Bir kaç yıl önce bu videoyu izlemiştim Facebook'ta...Çok etkilenmiştim ve bir kenara not almadığımdan isimleri uzun zamandır arıyordum nette!
İşte geçen gün muhteşem Marina Abromovic 'in TED 'deki konuşmasını izlerken hatırladım! Evet bu o idi...
Marina Abramović, Sırp performans sanatçısıdır. Marina Abramović, 1960'larda ortaya çıkan vücut sanatı akımının önemli bir temsilcisidir. Abramović performanslarıyla fiziksel ve zihinsel potansiyelin sınırlarını zorlayan ve araştıran bir sanatçıdır.
Gerçekten tam ve bütün olabilmiş, varoluşun tamamen kendini yeryüzüne indirebilmiş, kendini gerçekleştirmiş ve yaşam ile akan bir varlıktı gördüğüm.
Yıllarca büyük bir aşk yaşadığı sevgilisi Ulay ile ayrılma kararı aldıklarında Çin Seddi'ne gidip iki ucundan yürümeye tırmanmaya başlamışlar birbirlerine doğru.
Düşününce ne kadar adım, soluk ve kendin ile başbaşa kalma fırsatı olduğu görülüyor. Hem de ilişkiyi yaşanmışlıkları kırgınlıkları neşeyi herşeyi ile yeniden gözden geçirme duygulara içeriye bakma fırsatı. Ayrılığın kabulü ve yasın tutulması için duygularına alan açmışlar.
Ve tam orta yerlerde karşılaştıklarında sarılıp vedalaşıyorlar!
İşte yıllar sonra Marina, New York'taki canlı performansında bir masanın başında oturuyor. Karşısına tanımadığı insanlar geliyor. Bir dakika boyunca göz göze bakıyorlar. Kalp ile görülmek dinlenilmek ve anlaşılmak. Alan açmak! Aklıma Mevlana'nın "Gel kim olursan gel!" sözü geldi neden ise.
Ve o an! Yıllar önce Çin Seddi'nde sarılıp ayrıldığı biricik aşkı gözlerini açtığında karşısında idi. Ulay!
Nasıl akıyor duygular gözlerden ellerden bedenden...
Derin sevgiyi kabulü ve anlayışı hissedebiliyor musunuz?
İşte ayrılık bu kadar mı güzel insanca olur dediğinizi duyuyorum. Kendini seven, kendi ile barışık insan olabilmiş insanlar böyle yaşıyor ayrılığı. Kendine ve karşısındakine saygı duyayarak onun varlığına özgürlüğüne saygı duyarak.
Ayrılık bile güzel oluyor bu insanlarla!
Doğum yaşam ölüm döngüsü gibi her şey değişir ve hiçbir şey aynı kalamaz evrende. Bir anlamda süreksizlik varoluşun kendisidir. Canlılık ve anda var olmak böyle bir şeydir.
Ayrılığı onurlandırmak insan olabilmiş insan kalbinin en narin en kırılgan ve bir o kadar da güzel meyvesi!
Ayrılığı onurlandırmak karşımızdaki insanı onurlandırmaktır. Yaşamı ve varoluşu onurlandırmaktır.
Sevgi diğerini özgür bırakmaktır sözü tam karşılık buluyor burada.
Ve biliyor musunuz? Geçmiş ayrılıklarınızı onurlandırmak için hiç geç değil. Yıllar sonra dahi olsa hatta bu diyardan göç bile etmiş olsa sevdikleriniz, sevgiyle sunulan bir merhaba, bir kahve bir çiçek yeterli olacaktır sevdiğiniz yüreğinin iyileşmesine...Ve o kalp iyileştiğinde inanın sizin kalbiniz de iyileşecek.
Hem zaten ayrılık diye bir şey de yok ki!
Sevgiyle,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder