ARKASI YARIN
Bireysel gastronomik otobiyografi olarak tanımlamıştım bu kitabın türünü. Benim gibi profesyonel ilgi alanı gastronomi olmayan , sade bir insanın kendi yolculuğundan derlediği
tarifleri kayıt altına almak ve bir nevi onları ortak kültüre mal edip
ölümsüzleştirmekti amacım sanırım. Belki bir çok insana ilham veririm ve daha
bir çok bireysel gastronomik otobiyografiler yazılır, dost sofraları kurulur.
Hep birlikte zenginleşiriz. Kim bilir tariflerimiz yaşadığı sürece biz de
yaşarız her nerelerde olursak olalım?
Çikolatalı Mus
Kitabın tamamlanması ve son düzenlemelerin yapılması 2020’ deki karantina günlerine denk düştü. Önümüzdeki günlerin ne getireceğini ön görmek mümkün değil şu sıra. Nasıl ki tariflerin tatlısı tuzlusu acısı ekşisi var, hayatın da acı ve tatlı halleri var. Ve kalbim kitaptaki tüm bu anılar için şükran duygusu ile dolu. Her şeye rağmen tüm hücrelerimizle ‘Yaşadım’ diyebiliyorsak, iyi iş çıkarmışız demektir burada .
Ve geleceğe dair de umut doluyum, çok daha zengin yeni anılar yeni tarifler için. Bu iyi bir işaret olsa gerek. Son söz olarak arkası yarın diyorum . Sağlıkla, güzel anılar ve tariflerle olalım her daim.
Çikolatalı mus tadında tamamlıyorum sözlerimi...
PRATİK ÖNERİLER VE MİNİK BİLGİLER
Sofralık zerdeçal zencefil
Soframızda tuzluk içine ayrı ayrı zerdeçal ve zencefil de koyduk. İsteyen tuz karabiber gibi yemeğine serpebiliyor. Tuz karabiber zerdeçal ve zencefil dörtlüsünün hep yeri var soframızda.
Tuz ve Karabiber
Toplum olarak biz tuzu pek sevdiğimizden olsa gerek, tüm dünyadaki restoranlarda çok delikli olan tuzluk karabiberlik olarak, tek delikli tuzluk tuzluk iken biz de tam tersi. Belki sizin de dikkatinizi çekmiştir. Tuzu azaltmak isterseniz siz de çok delikliyi karabiberlik yapabilirsiniz. Bunu da Alan ‘dan öğrenmiştim. Karıştırıp karabiber yerine tuzu boca ederdi çok sevdiği domates çorbasına. Sonra işi öğrendi. Önce avucuna bir parça döküp ona göre kullanırdı. Eğer tuz ise omuzunun üstünden atıverirdi tuzu.
Kefir Kardeşliği
Kefir ile nedense hep bir mesafem olmuştu. Çocukken pek hayatımızda yoktu. Evde yoğurt yapılırdı fakat kefir, uzaktı bize. Katıldığım bir eğitimde eğitim arkadaşlarımdan biri sayesinde hayatıma alabildim kefiri. Kendisi genel cerrah idi ve bir gün elinde bir şişe ile gelmişti sınıfa. Hepimize kefirin yararlarından bahsetmiş ve ‘’Kefir kardeşi olalım’’ demişti. Çok hoşuma gitmişti bu özeni çabası…Almıştım ben de bir parça kefir. Ve o zamandan beri evimizde kefir yapıyorum ya da bazen kefirim olmayınca da dışarıdan satın alıyorum. Evde yapımı tercih ediyorum elbette. Üstelik çocuklara da ayran, cacık, meyveli yoğurt gibi gıdalarla kolaylıkla verebilirsiniz kefiri.
Salçayı Korumak
Bunu da annemden öğrendim .Hafif derin bir tepsiye salçayı yayıyorum ve birkaç dakika derin dondurucuda bekletiyorum. Sonra küp küp keserek saklama kabına koyup derin dondurucuda saklıyorum salçayı. Küflenme bozulma derdi olmuyor bu şekilde. İsteyen buzluk kabını da kullanabilir. Küp küp salçalarınız oluyor ve ihtiyacınız kadar kullanabiliyorsunuz.
Kişniş Tohumu Çayı
Kişnişin vücumuzdaki ağır metalleri attığını öğrenmiştim bir doktordan. Taze kişniş tadını beğenmiyorsanız kişniş tohumunu havanda dövüp, tıpkı yeşil çay ya da adaçayı gibi sıcak suda demleyerek içebilirsiniz. Bu yöntemde aynı işlevi görüyormuş.
TARİFLERİMİ UYGULAYANLARA ÖZEL NOT
Özel diyeti ya da
alerjisi olan tüm okuyucularımdan tarifleri uygulamadan önce, doktorları ile
görüş alışverişinde bulunmalarını öneririm.
Görsel / mynet
xxx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder