaptırmanızı önerebilirim. Hiç olmaz ise üniversite bitirene kadar okul masrafları karşılanır ve aylık makul primlerle bunu sağlamak mümkün.
Nice güzel sevgi ve güven dolu insanlarımız olması dileğimle...
xxx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder