Yemekler anılardır diye başlamıştım yazmaya. Evet, ortak lezzetler daha doğrusu belirli lezzetlerden ortak hazları alabilmek, ortak duyguları hissedebilmek belki de insanları, ruhları buluşturuyor.
Yakın zamanda yeni lezzetleri kattım ben de kendime, ruhuma.
Çoğu insan yaşı ilerledikçe yeni insanlara ya da yeni
deneyimlere açılmakta güçlük yaşıyor. Eski tanıdıklar ile birlikte olmak ya da eski
yerlerde gezinmek kendimizi güvende
hissettiriyor belki de. Yaşlanmanın tanımı bu mu acaba? Yeni yerlere yeni insanlara yeni deneyimlere açık
olduğumuz sürece genciz ve canlıyız bence. Genciz, merakla öğrenmeye devam
ettiğimiz sürece. Ve kalbimizin en derinlerindeki ruhumuzun neşesini
hissettiğimiz sürece.
Bernard Show’un şu sözünü pek severim. ‘’Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız. Oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız.’’ Ne kadar doğru!
İşte oyun arkadaşları ile keşifler yapmanın tadına doyum
olmuyor. Üstelik gerçekten ruhunuza çok
yakın hissettiğiniz, bir çok konuda ortak beğeni düşünce duyguyu paylaştığınız
biri ile özellikle. Bir an bile olsa anlaşıldığını
bilme duygusunun ne kadar değerli
olduğunu anlatamam size. Deneysel lezzetlere yeniye açık meraklı biri
dostun varlığı ne kadar da dönüştürücü besleyici olabilir. Şimdi düşünüyorum da yeni insanlara yeni
deneyimlere hatta yeni yerlere açık oldukça hayat bize daha nice zenginlikler
lezzetler keyifler getirecek kim bilir? Yaşamda
açık bir kalp ile yürümenin yeniye alan açmanın fırsat vermenin önemini değerini hatırlattı hayat tekrar yakın zamanlarda diyebilirim. Yaşamı tutku ile kucaklamayı…
İşte size birkaç yakın zamana dair yeni keşiflerim.
Beyaz Hindiba salatası
Bu lezzeti tadana
kadar marketlerde karşıma çıktığında göz ucu ile bakıp geçtiğim bir sebze idi
Hindiba. Hiçbir fikrim yoktu. Salata gibi çiğden doğranıp üzerine zeytinyağı ve
hardaldan yapılmış bir sos gezdirildiğinde özellikle kırmızı etin yanında müthiş lezzetli bir garnitür oluyor.
Bahar aylarında çıktıkça soframda yeri olacak bu lezzetin artık.
Sote kuşkonmaz
Kuşkonmaz ile aram pek iyi olmamıştı ta ki yakın zamanda aramızda barış ilan edene kadar. Gerçek
anlamda ilk kez 1999 yılının Mayıs ayında Munich’ te bir iş toplantısında
tanışmıştım sote kuşkonmaz ile. Bayılmıştım lezzetine. Sonra kendim denemeler
yapmış ve bir türlü başarılı olamamıştım. Meğer işin sırrı, kuşkonmazın sert
kısımlarının sebze soyacağı ile alınması, yarısına kadar kesilmesi ve elbette ki
doğru zamanda tüketilmesi imiş. Aslında araştırıp öğrenebilirdim. Düşününce net bir yanıtı
bulamıyorum içimde. Kim bilir belki de
zamanı gelmemişti? Hemencecik hazırlanıp tereyağı ve sarımsakla tavaya atılıp
sote edildiğinde, son derece lezzetli
besleyici sağlıklı bir gıdaya dönüşebiliyor kuşkonmazlar. Artık daha sık
kuşkonmaz tüketiyoruz ev halkı olarak. Sonra kendimi alamayıp omlet, kiş, çorba
daldım kuşkonmaz deryasına ben de.
Muskat
Muskat hakkında da hiçbir
fikrim yoktu desem yalan olmaz. Değişik çorbaları sevdiğimden bal kabağı
çorbası, mantar çorbası, yer elması çorbası, havuç çorbası gibi çorbaların
içine birkaç kez rendelendiğini keşif ettim muskatın. Hoş bir rahiya ve lezzet veriyor
çorbaya gerçekten. Bütünlük hissi
diyebilirim buna. Şeflerin belki de kendi tariflerinde aradığı duygu budur.
Bütünlük hissi! O duyguyu yakaladığında tamamlanıyordur tarifi. Ruhunun lezzet olarak ifadesi...Elbette benim mutfağımda da yerini aldı muskat.
Pırasalı Kiş
Kişi genelde biraz ağır bulurum ve daha önce de pırasalı kiş yediğimi hatırlamıyorum. Daha çok
ıspanaklı kiş deneyimim vardı yakın zamana kadar.
Fakat fırından yeni çıkmış pırasalı kiş, bir kadeh beyaz
şarap ve dost sohbetinin keyfini kesin yaşamanızı öneririm.
İster hamurunu kendiniz yaparak isterseniz pratik olması
açısından milföy hamuru kullanıp hızlıca hazırlayabilirsiniz. Pırasayı ince ince doğrayıp karabiber tuz ile tavada şöyle bir
çevirip, içine krema ekliyor ve sonra da hamurun içine yayıyorsunuz. Üstüne de kaşar
peynir rendeleyip fırına atıyorsunuz.
Bu lezzetleri hayatıma katan arkadaşım, Fransa’da okuduğu
yaşadığı dönemde dostlarından öğrenmişti çoğu tarifi. Hayatına ruhuna katmıştı, hikayelerini ve anılarını
dostlarının. Bizi biz yapanlar hikayelerimiz ve anılarımız değil mi zaten?
Hatta çok sevdiği bir yaşlı Fransız dostu eşini kaybettikten
sonra buluştuğu bir gün yanılmıyorsam yine
pırasalı kiş yaparken, ona dönüp ,
‘’Keşke eşime daha çok yemek pişirebilseydim.’’ demiş. Bu anın onu ne çok duygulandırıp
etkilediğini halen içimde tap taze
hissediyorum. Yaşam da bir varız bir yokuz. Sevdiklerimiz için güzel anılar
bırakmak ve güzel anılar yaratmak bir anlamda da ortak lezzetler ve ortak duygular yaratmaktan geçiyor sanırım. Bol bol süprizler yapalım sevdiklerinize...
Ve Gurme Dondurmalar
Dondurma sevmem diyen birini düşünemiyorum. Ben genelde öyle
dondurmanın üstüne sos fındık fıstık çikolata parçacığı konulmasını sevmem pek. Oldukça kendi halinde dondurmayı tatmayı severim. Şu sıralar da
mandalinalı ve limonlu dondurmalara çekiliyorum.
İnsanın zamanla damak lezzeti ya da tercihleri de değişiyor. İnsan değişiyor! Eskiden
klasik dondurmaların dışında cevizli bademli dondurmalara çekilirken şimdi
mandalina ve limon istiyor içim.
Şimdi size dondurma ile nasıl sihir yapabileceğinizi
anlatacağım birazdan. Farklı malzemelerle her seferinde farklı lezzetleri
yakalayacaksınız.
Sevdiklerinizle bunu bir oyuna da çevirebilirsiniz. Süprizli dondurma oyunu! Şaşırtabilir merak ve heyecan duymalarını sağlayabilirsiniz. Hatta muzip neşeli kahkahalar bile attırabilirsiniz. Lezzetler duyguların tetikleyicisi kesinlikle. Bana süprizli dondurmalar sunan arkadaşım o kadar çok çeşitli malzeme ile zenginleştirirdi ki dondurmaları. İçindekini tahmin etmekti oyunun kurgusu temelde. Hayretler içinde kalırdım. Hatta bir ara minik bir dondurma dükkanı mı açsak diye düşündüğümü hatırlıyorum? Klasik dondurmalar olmayacaktı bunlar. Özel lezzetler ile zenginleştirilmiş süslenmiş dondurmalar. Kendini iyi hissetmek, şımartmak istediğinde, gidip yiyebileceğin dondurmalar. ‘’Çikolata’’ filmini bilirsiniz. Bunun dondurma hali gibi düşünebilirsiniz. O anda gelen kişinin ruh haline göre yaratacağım dondurmalar. Tarifsiz plansız anda yaratılan dondurmalar. Kim bilir belki gerçekleştiririm bu hayalimi bir gün?
Sade ya da vanilyalı dondurmayı daha çok tercih ediyorum bu
dondurma oyunu için. Belki çikolatalı da
olabilir. Beyaz dondurma, bir ressamın
üzerine sanatını ifade ettiği bir resim kanvası hissi veriyor bana. Sade
dondurma üzerine ressam kendi lezzet tablosunu hazırlıyor gibi
düşünebilirsiniz. Rafine bir görsel zeka gerekiyor kesinlikle. Daha küçük oğlum resim dersleri alıyor ve
öğretmeni tanınan bir resim sanatçısı. Akademi resim dersi vermesini istemiş
hocadan. Tabak dekorasyonu ya da yiyeceğin sunuluşu gerçekten bambaşka ince sanatsal
bir beceri. Oğlum da gastronomi okumak istiyor. Bakalım!
Süslemede kullanılan değişik bazı malzemeleri paylaşıyorum
sizinle. Kendi özel malzemeleriniz için de ilham verir belki benim listem. Kendi
ağız tadınıza göre kendi süprizli dondurmanızı hazırlayıp sevdiklerinize
sunabilirsiniz. Gerçekten özenin dondurma
hali diyebilirim bu süprizli dondurmalara.
Özel hissediyorsunuz kesinlikle!
Yenilebilir taze çiçek yaprakları (gül gibi) , beyaz şarap ,
kahve ve diğer likörler, Bailey’s ,
değirmen çekme karabiber, tahin veya
pekmez dokunuşları, taze nane yaprağı, taze fesleğen yaprağı, ceviz tanecikleri, çeşitli renk ve tatta beriler, taze çilek veya mürdüm eriği parçacıkları, kavun parçaları, taze incir , karanfil
tanecikleri, toz ya da taze rendelenmiş hindistan cevizi , taze armut, rende
limon veya mandalina tanecikleri, kuru ya da taze lavanta çiçekleri, toz ya
da çubuk tarçın, rende çikolata tercihen
bitter, tahinli helva rendesi, toz ya da taze zencefil rendesi, hatta muskat…
Bazı meyveleri de önceden fırınlayabilirsiniz tercihinize göre…
Keyif olsun!
Görseller / Mutfağımdan Tarifler - Gıda Tarım - Jsonline.com - Serez dondurmacısı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder