Ayşen Hanım’ın Mutfağı
Ayşen ile karşılaşmam yoga derslerinde olmuştu. Yıl 1993 .
Sonradan komşu da olduğumuzu
anlamıştık. Koskoca İstanbul’da bir
sokak ara ile oturuyorduk. Annem ile
yaşıt sayılır Ayşen ve dostluk yoldaşlık
için ne yaş ne de başka hiçbir şeyin önemi olmadığını bir kez daha
hatırlatmıştı hayat bana. Tensel değil tinsel ailemiz ile buluşmak ne demek o
zaman anlamıştım. Biz bizi biliyorduk. Çok konuşmaya açıklama yapmaya gerek
duymuyorduk. Böyle birkaç nadir dostum daha oldu hayatımda ki gerçekten çok
değerliler. Ayşen’in dünyada gezmediği yer yok desem yalan
olmaz. Tutku ile gezer Ayşen dünyayı eşi Yüksel Bey ile. 70’ler 80 ‘ler yaşları bu arada. Minimal
yaşayarak dünyayı gezme hayalini gerçekleştiren bir kadın o. Hayranıyım
gerçekten. Hatırlıyorum bir keresinde bana muzip yüz ifadesi ile ‘’Ayağıma
çorap bile almıyorum. Para biriktiriyorum gezmek için’’ demişti. Elinin lezzetini
size anlatamam Ayşen’in. Hani derler ya anlatılmaz yaşanılır diye. Ayşen, dokunduğu
her şeye başka bir lezzet başka bir ruh katar. Bence açık bir kalp ile içtenlikle
sevgi ile hazırladığından olsa gerek, fiziksel lezzetten çok daha üstün bir lezzet çıkartır ortaya . Çok ağırlamıştır bizi
evinde. Yedirmesini içirmesini pek seven capcanlı bir kadındır o. İstanbul’dan
ailecek taşınmasına rağmen hep bağımızı koruduk. Pek çok lezzetli yemek tarifi
var Ayşen’in. Ve ben Ayşe’nin pizzasının tarifini paylaşacağım burada.
Önce sos...
1 şeftali veya elma , 1 küçük soğan, 2 diş sarımsak, 1
sivribiber,1 domates hepsi doğranıp blenderdan geçiriliyor. İyice püre gibi
olacak bu karışım. 1 çorba kaşığı zeytinyağ ve 2 kaşık unla bu püre pişirilip
sos formu verilecek.
Maya ile sıcak su şeker tuz mayalanıyor. 2 kase su ve un ile hamur tutuluyor. Bir süre dinlendirilip kabartılıyor hamur.
Pizza malzemesi olarak da 250 gr kıyma sucuk baharatı kimyon tuz kırmızı biber kekik 1 kahve fincanı su yarım baş sarımsak (ezilmiş) karılıyor.
Hamur yağlı tepsiye yayıldıktan sonra sos sütüne seriliyor.
Malzemeler de konulduktan sonra fırında pişiriliyor.
Kitap yazdığımı ve bu tarifi paylaşmak için iznini istediğimde minik sırrını verdi Ayşen bana. Tarif sosunu bir İtalyan arkadaşından almış. Ne çok hoşuma gitti bu bilgi. Tarifler gerçekten canlılar ve onları uygulayacak hayatına alacak insanlara doğru yolculuktalar. Sihirli bir değnek gibi çevrelerine minik dokunuşlar yaparak yaşamın içinde hareket ediyorlar.
Bu tarifte siz kendi pizza malzemelerinizi kullanabilirsiniz. Lezzetin sırrı sosunda!
Yoga Öğretmenim Hilal
Yazdıkça yeni yeni anılar tarifler aklıma geliyor gerçekten.
Minik bir tarif defterim var. Beni etkileyen insanlardan aldığım hoşlandığım
lezzetleri içerir tarifler bunlar. Ya da güzel anların tariflerini not aldım diyebilirim bu deftere.
Sevgili Hilal de bu insanlardan biri. Çok güzel anılarım olan
bir insan o da.
Bu satırları yazarken ne çok anımı gastronomik olarak
kodlamış olduğumu, bir nevi zihin haritası yaratmış olduğumu algılıyorum. Şu
ana kadar hiç farkında olmadığım bir durum bu. Gastronomik hafıza aslında tüm
duyularımıza dokunan bir hafıza. Görsel, işitsel, dokunsal, koku ve tat olarak.
Bütünsel hafıza diyebilirim buna.
Hilal benim yoga öğretmenimdi. Hayatımdaki neşeli, canlı, sevecen, samimi nadide insanlardan biri idi. Çok genç yaşta o da diğer diyarlara
yeni maceralara uçup gitti. Bizden ayrılmadan kısa süre öncesinde
karşılaşmıştık iş yerime yakın bir alışveriş merkezinde. Çok hasta olmasına rağmen yüzünden gülümsemesi
gözlerindeki ışıltı hala aklımda. Sanki
vedalaştık o gün. Hayat böyle bir şey
işte. Hiçbir karşılaşma nedensiz değil.
Hilal evinde yıllarca bizi ağırlamıştır. Yoga grubumuzun bir
çok yılbaşı partisine ev sahibeliği
yapmıştır. Hep Yeniköy Tarabya civarlarında idi aile evleri. Bir keresinde üç
katlı bir villanın orta katında oturuyordu. Kocaman bahçeli deniz manzaralı.
Çok sevdiğimiz ortak bir arkadaşımızın düğünü için evini açmıştı. Evinin
balkonundan rengarenk balonları bahçesine atışımız hala aklımda. Kocaman yüreği
vardı Hilal’in. İyi ki karşılaşmış yollarımız.
Şu anda gülümseyen yüzü ve kahkahaları kulaklarımda Hilal’in. Hatırlandığımız sürece yaşıyoruz der kadim
bilgiler. Benim için hala yaşıyor o. Işıklar içinde ol sevgili Hilal…
Hilal’den aldığım ve de çok sevdiğim iki tarifi paylaşacağım
sizlerle.
Mercimekli Kesme
Çorba
Malzemeler : Yeşil
Mercimer Yarım paket ,İri iki kuru soğan,Hamur Erişteler,Sarımsak,Sirke,Tereyağ
Nane Kırmızı Biber
Yarım paket yeşil mercimek iki iri kuru soğan ile kaynatılıyor.
Soğanlar çıkartılıp kenara alınıyor. Kaynayan suya un, tuz ve sudan yaptığımız
taze erişteleri atıyoruz. Sarımsaklar dövülerek çorbaya ekleniyor. Az miktar
sirke ilave edildikten sonra tereyağında
yakılmış nane ve kırmızı biber gezdiriliyor. Sirke ve acı tatlarını kendi damak
tadınıza göre ayarlayabilirsiniz. Bu çorbanın yanına bana göre başka bir şeye
gerek yok. Evde yaptığınız taze birkaç tam buğday ya da çavdar ekmeği dilimi ile servis edebilirsiniz koca bir kasede.
Pırasalı Makarna
Bu makarnayı yılda en az bir kez yemezsek olmaz. Pek bir
sevdik ailecek bu lezzeti.
Malzemeler : İnce saplı 4 adet pırasa,Bir paket kültür
mantaraı (farklı mantarlarla da deneyebilirsiniz),Penne Makarna,1 paket krema,Çekirdek
karabiber,1 et bulyonu (ben bulyon kullanmıyorum kemik ya da et suyu tercihim) , Rende Parmesan Peyniri
Makarnayı haşlanması için ateşe koyuyoruz. Az diri makarnayı
ben daha çok tercih ediyorum. Ayrıca daha az şeker yüklemesi yapılıyor vücuda
bu şekilde. İki ayrı tavada ince doğranmış pırasa ve mantarlar kavruluyor. Yağ
olarak tereyağı daha bir yakıştırıyorum bu sosa. Kavururken içine yarımşar
bulyon ya da yarımşar su bardağı et suyu ekleyip çektiriyoruz. Makarna süzülüp
bir tencereye alınıyor. İçine pırasa ve mantarları ekleyip kremayı da
ekliyoruz. Yılda bir iki kez hazırladığımdan , krema hakkımı bu tarifte kullanıp, tüm paket kremayı kullanmayı tercih
ediyorum. Bir iki tutam rende parmesan peyniri serptikten sonra, üzerine çekirdek karabiber çekiliyor. Sıcak servis ediliyor. Mümkünse
tümü bitirilmeli. Isıtılınca pek aynı lezzet olmuyor. Güzel bir kadeh beyaz şarap öneririm yanına.
Görsel / yemek.com
xxx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder