Çok ama çok ince bir çizgide yürünmeye başlandığını hissediyorum.
Zemin kaybedilebilir.
Destek yitirilebilir.
Baskıcı sistemin de istediği bu zaten.
Bu yazıyı lütfen tüm sıfatlarınızı alt kimliklerinizi bir kenara koyarak okuyun. Sadece vicdan sahibi bir insan olarak!
Yaklaşık 4-5 gündür sosyal medyada gördüğüm bazı yazışmalar gerçekten beni kaygılandırdı.
Bir insanın acılarından yani geçmişinden özgürleşebilmesi ile bir toplumun geçmişinden özgürleşmesinde benzerlikler buluyorum.
Geçmişimizden özgürleşebilirsek ancak yeni bir sayfa açabiliriz . Bu hem bireysel yaşamımız hem de toplumsal yaşamımız için geçerli bana göre.
Bu bağlamda geçmişi konuşmak tartışmak acıları duyguları ifade etmek iyileşmek ve geçmişten özgürleşmek için kesinlikle gerekli.
Ancak bir noktadan sonra yaşanmışlıkların tekrar tekrar ifadesi , tıpkı bireysel yaşamda olduğu gibi acıya yeniden tutunmak anlamına geliyor. Acının transından bir türlü çıkamamayı anlatıyor. Geçmişin gölgelerinde yolunu kaybetmek oluyor yaşanan...
Ayrıca özellikle geçmiş yaşanmışlıklarla ilgili söylemlerin Gezi Hareketi içindeki grupları sorumlu tutar uslup alması çok tehlikeli. Harekete zarar verir birliği bozar.
Şimdi kabul edelim hiç birimiz masum değiliz!
Olmuş olmakta olan ve olacak olanların gayet farkındayız.
Ortaokulda iken köy enstitülerinde okumuş çok değerli bir hocam vardı. İlk görev yıllarını doğudaki illerde geçirmişti. Köylünün hali acınacak durumda derdi. Asker gelir bir tokat atar dağdan eşkıya gelir bir tokat atar. Olan halka köylüye olur!
Üniversite yıllarında Kürt arkadaşlarım oldu. Annesi ile Kürtçe konuştuğu için (başka dil bilmiyor annesi ) bir hafta ceza alan öğrenciler, Hakkari 'ye ilk açılan devlet binasının hapishane olması gibi, ağır yaşanmışlıkların yanında görece daha hafif ama insan psikolojisinde travmalar yaratan çok hikayeler dinledim.
Sivas'ı hepimiz biliyoruz. Acısını hepimiz yaşadık, ağladık acizlik içinde ve lanet okuduk karanlığa.
Benzeri şekilde teröre onbinler verdi bu ülke!
Bugün Türk Kürt Alevi Sünni Kemalist Anti Kemalist Kapitalist Komunist kadın erkek her ne sıfat veya alt kişilikle kendimizi tanımlıyorsak inanın herkes kendi adına acıdan hissesine düşeni yaşadı ve bedel ödedi.
Şimdi geçmişin gölgelerinden özgürleşmek, acıyı bırakmak ve yeni şeyler söyleme vaktidir birlik içinde.
Bireyin kendi geçmişten özgürleşebilmesi için herkesi herşeyi ve kendisini affetmesi gerekir der bilenler.
Affetmek yapılanı unutmak ya da onaylamak değildir. Tam tersi!
Sadece yapılanın üzerimizdeki etkisinden özgürleşerek (transından hipnosundan özgürleşmek) yeni şeyler düşünebilmek yeni söylemler geliştirebilmek ve yeniye yürüyebilmektir affetmek.
Şimdi 10.000 kere Sivas katliamı görüntülerini izlemek bana göre geçmişin gölgelerini güçlendiriyor. Öfkeyi nefreti besliyor. Ayrılığa hizmet ediyor!
Keza sosyal medyada direnişin ilk günlerinde birlikte yürüdüğümüz gruplara saldırılar başladı.
İktidarın zulmedenin baskıcı sistemin işine geliyor bu.
Geçmişin gölgeleri üzerinden bugünün ve yarının politikalarını yaratmaya çalışanlar malesef çok ağır hüsrana uğrayacaklardır. Çünki yeni dünyada buna yer yok!
Gençlerimize yürüdükleri yolda duruşumuz ve söylemlerimizle ihanet etmeyelim lütfen.
Onların yolundan çekilelim.
Gelmekte olanın önünde engel olmaktan vazgeçelim.
Bakın yeryüzünde iki tür insan var artık.
Homosaphiens'ler ve yeni insan olarak tanımlanan Homo Novus'lar (Geleceği Hatırlamak, Kuraldışı)
Biz acıyı korkuyu ayrılığı yokluğu bilen eski insanız.
Yeni insan ise sevgi cesaret birlik bolluk bilinci ile adım atıyor yeryüzünde.
Yeni insan olan gençlerimizin düşü farklı!
Onlar Yeni Dünya'ya ait...
Bırakalım onlar düşlerini gerçekleştirsin.
Biz eskiler ise onların yanında eskiye ait baskıcı sistemin oyunları hileleri taktikleri gibi konularda onlara destek verebiliriz. Biz eski dünyayı ve onun maskelerini çok iyi biliyoruz zira!
Özetle diyorum ki Gezi Hareketi'nin içindeki grupların her biri kendini pozisyonlandırmaya çalışırsa ve/veya geçmişte ait oldukları ideolojilerin etkisi altında hareketi bir yerlere çekiştirmeye çalışırlarsa bölünme olur ve hepimiz kaybederiz.
Geçmişin göglerinden sıyrılmanın yolu , tüm sıfatlarımızdan tüm alt kimliklerimizden ve tüm "izm" lerden özgürleşmek ile olacaktır..Çünki yeni dünya böyle bir dünya!
Ancak o zaman biz yeni insanın yanında onunla aynı ülküyü paylaşarak yürüyebileceğiz.
Kendi içimizde bütünlüğümüzü sağyalabildiğimiz ve tüm renkleri kucaklayabildiğimiz zaman ancak düşlediğimiz yeni dünyaya uyanıyor olacağız...
Bugün hem Türk'üm hem Kürt'üm, hem Sünni'yim hem Alevi'yim , hem dindarım hem ateistim, hem kapitalistim hem komunistim, hem kadınım hem erkeğim, hem çocuğum hem yetişkinim, hem heteroseksüelim hem homoseksüelim, hem beyazım hem siyahım, hem kemalistim hem anti kemalistim, hem askerim hem sivilim diyebilme gündür!
Ancak o zaman tüm bu alt kimlikler üzerimizden dökülecek tüm renkleri sesleri görüntüsü ile sadece ve sadece insan olabileceğiz!
Sevgiyle
Zemin kaybedilebilir.
Destek yitirilebilir.
Baskıcı sistemin de istediği bu zaten.
Bu yazıyı lütfen tüm sıfatlarınızı alt kimliklerinizi bir kenara koyarak okuyun. Sadece vicdan sahibi bir insan olarak!
Yaklaşık 4-5 gündür sosyal medyada gördüğüm bazı yazışmalar gerçekten beni kaygılandırdı.
Bir insanın acılarından yani geçmişinden özgürleşebilmesi ile bir toplumun geçmişinden özgürleşmesinde benzerlikler buluyorum.
Geçmişimizden özgürleşebilirsek ancak yeni bir sayfa açabiliriz . Bu hem bireysel yaşamımız hem de toplumsal yaşamımız için geçerli bana göre.
Bu bağlamda geçmişi konuşmak tartışmak acıları duyguları ifade etmek iyileşmek ve geçmişten özgürleşmek için kesinlikle gerekli.
Ancak bir noktadan sonra yaşanmışlıkların tekrar tekrar ifadesi , tıpkı bireysel yaşamda olduğu gibi acıya yeniden tutunmak anlamına geliyor. Acının transından bir türlü çıkamamayı anlatıyor. Geçmişin gölgelerinde yolunu kaybetmek oluyor yaşanan...
Ayrıca özellikle geçmiş yaşanmışlıklarla ilgili söylemlerin Gezi Hareketi içindeki grupları sorumlu tutar uslup alması çok tehlikeli. Harekete zarar verir birliği bozar.
Şimdi kabul edelim hiç birimiz masum değiliz!
Olmuş olmakta olan ve olacak olanların gayet farkındayız.
Ortaokulda iken köy enstitülerinde okumuş çok değerli bir hocam vardı. İlk görev yıllarını doğudaki illerde geçirmişti. Köylünün hali acınacak durumda derdi. Asker gelir bir tokat atar dağdan eşkıya gelir bir tokat atar. Olan halka köylüye olur!
Üniversite yıllarında Kürt arkadaşlarım oldu. Annesi ile Kürtçe konuştuğu için (başka dil bilmiyor annesi ) bir hafta ceza alan öğrenciler, Hakkari 'ye ilk açılan devlet binasının hapishane olması gibi, ağır yaşanmışlıkların yanında görece daha hafif ama insan psikolojisinde travmalar yaratan çok hikayeler dinledim.
Sivas'ı hepimiz biliyoruz. Acısını hepimiz yaşadık, ağladık acizlik içinde ve lanet okuduk karanlığa.
Benzeri şekilde teröre onbinler verdi bu ülke!
Bugün Türk Kürt Alevi Sünni Kemalist Anti Kemalist Kapitalist Komunist kadın erkek her ne sıfat veya alt kişilikle kendimizi tanımlıyorsak inanın herkes kendi adına acıdan hissesine düşeni yaşadı ve bedel ödedi.
Şimdi geçmişin gölgelerinden özgürleşmek, acıyı bırakmak ve yeni şeyler söyleme vaktidir birlik içinde.
Bireyin kendi geçmişten özgürleşebilmesi için herkesi herşeyi ve kendisini affetmesi gerekir der bilenler.
Affetmek yapılanı unutmak ya da onaylamak değildir. Tam tersi!
Sadece yapılanın üzerimizdeki etkisinden özgürleşerek (transından hipnosundan özgürleşmek) yeni şeyler düşünebilmek yeni söylemler geliştirebilmek ve yeniye yürüyebilmektir affetmek.
Şimdi 10.000 kere Sivas katliamı görüntülerini izlemek bana göre geçmişin gölgelerini güçlendiriyor. Öfkeyi nefreti besliyor. Ayrılığa hizmet ediyor!
Keza sosyal medyada direnişin ilk günlerinde birlikte yürüdüğümüz gruplara saldırılar başladı.
İktidarın zulmedenin baskıcı sistemin işine geliyor bu.
Geçmişin gölgeleri üzerinden bugünün ve yarının politikalarını yaratmaya çalışanlar malesef çok ağır hüsrana uğrayacaklardır. Çünki yeni dünyada buna yer yok!
Gençlerimize yürüdükleri yolda duruşumuz ve söylemlerimizle ihanet etmeyelim lütfen.
Onların yolundan çekilelim.
Gelmekte olanın önünde engel olmaktan vazgeçelim.
Bakın yeryüzünde iki tür insan var artık.
Homosaphiens'ler ve yeni insan olarak tanımlanan Homo Novus'lar (Geleceği Hatırlamak, Kuraldışı)
Biz acıyı korkuyu ayrılığı yokluğu bilen eski insanız.
Yeni insan ise sevgi cesaret birlik bolluk bilinci ile adım atıyor yeryüzünde.
Yeni insan olan gençlerimizin düşü farklı!
Onlar Yeni Dünya'ya ait...
Bırakalım onlar düşlerini gerçekleştirsin.
Biz eskiler ise onların yanında eskiye ait baskıcı sistemin oyunları hileleri taktikleri gibi konularda onlara destek verebiliriz. Biz eski dünyayı ve onun maskelerini çok iyi biliyoruz zira!
Özetle diyorum ki Gezi Hareketi'nin içindeki grupların her biri kendini pozisyonlandırmaya çalışırsa ve/veya geçmişte ait oldukları ideolojilerin etkisi altında hareketi bir yerlere çekiştirmeye çalışırlarsa bölünme olur ve hepimiz kaybederiz.
Geçmişin göglerinden sıyrılmanın yolu , tüm sıfatlarımızdan tüm alt kimliklerimizden ve tüm "izm" lerden özgürleşmek ile olacaktır..Çünki yeni dünya böyle bir dünya!
Ancak o zaman biz yeni insanın yanında onunla aynı ülküyü paylaşarak yürüyebileceğiz.
Kendi içimizde bütünlüğümüzü sağyalabildiğimiz ve tüm renkleri kucaklayabildiğimiz zaman ancak düşlediğimiz yeni dünyaya uyanıyor olacağız...
Bugün hem Türk'üm hem Kürt'üm, hem Sünni'yim hem Alevi'yim , hem dindarım hem ateistim, hem kapitalistim hem komunistim, hem kadınım hem erkeğim, hem çocuğum hem yetişkinim, hem heteroseksüelim hem homoseksüelim, hem beyazım hem siyahım, hem kemalistim hem anti kemalistim, hem askerim hem sivilim diyebilme gündür!
Ancak o zaman tüm bu alt kimlikler üzerimizden dökülecek tüm renkleri sesleri görüntüsü ile sadece ve sadece insan olabileceğiz!
Sevgiyle