22 Ekim 2014 Çarşamba

Bilmek,Olmak ve Vermek...

Sevgili Victor Ananias 'ın 17 Aralık 2006 tarihli yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum bugün.

Metro'da giderken Buğday Derneği bülteninin ilk sayfalarında okudum bugün yazısını.

Günüm aydınlandı diyebilirim!



Çok kısacık kesişti yollarımız Viktor ile bu uzun yolculukta.

Kısa ve fakat bir o kadar dönüştürücü bir karşılaşma oldu benim  için.

Bir insanın kitap okumadan doğayı gözlemleyerek ve sadece kendisi olarak nasıl bir içsel bilgeliğe ulaştığını gördüm onda.

Sevgi merhamet anlayış uyum zerafet dostluk vericilik açıklık daha bir çok insana ait güzellikleri vardı onun.

Aramızdan ayrılışından yaklaşık bir hafta önce buluşmuş Cihangir'de sevdiği Cafe 'de yeşil çay içmiştik. Sevgili Güneşin ile de o zaman tanışmıştım.

Beni Beşiktaş'a bırakmışlardı. Soğuk bir gün idi.

Viktor direksiyondan arkaya dönüp "Oğlanlara sevgilerimi ilet" demişti.

Ondan duyduğum son söz ve onu son görüşümmüş meğer o an.

İşte hayat böyle bir şey. En son görüşmenin ne zaman olduğunu hiç bilemiyor insan.

Işıklar içinde ol güzel dost...

İşte Viktor!

" Konuşuyoruz, dinlediğimizi, anladığımızı,anlattığımızı,anlaştığımızı sanıyoruz. Hasta oluyoruz, ilaç alıyor bununla iyileştiğimizi,iyileşeceğimizi,iyileştirdiğimizi kabul ediyoruz.

Düşünüyoruz,bildiğimizi,öğrendiğimizi,öğrettiğimizi sanıyoruz.

Peki ya hiç konuşmadıklarımız,öğrenmediklerimiz,aklımıza gelmeyenler? Onlar yok mu,yaşamlarımızı etkilemiyorlar mı biz onları fark edene dek? Bilimin gerçekleri bizim keşif ettiğimizden ibaret mi? Bu üç soruya olumsuz yanıt veriyor isek şayet;kapılarımız ne kadar açık bilinmeyenin, mükemmel birliğin işleyişine,getirdiklerine? Yoksa sıkı sıkı kilitleyip bir zincir bir de sürgü ile tüm kapılarımızı kapattık mı "güvenlik" gerekçeleri ile yaşamlarımızda sınırsızlığın içindeki sanal sınırlarımıza hapis mi ettik kendimizi?

Ne zaman hizmet aşkım dorukta olsa,teslimiyet,birliğin farkındalığı duygum güçlü bir şekilde motive ediyor olsa, akıl edemiyeceğim boyutta ve güzellikte sonuçlar ile ödüllendirildiğimi hissediyorum. Ne zaman kısa vadeli,kendi aklım ile sınırlı hesap kitap yapsam,garantiye almaya çalışsam kazanmayı,başarılı olmayı ve kaybetmemeyi işte o zaman en fazla kan kaybına uğruyorum yolumda yürürken.

Doğadaki varlıklar ile farkımızı "düşünmek","konuşmak" gibi üstünlükler olarak kabul ettiğimizde büyük bir yanılgının eşiğinde olabiliriz bence.Varsa en büyük farkımız kendi gücümüzün sınırsızlık ve sonsuzluk içindeki potansiyeli,ve bu potansiyelin birliğe teslim oldukça artan gücü olabilir.

Ekolojik tarım gibi aklın mucizesi olarak gördüğümüz bir araç bileçok rahat amacından uzaklaşabilir temel vizyonumuz,ufka bakışımızda eksiksek,bilinen ile birlikte bilinmeyenin varlığına da teslim olmuyorsak aynı anda.

"Bilme" derdi ile kendimizi kaybetmediğimiz,"olma" ve "verme" ile dolu günler diliyorum."

Çok özleniyorsun buralarda...

Sevgiyle,