Sabaha karşı bu duygu ve düşünce ile uyandım.
Evet içinde bulunduğumuz günlerde hepimizin farkında olduğu üzere başka türlü bir "Kurtuluş Savaşı" içindeyiz.
Kurtuluş sözcüğü bende özgürlük ile örtüşüyor. Özgürlük de içsel özgürlükle!
Atatürk ya "İstiklal ya ölüm" diyerek özgür olmadıkça zaten ölü olacağımızın altını çizerek toplumu ölüm korkusunun üstüne çıkartmıştır.
47 Ronin filmindeki ustanın söylediği gibi ölüm kokusunun üstüne çıkıldığında yani ölüm kabul edildiğinde ancak insanlar adaleti tesis edebilecek erdem seviyesine ulaşabiliyor. Ve yapması gerekeni yapabiliyor.
Evet insan bilinci geliştikçe erdemlilik içsel ahlak çıtası da yükseliyor.
Yüzlerce yıl önce belirlenen kuralların çok daha ötesinde ince ayar bir erdemlilik tanımı var içimizde tesis etmemiz gereken. Ve tüm bu bilgiler doğru yaşam kuralları içimizde mevcut! Sadece aydınlığa çıkarılmayı aydınlanmayı bekliyor. O zaman zaten içeriden biliyor olacağız güncel erdemlilik kriterlerini ve içten kendiliğinden erdemli olacağız.
İnsan aynı insan değil bugün!
Artık erdemsiz bir davranışın fiilen yapılmasının ötesinde enerjik boyutta düşünülmesi dahi hanemize erdemsizlik olarak yazılıyor. Erdemsiz bir davranışı konuşmak söze dökmek zaten sorumluluk getiriyordu. Artık bir anlık düşüncesi bile bizi bağlıyor.
Bir insan hakkında kendi görüşlerimizi diğer bir insana aktarıp (olumlu dahi olsa söylediklerimiz) onun algısını ilgili kişi ile etkilemek hanemize yazılıyor.
Gerçeği söylemeden farklı cümleler kurarak karşı tarafta gerçek dışında farklı bir algı yaratarak sözde yalan söylemedim diye kendimizi kandırsak ta gerçeğin saptırılması nedeni ile de bu davranış erdemsizlik hanemize yazılıyor.
İçsel niyetlerimiz, düşüncelerimiz, duygularımız, inançlarımız, sözlerimiz de eylemlerimiz kadar bizi bağlıyor artık. Amelimiz sadece eylemlerimizle sınırlı değil!
Aslında bu hep böyle idi elbette. Ancak bizlerin bilinci evrildikçe içsel olarak kendimizi daha bilir ve kendimizle daha temasta olduğumuzda kendimizi izleyerek daha ince ayar çekebiliyoruz artık kendimize.
Malum artık Kuantum Fiziği düzleminde yaşıyoruz. Herşey enerji ve herşey birbiri ile etkileşimde.
Herşey tek ve bir!
"Sorumluluk bilinci insanlar arasındaki tek farktır." demişti Tanrılar Okulu yazarı Stefano D'anna.
İnsan bilinci evrildikçe sorumluluk bilincimiz de evriliyor ve çıta yükseliyor bir anlamda diyebiliriz.
Malum içsel bir muhasebe tutulmakta ve herkes kendi bireysel eylemlerinden (amelinden) sorumlu.
Patronum dedi, işsiz kalırım, ölüm ile tehdit ediliyorum, herkes yapıyor ama , emir kuluyum gibi kendimizi kandırdığımız cümleler bu dünyada da ve diğer dünyada da kabul edilmiyor.
Şimdi sokağa çıkıp "Hepimiz Bilal'iz." diyen insanların çok ciddi düşünmesi gerekiyor bana göre.
Bu ben de hırsızım , fırsat bulsam ben de yaparım, yapılan bu yolsuzlukları onaylıyorum ve bu günahın yükünü paylaşıyorum demek olduğunu anlayabilmeleri çok önemli. Ortak bir "günah" ahlaksızlık erdemsizlik işleniyor. Aydınlanmış bir din büyüğünün çıkıp topluma gerçek erdemlilikten bu ince ayardan korkusuzca bahsedebilmesini hayal ediyorum.
Ülkemizde 5 milyona yakın okuma yazma bilmeyen ve 29 Milyon da beş yıllık eğitimini bile tamamlayamamış insanımız olduğunu düşündüğümüzde, başka türlü bir özgürlük savaşının içinde olduğumuzu daha iyi algılayabileceğimizi düşünüyorum. Düşünsenize toplumun üçte biri demek bu rakamlar!
İşte bu savaş içsel özgürlüğe kavuşulması ile daha çok ışığın bireyin varlığına nüfus etmesi sonucu bilincin evrimi merkezine oturan bir kurtuluş savaşı.
Bu savaşta top tüfek yok!
Bu savaştaki ordu ışık işçileri , ışık savaşçıları...Sensin benim biziz!
Son 20-30 senedir öğrendiğimiz donandığımız tüm teknik ve bilgilerle sahaya inip halka ulaşmamız gerek arkadaşlar.
Zaman çok dar ve edindiğimiz bilgileri teknikleri halka ücretsiz arz etme zamanındayız.
Parayı bir kenara koyma zamanı.
Para alıp zaten bu uygulamaları yapıyorsak da (mesleğimiz ise ) bireysel bir sosyal sorumluluk projemiz olmalı diye düşünüyorum. Halka açık ücretsiz de yapabiliriz çalışmalarımızı.
İnanın evrenin bambaşka bir muhasebesi var. Yaşama evrene güvenmeliyiz.
Biz bilincin evrimi için bir adım attığımız da evren de bize yüz adım ile karşılık veriyor.
Karşılıksız vererek karşımızdakini borçlandırmamak için de sembolik bir şey alabiliriz elbette.
Yaklaşık üç aydır meditasyon atölye çalışması yapıyoruz Çanakkale'de.
Portakal mandalina muz fındık ceviz mum (birer adet) getiriyor katılımcılar...
Elbette harcadığım zaman değerli ve fakat beklentisiz verdiğinizde evren sizi görüyor.
Ne mi oluyor?
Dün çok sevdiğim güvendiğim bir nefes koçu arkadaşım bu hafta sonu yapılacak bir eğitimini bana hediye etmek istedi. Gerçekten nefese ihtiyacım olan bir dönemdi ve eğitimin parasını ödiyecek bütçem yoktu.
Bedelini ödemediğimiz kitabın CD nin çalışmanın faydası olmayacağını bildiğimden bütçeme göre bir ücret ödeyerek ama yine şükranla da hediyeyi kabul ederek eğitimine katılıyorum.
Dedim ya başka bir muhasebe var. Sadece yola çıkalım ihtiyacımız karşılanacaktır mutlaka!
Elimizden ne geliyorsa bilincin evrimi için sahaya inmeliyiz dostlar.
Yargıladığımız eleştirdiğimiz herşey bizim içimizde var. Ön yargısızca sahaya çıkmalıyız!
Enerji boyutunda bir özgürlük savaşı içindeyiz ve karanlıkların aydınlığa çıkmasının tek yolu bu bana göre.
İş arkadaşlarımıza, komşularımıza , mahallemizdeki kadınlara çocuklara, çocuklarımızın okulundaki insanlara ...Ulaşabileceğimiz o kadar çok insan varki!
Hediyemizi bütünle paylaşma zamanı!
Üstelik hemen şimdi!
Dün yok...
Yarın yok...
Sevgilerimle
Funda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder