Bu soru 27 Ocak tarihinde İstanbul'da katıldığım 2. Kurumsal Mutluluk Zirvesi'nde sorulmuştu.
Zirveden aldığım bazı notlarımı ve sonrasında da konu ile ilgili görüşlerimiz paylaşacağım bu yazımda sizlerle.
Aslında oldukça ilginç bir toplantı idi. Bir çok IK yöneticisi, yatırımcı, koçluk ve danışmanlık firma yetkilileri ve hatta bir de uzay fizikçisi vardı katılımcılar arasında. Herkes aşağıdaki görüşlerde mutabıktı.
Ücretler ve diğer tüm ek yararlar çalışanları mutlu etmekte yeterli olmadığı gibi çalışan bağlılığına da hiç etkisi yoktur.Bu özellikle Y jenerasyon için çok geçerli.
Mutlu insanlar başarıya daha yakınlar...
''Bireysel Farkındalık'' ''Kurumsal Farkındalık''ın üzerindedir.
Ben bu cümleyi şöyle algılıyorum. Kurumunuzun farkındalığı ve sofistikasyonu çalışanlarınızınkinden daha yukarıda olamaz. Kurum çalışanları nasılsa , kurum da odur.
Mutlu insanların performansı daha yüksek oluyor ve bu da güçlü kurumların temeli...
İnsanlar yaşam ve iş amaçlarını kaybetti...Çok ilginç ve kesinlikle doğru bir saptama...hepimizin aslında bu saptama üzerinde çalışmamız ve odaklanmamız gerekiyor bence.
Gallup Enstitüsünün 2009 yılında yaptığı geniş katılımlı bir araştırmaya göre, çalışanların % 66 sı işlerini ‘’kitabına göre’’ yapıyor yani kendinden hiçbir şey katmıyor. Çalışanların % 23’ü ise zaten istifa etmiş durumda...
Kuru temizleme, ütüleme servisi, ofiste masaj gibi ek yararları hepsi yolda kalmış durumda...
Denilenlere göre çalışanların kuruma bağlılığı yakınlık, güvenlik ve sevgi ile sağlanabiliyor. Kesinlikle para veya diğer fiziksel koşullarla ilgisi yok konunun...Bu yaklaşım bir psikolog tarafından sunuldu...
Evet çalışan memnuniyeti para, ofis koşulları, ek yararlar ile sağlanabiliyor. Ancak kuruma bağlılık ya da mutluluk sağlanamıyor.
Bağlılığı yüksek çalışanların performansı da yüksek oluyor.
Yani mutluluk ve bağlılık anahtar sözcükler. Her iki olgunun birbiri ile etkileştiğine inanıyorum ayrıca ben.
Bir çok kurum ‘’Kurumsal Bağlılık Projeleri’’ başlatmış durumda...Bazı yeni ünvanlar vardı sahnede...
Chief Happiness Officer (Mutluluk Müdürü ) veya Corporational Happiness
Coach (Kurumsal Mutluluk Koçu) ...
Neden çalışanların mutluluğu ve bağlılığı bu kadar önemli?
Çalışanların mutluluğu aşağıdaki başlıkları direkt etkilemektedir .
Verimlilik
Takım Çalışması&Performans
Yaratıcılık
Motivasyon
Çözüm Odaklılık
Objektif&Doğru Kararlar
Daha az Hastalık
Daha az Hata
Eğer çalışanın yüksek bağlılığı var ise, daha yüksek bir performans sergiler ve daha çok mutludur.
Mutlu çalışanlar kurumu kolaylıkla terk etmez. Kuruma yüksek bağlılığı olan çalışanlar , müşterileri de kuruma bağlar.
Eğer bir çalışanın yöneticisine karşı bağlılığı var ise bu çalışanın satış rakamları ortalamanın % 11 üzerine çıkıyor. Bu gerçek bir araştırma sonucu imiş...
www.gmc.com Gallup Inst sitesini ziyaret etmenizi öneririm.
Şimdi kendi görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Ağır rekabet ortamı ve ekonomik kriz nedeni ile yeni eleman alımı her zamankinden daha zor. Çok masraflı ve beklenen performansa ulaşmak uzun zaman alıyor.
Tüm dünyada kurumlar yeni iş modelleri ve fırsatları bulmaya , maliyetleri azaltarak kar marjinlerini alıştıkları seviyede tutmaya çalışıyorlar.
Gerçekten zor günler...Ancak tünelin sonunda bir ışık var...
İki soru da en öncelikli sorular bugünlerde yönetimin masasına gelen .
Küçük ayarlamalarla ile her iki sorunun en uygun çözümlerine ulaşmak mümkün olabilecektir.
Mevcut çalışanlarımızın bağlılığına, yaratıcılığına, doğru kararlarına,
sezgilerine ve verimliliğine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz .
Bugüne kadar kişiler kendi birseysel sorumluluğu dahilinde, içsel potansiyellerini keşif etmeye çalıştılar, kişiden çok ‘’birey’’ olabilmenin yollarını araştırdılar, kendilerini korkularından , olumsuz düşünce ve inançlarından özgürleştirerek duygusal özgürlüklerine ulaşmaya çalıştılar. Buna ‘’Bireysel Gelişim’’ diyoruz.
Evet insanlar içsel güçlerine ve yeteneklerine ulaşabilmek için kendi özgür iradeleri ile eğitimlere workshoplara katıldılar.
Kurumunuzda 300 çalışanınız olabilir ama belki de sadece 4-5 birey vardır takımınızda. Hiç yoktur en kötüsü...
Sadece Birey’ler içsel potansiyellerine dokunabilir. Sadece Birey’ler lider olabilir ve doğru&tarafsız kararlar alabilirler. Yüksek yaratıcılıkları vardır içlerinde, özgür zihine ve yüreğe sahip ,duygusal olarak özgürleşmiş insanlardır . Bireyler , içinde bulundukları toplumlarının ,dinlerinin ,milletlerinin sınırlamalarının ötesine geçebilmişlerdir.
Kurumların bu tarz çalışmaları çalışanlarına sunmalarının zamanı geldi. İçinde bulunduğumuz koşullarda bu en mantıklı çözüm. Tüm kurumların yöneticilerinin bu konuyu tartışmaları ve bu doğrultuda karar almaları gerektiğine inanıyorum. Bu tarz dönüşüm projelerini destekleyenler gerçekten yüksek vizyona sahip olanlar yöneticilerdir.
İyi haber şu ki bu tarz değerliliği destekleyen eğitimlere başlamış durumda vizyon sahibi bir çok kurum...
Eğer yeni iş modelleri bulmak ve çalışanlarınızdan daha yüksek performan almak istiyorsanız , çalışanlarınızın korkularından, olumsuz düşünce ve inançlarından, duygusal blokajlarından özgürleşmesini sağlamalısınız.
Lütfen Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi Şemasını inceleyiniz.
İnsan Kaynaklarının en önemli amacı ve hedefinin , kurumdaki çalışanların ihtiyaç numarasını 1 numaradan 5 numaraya ulaşmasına rehberlik edip bunu sağlamak olduğuna inanıyorum. Zaten yeni jenerasyon 4 ve 5 numaralı ihtiyaçların karşılanmasını beklemekte şu andaki kurumlardan. Hatta tam zamanlı iş bile onların simyasına uymuyor... Fakat kurumlar bu yeni gelen kuşağa hazırlıklı değil henüz.
Mutlulukla ilgili diğer bir husus...Dikkatimiz anda olduğu sürece mutluluğu ve tatmini deneyimleyebiliriz.
Şimdi de değilsek düşünüyoruzdur. Sadece geçmişi veya geleceği düşünebiliriz. Geçmişin pişmanlıkları acıları veya gelecekle ilgili kaygılar...
Kimse şimdinin içinde o anda bir problem deneyimleyemez. Şu anda bir probleminiz var mı? Görüyorsunuz bir probleminiz yok...
Yukarıda bahsettiğimiz başlıkları çok pratik yöntemlerle yaşamımızın parçası haline getirebiliriz.
Özetle kurumsal mutluluk ütopya değil...
Mutlu kurum, mutlu takımlardan mutlu takımlarda mutlu insanlardan oluşur.
Tekrar vurgulamak istiyorum ki tüm kurumlar misyon ve vizyonlarını gelmekte olan yeni dünya için yeniden gözden geçirmelidir. İnsana ve doğaya odaklı bir misyon ve vizyondan bahsediyorum...
Fakat bu sadece klasik süreç analizleri , iş tanımlarının yeniden yapılandırılması gibi işletme & ekonomi bilgileri ile yapılacak ve sadece yeterliliğe endeksli bir çalışma olmamalıdır.
İnsanı bütünsel bir varlık olarak kabul edip , çalışanların beden zihin ruh entegrasyonunun sağlanması ,duygusal özgürlüklerine kavuşması gibi insan psikolojisine ve varloşuna derinden dokunmak gerekmektedir.
Yeni dünyada bireylerin ve kurumların misyon ve vizyonu dünyayı ve insanın varoluşunu destekleyecek şekilde olmalıdır. Sevgi ve Birlik diğer anahtar sözcüklerdir.
Eğer çalışanlarınızın kendilerini gerçekleştirmeleri için destek olur ve onlara iyi fırsatlar verirseniz, emin olun onların yüreklerini kazanacaksınız ve yeni dünyaya ve onun gerekliliklerine çok kolaylıkla uyumlanabileceksiniz. Çalışanlarınız, yeryüzünü ve insanın varoluşunu destekleyecek yeni iş modelleri yaratacaklar. Bu şekilde kar marjlarınızı sürdürülebilir ve devam ettirilebilir şekilde koruyabileceksiniz. Hangi sektörde iş yapıyorsanız yapın onlar yolu bulacaklardır...
Şimdi mutlu bireylerle çalışmanın ve yaratmanın keyfini ve tatminini hayal etmenizi istiyorum...Harika değil mi?
C.G.Jung dediği üzere ‘’Her insanın amacı kendi varoluşunu gerçekleştirmektir.’’
Bu aynı zamanda 5 numaralı ihtiyacı yansıtmaktadır.
Eğer kurumunuzda 5 numaralı ihtiyaçlarını gerçekleştirmeye çalışan bireyler var ise , size onları kurumunuzun hazineleri olarak davranmanızı öneririm. Onlara kendilerini gerçekleştirmeleri için ne kadar çok fırsat verirseniz , onların kendi varlıklarını nasıl kurumun varlığı ile entegre edeceklerini gözlemliyebileceksiniz. Onlar kurum hedeflerine ulaşabilmek için yüreklerini koyacaklar ortaya...
Bu konuları içrerir araştırmaların mutlaka olduğuna inanıyorum. Başarılı ve yaratıcı bulduğumuz kurumların bünyesinde , işleri aracılığı ile kendilerini gerçekleştirmeyi hedefleyen bireyler olduğuna inanıyorum.
Bu bir rüya değil. Sadece ‘’Kurumsal Bağlılık’’ veya ‘’Kurumsal Mutluluk’’ projelerini başlatmalıyız.
Dahili koçluk sistemi bu tarz çalışmalar için büyük avantaj olacaktır. Bu sistem IK ‘nın yanında var olabilir.
Mutluluk Müdürü veya Kurumsal Mutluluk Koç’u ünvanlı yöneticilerin kurumlarda yer alması çok yakın zamanda gerçekleşeceğine inanıyorum.
sevgilerimle
funda
Zirveden aldığım bazı notlarımı ve sonrasında da konu ile ilgili görüşlerimiz paylaşacağım bu yazımda sizlerle.
Aslında oldukça ilginç bir toplantı idi. Bir çok IK yöneticisi, yatırımcı, koçluk ve danışmanlık firma yetkilileri ve hatta bir de uzay fizikçisi vardı katılımcılar arasında. Herkes aşağıdaki görüşlerde mutabıktı.
Ücretler ve diğer tüm ek yararlar çalışanları mutlu etmekte yeterli olmadığı gibi çalışan bağlılığına da hiç etkisi yoktur.Bu özellikle Y jenerasyon için çok geçerli.
Mutlu insanlar başarıya daha yakınlar...
''Bireysel Farkındalık'' ''Kurumsal Farkındalık''ın üzerindedir.
Ben bu cümleyi şöyle algılıyorum. Kurumunuzun farkındalığı ve sofistikasyonu çalışanlarınızınkinden daha yukarıda olamaz. Kurum çalışanları nasılsa , kurum da odur.
Mutlu insanların performansı daha yüksek oluyor ve bu da güçlü kurumların temeli...
İnsanlar yaşam ve iş amaçlarını kaybetti...Çok ilginç ve kesinlikle doğru bir saptama...hepimizin aslında bu saptama üzerinde çalışmamız ve odaklanmamız gerekiyor bence.
Gallup Enstitüsünün 2009 yılında yaptığı geniş katılımlı bir araştırmaya göre, çalışanların % 66 sı işlerini ‘’kitabına göre’’ yapıyor yani kendinden hiçbir şey katmıyor. Çalışanların % 23’ü ise zaten istifa etmiş durumda...
Kuru temizleme, ütüleme servisi, ofiste masaj gibi ek yararları hepsi yolda kalmış durumda...
Denilenlere göre çalışanların kuruma bağlılığı yakınlık, güvenlik ve sevgi ile sağlanabiliyor. Kesinlikle para veya diğer fiziksel koşullarla ilgisi yok konunun...Bu yaklaşım bir psikolog tarafından sunuldu...
Evet çalışan memnuniyeti para, ofis koşulları, ek yararlar ile sağlanabiliyor. Ancak kuruma bağlılık ya da mutluluk sağlanamıyor.
Bağlılığı yüksek çalışanların performansı da yüksek oluyor.
Yani mutluluk ve bağlılık anahtar sözcükler. Her iki olgunun birbiri ile etkileştiğine inanıyorum ayrıca ben.
Bir çok kurum ‘’Kurumsal Bağlılık Projeleri’’ başlatmış durumda...Bazı yeni ünvanlar vardı sahnede...
Chief Happiness Officer (Mutluluk Müdürü ) veya Corporational Happiness
Coach (Kurumsal Mutluluk Koçu) ...
Neden çalışanların mutluluğu ve bağlılığı bu kadar önemli?
Çalışanların mutluluğu aşağıdaki başlıkları direkt etkilemektedir .
Verimlilik
Takım Çalışması&Performans
Yaratıcılık
Motivasyon
Çözüm Odaklılık
Objektif&Doğru Kararlar
Daha az Hastalık
Daha az Hata
Eğer çalışanın yüksek bağlılığı var ise, daha yüksek bir performans sergiler ve daha çok mutludur.
Mutlu çalışanlar kurumu kolaylıkla terk etmez. Kuruma yüksek bağlılığı olan çalışanlar , müşterileri de kuruma bağlar.
Eğer bir çalışanın yöneticisine karşı bağlılığı var ise bu çalışanın satış rakamları ortalamanın % 11 üzerine çıkıyor. Bu gerçek bir araştırma sonucu imiş...
www.gmc.com Gallup Inst sitesini ziyaret etmenizi öneririm.
Şimdi kendi görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Ağır rekabet ortamı ve ekonomik kriz nedeni ile yeni eleman alımı her zamankinden daha zor. Çok masraflı ve beklenen performansa ulaşmak uzun zaman alıyor.
Tüm dünyada kurumlar yeni iş modelleri ve fırsatları bulmaya , maliyetleri azaltarak kar marjinlerini alıştıkları seviyede tutmaya çalışıyorlar.
Gerçekten zor günler...Ancak tünelin sonunda bir ışık var...
İki soru da en öncelikli sorular bugünlerde yönetimin masasına gelen .
Küçük ayarlamalarla ile her iki sorunun en uygun çözümlerine ulaşmak mümkün olabilecektir.
Mevcut çalışanlarımızın bağlılığına, yaratıcılığına, doğru kararlarına,
sezgilerine ve verimliliğine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz .
Bugüne kadar kişiler kendi birseysel sorumluluğu dahilinde, içsel potansiyellerini keşif etmeye çalıştılar, kişiden çok ‘’birey’’ olabilmenin yollarını araştırdılar, kendilerini korkularından , olumsuz düşünce ve inançlarından özgürleştirerek duygusal özgürlüklerine ulaşmaya çalıştılar. Buna ‘’Bireysel Gelişim’’ diyoruz.
Evet insanlar içsel güçlerine ve yeteneklerine ulaşabilmek için kendi özgür iradeleri ile eğitimlere workshoplara katıldılar.
Kurumunuzda 300 çalışanınız olabilir ama belki de sadece 4-5 birey vardır takımınızda. Hiç yoktur en kötüsü...
Sadece Birey’ler içsel potansiyellerine dokunabilir. Sadece Birey’ler lider olabilir ve doğru&tarafsız kararlar alabilirler. Yüksek yaratıcılıkları vardır içlerinde, özgür zihine ve yüreğe sahip ,duygusal olarak özgürleşmiş insanlardır . Bireyler , içinde bulundukları toplumlarının ,dinlerinin ,milletlerinin sınırlamalarının ötesine geçebilmişlerdir.
Kurumların bu tarz çalışmaları çalışanlarına sunmalarının zamanı geldi. İçinde bulunduğumuz koşullarda bu en mantıklı çözüm. Tüm kurumların yöneticilerinin bu konuyu tartışmaları ve bu doğrultuda karar almaları gerektiğine inanıyorum. Bu tarz dönüşüm projelerini destekleyenler gerçekten yüksek vizyona sahip olanlar yöneticilerdir.
İyi haber şu ki bu tarz değerliliği destekleyen eğitimlere başlamış durumda vizyon sahibi bir çok kurum...
Eğer yeni iş modelleri bulmak ve çalışanlarınızdan daha yüksek performan almak istiyorsanız , çalışanlarınızın korkularından, olumsuz düşünce ve inançlarından, duygusal blokajlarından özgürleşmesini sağlamalısınız.
Lütfen Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi Şemasını inceleyiniz.
İnsan Kaynaklarının en önemli amacı ve hedefinin , kurumdaki çalışanların ihtiyaç numarasını 1 numaradan 5 numaraya ulaşmasına rehberlik edip bunu sağlamak olduğuna inanıyorum. Zaten yeni jenerasyon 4 ve 5 numaralı ihtiyaçların karşılanmasını beklemekte şu andaki kurumlardan. Hatta tam zamanlı iş bile onların simyasına uymuyor... Fakat kurumlar bu yeni gelen kuşağa hazırlıklı değil henüz.
Mutlulukla ilgili diğer bir husus...Dikkatimiz anda olduğu sürece mutluluğu ve tatmini deneyimleyebiliriz.
Şimdi de değilsek düşünüyoruzdur. Sadece geçmişi veya geleceği düşünebiliriz. Geçmişin pişmanlıkları acıları veya gelecekle ilgili kaygılar...
Kimse şimdinin içinde o anda bir problem deneyimleyemez. Şu anda bir probleminiz var mı? Görüyorsunuz bir probleminiz yok...
Yukarıda bahsettiğimiz başlıkları çok pratik yöntemlerle yaşamımızın parçası haline getirebiliriz.
Özetle kurumsal mutluluk ütopya değil...
Mutlu kurum, mutlu takımlardan mutlu takımlarda mutlu insanlardan oluşur.
Tekrar vurgulamak istiyorum ki tüm kurumlar misyon ve vizyonlarını gelmekte olan yeni dünya için yeniden gözden geçirmelidir. İnsana ve doğaya odaklı bir misyon ve vizyondan bahsediyorum...
Fakat bu sadece klasik süreç analizleri , iş tanımlarının yeniden yapılandırılması gibi işletme & ekonomi bilgileri ile yapılacak ve sadece yeterliliğe endeksli bir çalışma olmamalıdır.
İnsanı bütünsel bir varlık olarak kabul edip , çalışanların beden zihin ruh entegrasyonunun sağlanması ,duygusal özgürlüklerine kavuşması gibi insan psikolojisine ve varloşuna derinden dokunmak gerekmektedir.
Yeni dünyada bireylerin ve kurumların misyon ve vizyonu dünyayı ve insanın varoluşunu destekleyecek şekilde olmalıdır. Sevgi ve Birlik diğer anahtar sözcüklerdir.
Eğer çalışanlarınızın kendilerini gerçekleştirmeleri için destek olur ve onlara iyi fırsatlar verirseniz, emin olun onların yüreklerini kazanacaksınız ve yeni dünyaya ve onun gerekliliklerine çok kolaylıkla uyumlanabileceksiniz. Çalışanlarınız, yeryüzünü ve insanın varoluşunu destekleyecek yeni iş modelleri yaratacaklar. Bu şekilde kar marjlarınızı sürdürülebilir ve devam ettirilebilir şekilde koruyabileceksiniz. Hangi sektörde iş yapıyorsanız yapın onlar yolu bulacaklardır...
Şimdi mutlu bireylerle çalışmanın ve yaratmanın keyfini ve tatminini hayal etmenizi istiyorum...Harika değil mi?
C.G.Jung dediği üzere ‘’Her insanın amacı kendi varoluşunu gerçekleştirmektir.’’
Bu aynı zamanda 5 numaralı ihtiyacı yansıtmaktadır.
Eğer kurumunuzda 5 numaralı ihtiyaçlarını gerçekleştirmeye çalışan bireyler var ise , size onları kurumunuzun hazineleri olarak davranmanızı öneririm. Onlara kendilerini gerçekleştirmeleri için ne kadar çok fırsat verirseniz , onların kendi varlıklarını nasıl kurumun varlığı ile entegre edeceklerini gözlemliyebileceksiniz. Onlar kurum hedeflerine ulaşabilmek için yüreklerini koyacaklar ortaya...
Bu konuları içrerir araştırmaların mutlaka olduğuna inanıyorum. Başarılı ve yaratıcı bulduğumuz kurumların bünyesinde , işleri aracılığı ile kendilerini gerçekleştirmeyi hedefleyen bireyler olduğuna inanıyorum.
Bu bir rüya değil. Sadece ‘’Kurumsal Bağlılık’’ veya ‘’Kurumsal Mutluluk’’ projelerini başlatmalıyız.
Dahili koçluk sistemi bu tarz çalışmalar için büyük avantaj olacaktır. Bu sistem IK ‘nın yanında var olabilir.
Mutluluk Müdürü veya Kurumsal Mutluluk Koç’u ünvanlı yöneticilerin kurumlarda yer alması çok yakın zamanda gerçekleşeceğine inanıyorum.
sevgilerimle
funda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder