YEDİ TEPELİ LİZBON’DAN BİR ESİNTİ
Lizbon’a ilk 1996 yılında bir yoga semineri için gitmiştim. Okyanus
kıyısında dev çorba kaselerindeki sebze
çorbaları kalmış aklımda. 2002 yılında da
bir iş toplantısı için tekrar gittiğimde dev Jumbo karideslere takmıştım
kafayı. Hatta bir keresinde o kadar kocaman iki karides vardı ki
tabağımda, onlarla hatıra
fotoğrafı dahi çektirmiştim. Ciddiyim! Müthiş soslarla servis edilmişti. Fado dinlemiştik bir de o gece.
Asıl tariflerini paylaşacağım Alda ‘dan bahsetmek istiyorum
size. 2010 yılı Temmuz ayı boyunca iki oğlumla tatildeydik Lizbon’da. Alda ile ortak
bir arkadaşımız aracılığı ile tanışmıştım onunla. O zamanlar elli yaşındaydı
Alda. Son derece çekici alımlı bir kadındı. Ve tanrım eli nasıl da marifetliydi
öyle . Onu sevecen cömert
nazik neşeli biri olarak hatırlıyorum . Bir keresinde koca aile için paela yapmıştı
bir akşam . Böyle bir lezzet bilmiyorum. Ondan dört tarif almışım ve sizinle
iki tarifi paylaşacağım.
Yeşil Şarap ile tam ne zaman tanıştım hatırlamıyorum fakat baloncuklu yeşilimsi rengi ve sek tadı ile pek sevmiştim bu şarabı. Şampanyaya benzetiyordum. Dostlarım benim yeşil şarabı çok sevdiğimi bildiklerinden mutlaka sofrada bulunduruyorlardı. Burada da satılıyor şimdilerde. Vinho Verde! O sıralar özel Portekizce dersi bile alıyordum. Aşk insana neler neler yaptırıyor.
Alda’nın evinin olduğu bölge yoğun çam ağaçları ile kaplı
idi. Aslında Lizbon’un çevresinde yoğun çam ağaçları vardır. Çam fıstığı ağaçları! Bahçede minik bir barbekü vardı ve her
seferinde çam kozalakları ile yakıyorduk barbeküyü. Kömür yerine çok daha
sağlıklı ve çevreci gelmişti bana.
Benim ve çocukların aklında kalan bir diğer lezzet de deniz salyangozu deneyimimiz idi. Minik salyangozları oğlanlar eğlenerek mideye indirmişti. Biri on diğeri dört buçuk yaşlarındaydı. Kürdanlar ile içinden çıkarıyorduk yiyeceğimiz kısmı. Bildiğimiz salyangozlara göre daha minikti bu salyangozlar. Hatırlıyorum da koca bir tabak minik salyangoz getirmişlerdi önümüze. Oğlan çocuklarını bilirsiniz. Pek bir afacan yaramaz olurlar. Gözleri kocaman merakla kürdanları ellerine alıp girişmişlerdi salyangozları yemeğe. Ne çok eğlenmiştik o gün.
Burada bir parantez açmak istiyorum. Çocuk gelişiminde
çocukların farklı lezzetleri denemesine alan açmanın çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Bir çocuk ne kadar çok farklı kültür ve dolayısıyla lezzet ile
temas eder ise o kadar yaşama ve fırsatlara açık bir birey oluyor. Hatta daha
esnek daha empatik bir kişilik geliştiriyor bile olabilir. Bu müzik için de
geçerli. Dünya vatandaşı olmanın diğeri ile bağ kurmanın diğerinin derdini
anlamanın yollarından biri de bu olsa gerek. Çok şükür oğullarımı bir çok farklı
kültürün lezzetleri kültürleri ile tanıştırma şansım oldu. Ki bir çok ortak
güzel anımız oldu bu vesile ile. Ortak güzel anılar değil mi, bizden geriye
kalacak olan?
Mumbai şehrinin eski adı Bombay idi bilirsiniz. Ve ‘’Bombaim’’
Portekizce güzel koy anlamına geliyor. 16. Yüz yılda Portekiz sömürgesi imiş
Bombayı. Uzun yıllar sonrasında İngilizlere çeyiz olarak verilmiş. Yakın
zamanlarda da Mumbai ismini aldı. Üç
yerel dildeki anne sözcüğünün
birleşimi. Ma, Amba ve Ai. ‘Mother India’ derler Hintliler ülkelerine.
Anadolu sözcüğünün Türkçe açılımı da annelerle
dolu anlamına geliyor. Ve her iki kültürün antik geçmişinde Ana Tanrıça’ya inanılması
rastlantı olmasa gerek.
İstanbul ve Lizbon birbirine çok benzeyen iki şehir. Her
ikisi de yedi tepe üzerine kurulmuş. Mumbai’ de yedi ada üzerine kurulu bir
şehir. Yedi tepe ve yedi ada. Tesadüf mü
bilemedim? Fakat bu üç şehrin etkisi büyük yaşamımda.
Yediğim içtiğim hemen hemen her şeye hayran kaldım
Portekiz’de. Tatlı ile pek aram yoktur fakat muhteşem tatlıları var
gerçekten. Tatilde konakladığım yere
araba ile yaklaşık yarım saat uzaklıkta bir kasabadaki kafe de kremalı kahveli
karamelli bir pasta vardı. Hatırlıyorum
iki üç günde bir atlayıp arabaya çocuklarla tatlı yemeğe gidiyorduk. Onlar
elbette muhteşem dondurmaların içine dalıyorlardı. Keyifli anlardı gerçekten.
Evimde iki kültüre ait yemek kitapları var . Hint ve
Portekiz mutfaklarına dair…Her iki mutfak da
çok zengin renk doku koku tat hissi barındırıyor içinde. Benim minik
tariflerim çok sınırlı paylaşımlar bu hazinelerin yanında. Kesinlikle meraklı
iseniz yemeğe içmeye araştırmanızı denemenizi öneririm.
Şimdi Alda’nın tarifleri…
Yengeçli Dip
Malzemeler : 2-3 diş Sarımsak, ½ küçük boy Kuru soğan ,
Mayonez, Taze kişniş, Paket yengeç
Sarımsak, soğan ve yengeçler mikserde parçalanır. Sonra
mayonez ve taze kişniş eklenir. İsteğe göre biraz sirke ve karabiber eklenir. Tuz kendi kararınıza
göre ekleyebilirsiniz. Kızartmış ekmek üstüne keyifli oluyor. Ya da ince
krakerlerin üstüne.
Ananaslı Mus
Malzemeler : 4 yumurta, 1 ananas jelatin,400 gr konsantre
süt, 250 gr taze ananas, 4 çorba kaşığı
şeker, 200 gr ananas suyu
Yumurta sarılarını ayırıp,
beyazları çırpıp kar haline getiriyoruz. Ananasın bir kısmını küçük
parçalar halinde doğrayıp geri kalanı blenderde püre haline getiriyoruz. Püre ananas,
jelatin, konsantre süt, şeker ve ananas suyu çırpılıyor. Sonra çırpılmış
yumurta beyazı ekleniyor karıştırılıyor. Tane ananaslar da eklenip bardaklara konularak
dondurucuya konuluyor. Sıcak yaz akşamları için lezzetli bir kaçamak.
xxxx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder