22 Kasım 2015 Pazar

Üç Maymunlar Cenneti

Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Mine Söğüt'ün 20 Kasım 2015 tarihli "Senin yeminin bir yalan yavrum" isimli yazısını okuduğumdan bu yana içimde dönüp durdu bu konu.

Konu sıcak mı sıcak güncel mi güncel! Malum...

Oldum olası çocukluğumdan beri bu yemin etme konusuna takıntılı olduğumu hatırladım bu yazı ile ben de.

Hatırladınız mı çocukluğumuzun yeminlerini?

Ekmek Musa çarpsınlar mı istersiniz ölümü öpler mi?

Ha bir de iki gözüm önüme aksınlar mı?



Arkadaşlarımız gelip kimselerle paylaşmamızı istemedikleri bir bilgiyi ve hatta sırrı paylaşırken ne kadar bize güvenebileceğini anlıyabilmek ölçebilmek için yemin etmemizi isterlerdi.

Bir de esasen söylediğimize  inanıp inanmıyacağını anlıyabilmek için yemin ettirmek isterlerdi.

Ben gıcık olurdum ve bana güvenmiyor musun derdim? Söylediklerime inanmıyor musun da ikinci sorum olurdu?

Birinin benden yemin etmemi istemesini ben şahsen  bana  yani doğruluğuma dürüstlüğüme güvenilmediği şeklinde hatta bir nevi hakaret olarak algılıyordum.

O zaman arkadaşım da   geri adım atar, bana inandığını güvendiğini söyleyerek kendine gelir ve ne paylaşacaksa paylaşırdı ya da söylediğimi sorgulamazdı.

Ben de hayatım boyunca  bana inanılarak güvenilerek paylaşılan bilgiye sadık kalırdım (bazen dikkatsizlik edip istemeden ağzımdan kaçırdığım da olmuştur itiraf ediyorum) ve her zaman doğruyu söyledim. Beyaz yalanlara da inanmam ayrıca! Yalan yalandır.

Gerçek ne kadar acı olursa olsun gerçektir ve yalan kadar incitmez.

Yalancının en büyük cezası da bir gün kimseye inanmayacak duruma gelmesidir.

Özetle doğruluğun dürüstlüğün yemine endesklenmesi ben de tam tersi güvensizlik yaratır oldum olası.

Mine Söğüt'e bu anlamda  katılıyorum.

"Ve her türlü yemin metnini herzaman güvencenin değil tehlikenin anahtarı olarak değerlendirin....." demiş yazısında.

Bu bağlamda tüm dünyada politikacıların sözkonusu yemin törenlerini son derece iki yüzlü buluyorum.Elbette içlerinde dürüst erdemli olanlar da var. En azından buna inanmak durumunda hissediyorum kendimi.

Zaten milletvekili adaylarını da parti genel başkanları atıyor. Partili kendi adayını o kişinin kim olduğuna , kimliğine doğruluğuna dürüstlüğüne bakarak seçemiyor.

Demokratik olmayan aday listeleri ile , eşit olmayan eğitim ve bilgilendirme ile demokratik seçim yaptığımızı zannediyoruz.

Üç maymun aklıma geliyor hep şu sıralar.

Görmedim duymadım bilmiyorumu oynuyoruz hepimiz.

Üç maymunlar cennetine hoş geldiniz!



x





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder