14 Mayıs 2014 Çarşamba

Yaşanmışlık Gözlüklerimizi Çıkartmalı

Facebook'ta Hayat Ağacı sayfama kapak fotoğrafı ararken bir arkadaşım deniz üstünde bir güneş resmi eklemişti kapak fotoğrafı olarak sayfama.

Yeni bir oluşum için batan güneş fotoğrafı eklemiş  olduğunu düşünerek az biraz bozuldum.

Sonuçta herşeyin enerji olduğu idrakındaydı arkadaşım ve batan güneş olmamıştı işte...

Sonra aradım arkadaşımı ve batan güneşin yanlış bir seçim olduğunu söyledim.



Arkadaşım çok şaşırdı tepkime.

Fotoğraf doğan güneşe aitti ona göre.

Ben o an acaba olumsuza mı odaklıyım yoksa diye düşündüm.

Ve arkadaşım nette doğan güneş fotoğrafı taradığını ve eklediği fotoğrafı bulduğunu söyledi.

Yani gerçekten doğan güneş fotoğrafıydı eklenen. Arkadaşımın zannı değildi.

Hımmm dedim buna bakmalıyım.

Sonrasında çözdüm hikayeyi.

Ben doğma büyüme Salacak'lıyım ve çocukluğum hatta hemen hemen çoğu yaşamım Anadolu yakasında deniz kenarında geçti. Dolayısıyla benim deniz üstünde gördüğüm güneşler hep batıyordu.

Sonra yazlıkları ve yurtdışı yaşanmışlıkları taradım zihnimde.

Hemen hiç deniz üstünden doğan güneş görseli gelmiyordu aklıma.

İşte o zaman daha net algıladım ki gözümüzle gördüğümüze bile geçmiş yaşanmışlık gözlüklerimizle bakıyor ve anlam veriyorduk.

Doğan güneşi bile batan güneş olarak algılamıştım!

Off dedim kimbilir neleri kimleri yanlış algıladım okudum.

Saf gerçekliği deneyimleyebilmek sanırım  geçmişten tamamen özgürleşebildiğimizde ya da en azından bir yanılsama payı ile yaklaşarak içinde bulunduğumuz duruma mümkün olabilecek. Özetle daha bir önyargısız yaklaşabilmeliyiz sanki  durumlara ve  insanlara.

Belki de hiç bir zaman saf gerçeği bilemiyeceğiz.Ya da zaten bize göre olandır bizim bilmemiz gereken gerçeklik.

Ruhun gözü ile görmeye, ruhun kulakları ile işitmeye, ruhun kalbi ile hissetmeye en azından niyet edebiliriz.

Her ne oluyorsa bütünün en yüksek hayrına oluyor derler ya.

Kimbilir belki de bize göre olandır bizim ve bütünün en yüksek hayrına olan?

Sevgiyle




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder