4 Mart 2023 Cumartesi

ÇOCUKLARDAN BÜYÜKLERE BİR KURTULUŞ MASALI

55 yaşındayım.

Ve hayatım boyunca çocukken yaşadığım bir olayı anlamaya çalıştım.

Bu sabah uyku ile uyanıklık arasında bu anlam ile uyandım.

Hemen kalkıp burada yazıp sizinle paylaşmak istedim.

Oturduğum semtte toprak bir alan vardı. Çoğunlukla oğlanlar  top oynar hep birlikte de yakalamaç oynardık.

Bir gün oyun oynamaya gittiğimizde kepçelerle bu oyun alanımızın delik deşik edildiğini gördük. 

Çıkan toprak oyun alanın bir kenarına yığılmıştı.

Duyduğumuz o ki çok ses yapıyormuşuz ve de toz toprak oluyormuş her yer.

Kim nasıl organize etti hatırlamıyorum .Bir avuç çocuktuk. Ben ilkokulun ilk yıllarındaydım. 1975 veya 1976 yılları. Ya bahar ya yaz ayı idi.

Hemen evlere dapılıp geri gelmiştik.

Herkesin elinde leğenler ve naylon torbalar vardı. O zaman bu kadar çok değildi naylon torbalar.

Ve bir oyun kurgulamıştık anında.

Bir kaçımız toprak yığının arkasına geçip sözde bakkal manav olmuştu.

Diğerlerimiz de ellerimizdeki leğen ve naylon torbalarla sıraya girip müşteri olmuştu. Başlamıştık  alışverişe.

''2 kg patates istiyorum.'' ''5 kg şeker istiyorum.'' ''3 kg tuz istiyorum.'' gibi cümleler söyleyerek , leğen ve naylon torbalarımızı toprak ile doldurmuş,  sonra da koşup bu toprağı çukurun içine boşaltmış tekrar sıraya geçmiştik.

Ne kadar bu oyunu oynadık hatırlamıyorum ve fakat gün bittiğinde tüm delikler doldurulmuştu.

Bir hafta sonra da bugün hala çocuk parkı olan o toprak alana, demirden bir kaydırak, bir salıncak ve bir tahtıravelli yerleştirilmişti.

Bir kaç yıl önce öğrendim ki çevre apartmanlarda oturan ve  belediye yönetiminde olan bir komşumuz bizi görmüş. Çocuk parkı yapılması için harekete geçmiş.

Evet  işte biz çocuklar , oyun alanımızı böyle geri kazanmıştık. 

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün çocukken tarlalarından kargaları kovarken düşmanı ülkeden kovma üzerine bir pratik yaptığını, kendi potansiyeline dair bir sinyal verdiğini anlatan bir yazı  okumuştum bir yerde.

Ve hep düşünmüştüm sonradan.

Acaba benim mahalle arkadaşlarımla yaşadığım bu olayın bir anlamı gizli bir mesajı var mı diye? Bana  ne anlatıyordu bu olay? Ne öğretmişti?

Ve bu anlam tam da Millet İttifakı içinde olan İyi Parti'nin hepimizi şok eden bir üslup ile masadan kalktığı günün (3 Mart 2023) gecesinin sabahı uyanırken geldi buldu beni.

Oyun alanımızı kepçelerle delik deşik edip bizim elimizden almaya çalışan ve belki de bir büyük olasılıkla bir bina dikmek isteyen zihniyeti , BİRLİK içinde  BİRLİKTE mücadele ederek durdurabilmiştik.

Çocuklar birbirini suçlamamıştı. Hangi oyunu oynayacağız diye kavga etmemişti. Kim oyunun lideri olacak , kim manav bakkal kim müşteri olacak diye de tartışmamıştık. Asıl olanın o oyun alanının geri kazanılması olduğunu biliyorduk. 

Bilinçli olarak bunu planlamamıştık elbette. Yani bu toprakları doldurursak buraya çocuk parkı yapılır gibi bir düşüncemiz olamazdı. Sadece iyi bir oyun fırsatı gördük bunu değerlendirdik çok eğlendik kahkahalar atttık ve sonrasında öğrendiğimiz tek bir şey vardı.

BİRLİKTE OLURSAK HERŞEYİ BAŞARABİLİRİZ. MUCİZELER BİLE MÜMKÜN OLUR.

İşte çocukların gösterdiği o iradeyi, bugün tüm yetişkinlerin göstermesinin zamanıdır. 

Çocuklardan büyüklere bir mesajdır bu.

Vatanımız inşaat baronlarının yağması altında, ormanlarımız hayvan dostlarımız acı çekiyor, çocuklar gençler okulda açlıktan bayılıyor (oğlumun okulunda yaşadık bu sene bir kaç olay) , gençler ülkeden kaçmanın derdinde...

Adeta çocukluğumdaki gibi kepçelerle delik deşik halde vatan toprağı...

Ve tüm ''büyüklerin'' BİRLİKTE olmaktan başka seçeneği yok. Her bir vatandaşın seksenbeş milyona karşı sorumluluğudur bu. Farklı bir anlatımla birbirimizin kul hakkına sahip çıkmak buna saygı duymak sorumluluğumuz vardır vatandaş olarak.

Cumhuriyet'i birlikte kurabilmiş bir milletin tüm renkleri ile yeniden birlikte olma zamanı geldi.

Ya birlikte,   bu enkazı kaldırıp her bir vatandaşımız için güzel yaşanılası bir ülke kuracağız, ya da sefil yaratıklar gibi sürünerek yaşamaya çalışıp en sonunda yok olacağız. Sadece nasıl bir ülkede yaşamak istediğimize odaklanalım...

Bireysel inançlarımızı, tüm izmleri, bireysel geçmişmizi, çıkarlarımızı , egomuzu bir kenera bırakıp sadece vatan için birlik olalım.

Erzincan depreminde atalarını kaybetmiş bir ailenin ferdi olarak, 45000 canımızın acısı bu kadar taze iken , birlik olmak hem o yiten canlara hem de seksenbeş milyona karşı vicdani ve tarihsel bir sorumluluktur.

Tek ihtiyacımız olan vatan sevgisi, rehberimiz olsun.

Evet sizlere bir birlik, bir kurtuluş masalı anlattım bu sabah...

Umarım sesim  vatanını seven her yüreğe dokunur.

Sevgiyle birlikte kalalım,











xxx



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder