26 Mart 2020 Perşembe

İstanbul'da Coronalı Günler - Yeni Dünya

Hiç bir şey, ne biz ne dünya aynı olacak.

İster ABD'deki askeri laboratuardan sızıntı  olmuş olsun, ister Çin'deki hayvan pazarından çıkmış olsun, COVID-19 tüm bildiğimiz yaşama son verdi.



Evet ,  asıl kaynak neresi olursa olsun bu temelde vahşi kapitalizmin yarattığı bir dram.Sanırım bunda hepimiz hem fikiriz.

Daha çok güç ve para hırsının insanlığı getirdiği nokta.

Yeni bir düzen yeni bir dünya gelmek üzere. Bulunduğumuz noktada iki yolu var insanlığın gibi gözüküyor.

Ya daha otoriter faşist iktidarlara doğru yol alacak insanlık zira artık vücut  sıcaklığımızdan kimlerle görüştüğümüze kadar hakkımızda ''bizim iyiliğimiz için'' daha çok bilgiye ulaşmak istiyorlar.
Sözde bizim yararımıza çip bile takabilirler. Korku saldı toplumu nasıl olsa?  Ortam hazır daha çok gücü ele geçirmek için.  Dünya genelinde ya da çoğu ülkede gücün ve iktidarın  daha da merkezileşebilir. Bundan gerçekten korkuyorum.

Ya da geçmişten dersler alıp  yeni bir yaşam biçimi kurgulanacak. İşbirliği uyum ortaklık dayanışma adalet eşitlik üzerine. Bu doğrultuda adım atacak ülkelerin de var olacağına inanıyorum.Fakat yaşayarak öğrendik ki tek bir ülkenin iyiliği yetmiyor dünya barışı için ya da tek bir ülkede ki yanlış tüm dünyayı etkiliyor. Çözüm tüm insanlığın yeni bir seçim yapmasından geçiyor.

Bir İngiliz bilim insanı  ilk vakalar duyulmaya başlandığında çok önemli bir yönlendirme yapmıştı. Virüsten kaçmak üzere değil virüsü başkalarına bulaştırmayacakmış gibi olsun davranışlarınız demişti. Çözümün anahtarı diğerini düşünmekte. Diğerini düşünerek  ancak bu kaostan çıkabilecek insanlık. İşbirliği uyum ve dayanışma ile...Ne büyük ders!

İnsan doğa ile bağını kopardığı için betondan saraylarında kibirine yenildi. Devasa büyüklükte binalardan oluşmuş şehirlerde unuttu kim olduğunu nereye ait olduğunu nereden geldiğini. Tüm gezegenin tüm canlıların sahibi olduğuna inandı insan. Aklına gelen her düşüncenin doğru olduğunu düşündü. Milyar yıllık gezegenin zekasını dengesini ritmini yok saydı. Doğanın kendi içindeki varoluş dinamiklerini hiçe sayarak tüm canlılara ve kendi türüne de ihanet edecek  bir yaşam şekli kurdu.

Oysaki sadece doğanın işbirliği uyum dayanışma paylaşım eşitlik uyum şeklinde özetlenebilecek ilkelerini temel alarak bir yaşam kurgulasa idi , bugün bu noktada olmazdık. Beynimize yüzlerce yıldır başarı ve mutluluğun  güç ve para sahibi olmak ile ilgili olduğu kodlandı malesef. Hatta doğaya karşı savaş açtı insanlık. Onu ve onun tüm öğelerini kendince köleleştirmeye çalıştı. Dev ağaçları kesti, madenler açtı, dereleri dizginledi, ormanları yaktı, hayvanları öldürdü...Bu gezegene en çok zararı biz verdik ve vermeye devam ediyoruz.

Eğitim Kitlesel İmha Aracı isimli bir kitap okumuştum yazın. Yazar Darwin 'in kuramının güçlü olan yaşar olarak yanlış anlaşıldığını yazmıştı. Hatta aynı dönemde araştırmacı bir bilim  insanının araştırmalarında  türlerin devamlılığında işbirliği ve dayanışmanın temel aldığını , fakat zengin burjuva bir aileden geldiği için Darwin'in kuramının kapitalistler tarafından tercih edildiğini yazmıştı.

Türlerin devamlılığı kuramının güçlü olan kazanır olarak algılanması ve ayrıca dinlerin insanın yeryüzünün efendisi olarak tanımlaması bugünü yaratan olgular.

Düşünmemiz için notlar düşeceğim.

40 yıl önce nasıl bir hayatımız vardı?
Kendi bahçeli evimiz ya da mahallemizde geçiyordu zamanımız.
Mahalle okullarına gidiyor mahallemizdeki manav bakkal pazardan alışveriş yapıyorduk.
Meyve sebze bahçelerimiz vardı ve çoğu ihtiyacımızı kendimiz karşılıyorduk.
Evimizde yemek yiyorduk. Dışarıda yemek yemek dışarıdan yemek söylemek çok nadirdi. Hatta hiç yoktu. Tavuk özel bir yemekti. Muz yılbaşı akşamlarının meyvesiydi.
Giysileri ihtiyaç olunca satın alıyorduk. Genelde anneler dikiş dikerdi.
Çok az kişi tatile giderdi. Ben 23 yaşında ilk kez uçağa bindim mesela. Tatil mahallemizde sokakta parkta bahçede geçerdi arkadaşlarla. Mahalle ve okul arkadaşlarımız vardı.
Ailenin tüm fertleri birlikte çalışırdı evde. Evin boyasını biz yapardık.Eve temizlikçi gelmezdi.
Bahçe bakımını tüm ev halkı üstlenirdi.
Çoğumuzun arabası yoktu olan da kendi yıkardı bir kova su ile.

Özetle bugün bizden uyulması istenen kuralların çoğu  bizim kırk elli sene önceki yaşamımızı çağrıştırıyor bana. Size de öyle gelmiyor mu? Bunu öncelikle  içinde bulunduğumuz duruma daha kolay uyum sağlayabilmemiz için yazıyorum. Bir de aşağıda bahsedeceğim bireysel yol haritamızı çizerken yeniden hatırlamamız için.

İnsanlık şunu anlamalı. Bildiğimiz anlamdaki dünya düzeni bizim hatta gezegenin sonunu getirecek. Titanik' te şezlong kavgası yapıyoruz.

Adil eşitlikçi işbirliğine dayalı bir dünyayı yaratmamız tek şansımız.

Başka bir yol yok bizim için.

Bu belayı da atlattıktan sonra da başka salgınlar felaketler gelecektir.

Gözlemlememiz gereken ise ağaç ve orman ilişkisidir. Bu dinamiği iyi analiz edip kendi toplumsal yaşam modellerimizi kurgulayabiliriz.

Anahtar topluluğun en yüksek iyiliğine yönelik hareket edebilmek karar alabilme becerisi bana göre.

İnsanlığın bu potansiyeli ve becerisi olduğuna inanıyorum.

İnsan yeniden doğa ile bağını, uyumunu ve işbirliğini tesis etmek zorundadır. Burada da tek tek birey olarak bize alışkanlıklarımızı değiştirmek düşüyor.

Bu evde izole olduğumuz günlerde kendimizle sohbet edip bütünün en yüksek iyiliği için eski yaşantımızdan nelerden vazgeçebiliriz diye düşünmek için bol zamanımız olacak.

İşte bir kaç soru...

Minimal bir yaşam nasıl mümkün olabilir? Neleri nasıl azaltabilirim hayatımda?

Mutluluk gerçekten nelere sahip olduğumla mı (yani dışarıdaki şeyler)   yoksa ne hissettiğim (içsel duygu durumumuz) ile mi ilgili?

Hangi alışkanlıklarım bütünün iyiliğini tehdit ediyor ve bunları nasıl değiştirebilirim?

Bütünün iyiliği için hangi yeni alışkanlıkları kazanabilirim?

Bilgi ve donanımımı armağan ekonomisi dahilinde nasıl bütünün yararına açabilirim?

Karşılıksız vererek iyiliği işbirliğini dayanışmayı nasıl destekleyebilirim? Neler var hazinemde verebilecek?

Varlığımı ne kadar açabiliyoruz? Rahat nefes alıp verebiliyor muyum?

Şu anda evde sevdiklerimizle nasıl vakit geçiriyorum?

Ne kadar açık bir kalp ile sevebiliyorum?

Kendime ve diğerlerine yeterince nazik ve sevecen miyim?

Yola ilk çıktığımda ne yapmak istiyordum hayallerim ne idi ve şimdi nerede duruyorum yaşamımda?

Dünyada acı çeken aç yalnız yoksul insanlar için ben ne yapabilirim?

Bireysel devrimimi yapmaya hazır mıyım?

Uzağa gitmeye gerek yok kendi mahallemizden ilçemizden şehrimizden başlayabiliriz.

Şu bir gerçek. İktidar sahipleri bizim için bir şey yapmayacak. Çıkar çatışmamız var zira.

Biz , bizim için bir şeyler yapmalıyız.

Kelebek etkisini hatırlayalım. Bunun karşısında hiç bir iktidar duramaz.

Sağlıcakla olun,












xxxx
























24 Mart 2020 Salı

Coronalı Günlerde Kundalini Meditasyonu

Endişe, korku, stres yönetimi ile, dikkat ve odak güçlendirmek üzere Kundalini Meditasyonu' nu  öneriyorum.1993 yılından bu yana uyguladığım ve çevremdeki dostlarla paylaştığım bir teknik.



Kundalini sakrum kemiğimizin içinde uyuyan spiral formunda hassas, dişi bir enerji. Her insanın içinde var bu enerji. Kundalini uyandığında omurilikten yükselip , bizim kozmik enerji ile bağlantımızı tesis ediyor ve yoga gerçekleşiyor. 1000 taç yapraklı bir lotus ile ifade ediliyor bu uyanış.  Yoganın sözlük anlamına bakarsak, Tanrı ile (evren doğa Ruh da diyebilirsiniz inancınıza göre) birleşme bütünleşme anlamına geliyor.  Kundalini  Yoga 'nın  Carl Gustav  Jung'un  da çalışmalarında yer alan bir uygulama olduğunu iletmek isterim.

Videoyu önce izleyin. Sonra gözlerinizi kapatıp tekrar videoyu oynatın. Bu sefer dinleyerek ve de söylediklerimi uygulayarak beni takip edin. Bu uygulama  Kundalini uyandırma uygulaması olup  sonrasında da sessiz sakin bir köşede gözleriniz kapalı  meditasyonunuzu yapabilirsiniz. 

Her gün sabah akşam 10 'ar dakika yeterli olacaktır ilk başta. Ne kadar isterseniz o kadar devam edersiniz meditasyona. Videoyu bir kez dinleyerek uygulamanız, sonrasında da sadece sessizce meditasyon yapmanız Meditasyon düşüncesiz idrak konumu olarak tanımlanan bir bilinç halidir. Trans uyku gibi bir durum değildir. Sadece düşüncelerinizi seyreder  onlara takılıp geçmişe yada geleceğe gitmezsiniz. Şimdi ve burada olursunuz.

Nasıl ki okyanusun yüzü dalgalı fırtınalı iken en derinleri sessiz sakin ise bizim de varlığımızın derinliklerinde böyle dingin  huzur dolu bir alan var. Yüksek benlik olarak da ifade ediliyor bu alan. Kendimizle daha derinden temas etmeye, kendimize sarılmaya, kendimize köklenmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Kesin iyi hissedeceksiniz...

Bir de sokağa çıkamadığımız bu günlerde ayaklarınıza iki üç günde bir de olsa tuzlu su banyosu yaparak topraklanmanızı öneririm. Suyu da WC de kullanabilirsiniz sonradan.Malum en önemli ihtiyaçlarımızdan biri su bu dönemde...

Sevgiler,

















xxxx

18 Mart 2020 Çarşamba

İstanbul'da Coronalı Günler - Mahalle Hayatımız

Dün yazımda aile olarak günlük hayatımızda aldığımız önlemleri paylaşmaya çalıştım.

Amacımız sağlıkçılara zaman kazandırmak. Er ya da geç hepimiz bir şekilde temas edeceğiz bu virüsle benim anladığım. Sadece sağlık sisteminin ayakta kalması için üstümüze düşeni yapmaya çalışıyoruz yurttaş olarak.

Sağlık Ocağı , eczane ,muhtar, fırın, manav, market , bakkal gibi şu an hepimiz için yaşamsal önem taşıyan yerlere yönelik belirli protokollerin acilen devreye sokulması gerektiğini düşünüyorum. Ve anlıyorum ki bu anlamda bir hazırlık yok. Normal şartta afet ve benzeri krizlerde her krizin yapısına göre yazılı protokollerin olması gerekir.



İngiliz bilim insanı 'Davranışlarınız hastalık kapmamak için değil, sanki hastaymışsınız da başkalarına bulaştırmamak için gerekenleri yapıyormuşsunuz gibi olmalı.'' demişti. Ancak o zaman hem biz hem diğerleri en üst seviyede korunuyor olacak.

Ağaçlar ve orman ilişkisini düşünün. Her ağaç topluluğunda bir anne ağaç var. Kökleri mantarlar aracılığı ile müthiş bir şebeke ağı oluşturuyor yer altında. Ve bir ağaç zayıflayınca bu anne ağaç besin yolluyor bu şebeke ile hastalanan ağaca. Anahtar sözcükler işbirliği ve dayanışma.

Doğanın sürdürülebilirlik sırrı işbirliği ve dayanışma da. O şekilde var olmuş milyonlarca yıl  tüm canlılar. İşte insan bunu unuttu. Ve hatırlatıyor doğa bize unuttuğumuz bu en temel bilgiyi.

Diğerini düşünerek hareket edersek hep birlikte çıkabileceğiz bu kaostan. Belki de güvenli mesafe tesisinde bu bakış açısı ile bir kaç önlem şekillenebilir zihninizde.

Özetle bizim sağlımız kadar komşumuzun, sağlıkçımızın, esnafımızın, yerel yöneticilerimizin sağlığı da çok önemli.

Bir kaç gündür bir çok şirketin duyurularını okuyorum ve bir kaç öneriyi paylaşıyorum sizlerle.

ECZANE :  Eczanede gereğinden fazla zaman geçirmeyelim. Oturma yerleri kaldırılabilir. Bant çekilerek 1.5-2 m mesafe korunabilir. Kart ile alışveriş yapabiliriz. Zamanı azaltmak için önceden whatsup dan istediğimiz ilacın reçetesini/ismini eczacımıza iletip kaçta geleceğimizi  de bildirip tam vaktinde eczaneye gidebiliriz. 1-2 dk işimizi halledip çıkabiliriz. Yoğunlar şu sıra ve onları meşgul etmemeliyiz.

MUHTAR : Benzeri şekilde ofisinde oturmayalım ve fazla meşgul etmeyelim. Bizim muhtarımız artık pencereden hizmet verecek. Kendine ait güvenli bir alan oluşturup, hizmeti mesafesini koruyarak verebilecek. Eldiven kullanarak evrak alışverişi yapacak. Burun göz silme ihtiyacı duyduğunda herkes eldiveni çıkarıp, kolonya ile dezenfekte edip sonra gerekli ihtiyacını gidermeli herkes.

FIRIN : Biz de enfekte edebiliriz ürünleri , henüz bilmiyoruz. Tüm ürünler ve özellikle ekmek poşete girmeli. Asla ellememeliyiz ürünleri. Diğerini düşünerek kurtulacağız demiştik. Fırından çıktığı andan itibaren asla elle temas edilmemeli ürünlerle. Mutlaka eldiven kullanılmalı. Para alışverişi en aza indirilmeli ve kart kullanılmalı. Para alışverişi için güvenli bir yol bulunmalı. Elden ele yerine bir bölme kullanılabilir.  Şahsen fabrika usulü poşetli ekmekleri tercih ediyoruz şu sıra. Ya da alternatif evde yapabiliriz ekmeğimizi.

MANAV : Meyva ve sebzeleri seçerken yine dikkatli olmalıyız. Belki bir süreliğine manavın seçmesine izin vermeliyiz. Yoksa yüzlerce insan el ile temas ediyor olur gıdalarla. Manav seçer ve biz eve gelince sabunlu su ile yıkarız. Bunu Dr bir arkadaşım önerdi. Yeşillikleri de sirkeli suda bekletebiliriz. Yine kart ile alışveriş tercih edilmeli.

BAKKAL : Kalabalık marketlere göre daha güvenli geliyor bana. Aynı anda 1 veya 2 kişi oluyor. Şahsen tanıyor oluyoruz esnafımızı. Belki bazı ürünleri günlük süt gibi, şeker gibi bakkaldan alarak markette geçireceğimiz zamanı azaltabiliriz. Az zaman az temas demek. Mesafeyi korumalı , ürünlerle elle temastan kaçınmalı ve kart ile mümkünse ödeme yapabiliriz. Ya da haftalık bi rkere ödeme yapıp nakit ile para ile temasımızı en aza indirmeye çalışabiliriz.

MARKET : Alanı dar olan marketlere sayılı müşteri almasını öneririm. Bir markette geçen gün iki üç kez çarpıştık diğer müşterilerle. Ve ben de daha geniş bir marketi tercih ediyorum şu anda. Yoğun zamanlardan uzak durmaya çalışıyorum. Ürünlere elle temas etmemek, çalışanlar ve müşteriler ile mesafeyi korumak , kart kullanmak yine burada da geçerli. Yalnı zmarketler açık sebz emeyce. Müşteriler serbestçe tüm sebze ve meyveye dokunabilir. Bunun önüne geçmeli işletmeler . Müşteriler de özen gösterip eline aldığını satın almalı. Alıiveriş sepet ve arabalarının dezenfektesi çok önemli. Yüzlerce insan el temasında bulunuyor.

KASAP : Ban agöre en zor yer burası. Açıktaki etin durumunu bilemiyorum. Şu dönemde tercihim paketlenmiş ürünler. Mesafe ve kartlı alışveriş diyebilirim burada da.

POSTACI/KARGOCU : Muhtarımızın uyardığı bir konu idi. Zor şartlarda çalışıyorlar. Yüzlerce insanla temastalar. Onların sağlığını gözetecek bir yol bulunmalı. Aynı kalemle bir çok kişi imza atıyor dedi muhtarımız. Önemli bir nokta. Kendi kalemimizle imza atıp mesafemizi korumalıyız. Ya da eldivenle imza atıp evrakı/kargoyu alıp bir süre (aciliyeti yoksa) balkonda havalandırabiliriz kargoyu /evrakı. Kolonya yine de yanınızda olsun derim.

APARTMAN GÖREVLİSİ : Teması aza indirmek faydalı olacaktır.  Malesef nakit alış verişi oluyor. Biz hergün 10 lt su alıyoruz. Haftalık para verilebilir ki nakit alış verişimizi aza indirmiş oluruz. Eve gelen her şeyi kolonya ile siliyoruz. Maske ve eldiven kullanmasını önerebilirsiniz kendi sağlığı için. Servis ve temizlik sırasında kullanabilir.

KUAFÖR : İnsan temasının yoğun olduğu bir alan olduğundan sosyal mesafe günlerinde mola alınmasını öneriyorum.

PARKLAR : Çocuk parklarında durum ne bilmiyorum. Bizim parkta pek çocuk görmedim çıktığım saatlerde. Farklı zeminlerde farklı saatler yaşadığı söyleniyor virüsün. Bu konuda uzman görüşü almakta fayda olabilir.

Dünyanın bize ihtiyacı yok. Bizim dünyaya ihtiyacımız var.

Sağlıklı güzel günlere,







xxxx



17 Mart 2020 Salı

İstanbul'da Coronalı Günler - Günlük Hayat

Evet ev izolasyonunda 6.gündeyiz...

80 ve 75 yaşında anne babam ve 20 ile 15 yaşında iki oğlumla.

Büyükler için endişeleniyorum öncelikle. Kendimi dört çocuklu gibi hissediyorum ne yalan söyleyeyim.



Ailecek  önlemler aldık önce. Büyükler başta ayak diredi fakat bilgiler geldikçe uyum gösterdiler.

Güne kolonya ile kapı , pencere  kollarını silerek, yerleri paspas  ile temizleyerek  başlıyorum...

Sık sık odaları havalandırıyorum.

Ihlamur kuşburnu  çayı tüketiyoruz günlük.

Gazeteye para gibi davrandık ilk bir kaç gün. Hatta gülmeyin bildiğin ütüledim üç gün gazeteyi. Şimdi eve gazete almama kararı verdik.

Ekmeği kesinlikle ambalajlı almak önemli.

Eve gelen temizlik görevlisinin temizlik gününü  iptal ettik. Cumartesi gelecekti toplu taşıma ile. Dışarıdan gelecek herkes risk oluşturuyor. Bir süre biz temizleyeceğiz evimizi.

Benim dışımda kimse çıkmıyor evden. Sadece ilaç gıda banka ATM si için sadece mahallemde kalacak ve hızlıca eve gelecek şekilde planlıyorum turlarımı. Açıkçası iki haftalık bir izolasyon öngörmüştük kendimizce.  Üç dört günde bir çıkış gerektirecek şekilde alışveriş yaptık. Çıkışı azaltmaktı hedefimiz. Fakat gelişmeler belki daha uzun sürebileceğini gösteriyor. Yeni bir strateji planlamalı sanki.

Tüm aksesuarı çıkarttım. Küpe yüzük hatta gözlük bile evde bırakılabilir diye düşünüyorum.

Dışarıdan gelince üstümü yani palto pantalon ve çantamı balkonda havalandırıyorum ta ki bir sonraki kullanıma kadar.  Ve hemen ellerimi  yıkıyorum.

Alışverişte kart kullanırken ister istemez ortak kullanılan Pos cihazı gibi yüzeylerle temas oluyor. Buna babam süper fikir buldu. Beyaz ameliyat eldiveninin parmaklarını kesip işaret parmağına geçiriyorsun. Kullanım sonrası çöpe atıyoruz.

Dışarı çıkınca bir eşarp ile ağız burun bölgemizi kapatıp içine kolonyalı mendil koyabiliriz belki.

Saçımın yüzüme düşmesi sonucu elimle saçımı düzelttiğimi fark ettim geçen gün. Saçımı toplayıp ya da toka takıp çıkacağım alışverişe.

Evin tam ortasına kolonyayı koyduk...Sosyal medyada dış temizlik kolonya iç temizlik rakı ile diye bir paylaşım vardı. Dış iç temizliğimize özen gösteriyor olmak önemli bu günlerde.

Alışveriş için ise daracık marketler yerine daha geniş alan sağlayan bir marketi seçiyorum. Alışveriş paketlerini de siliyoruz kolonya ile eve gelince.

Artık yeşillikleri sirkeli suda bekletiyoruz. Dr bir arkadaşım diğer sebze ve meyveleri sabunlu suda yıkamamı önerdi. Meyva sebze için mahalle manavı en uygun seçim gibi geliyor.

Sadece mahallemde yürüme mesafesinde işlerimi halletmeye çalışıyorum. Çok kalabalık yerlerden uzak duruyorum.

Kesinlikle artık evin girişine ayakkabı  ile girmiyoruz.  Kapıda çıkarıp elimize alıp ayakkabılığa koyuyoruz.

Dışardan yemek söylemiyoruz ve de yemiyoruz.

Apartmanımızda görevlimize maske ve eldiven tesis edilmesi, günlük trabzan temizliği ile daha sık zemin temizliği kararı alındı. Apartman görevlimiz ile sadece dış dünya temasımız ki para alışverişi oluyor çoğunlukla ve elleri hemen dezenfekte ediyoruz. Nakit para kullanımını en aza indirmek önemli sanırım. Buna da haftada bir toplu para ödemekle bulduk.

Bir kaç damacana içme suyu ve bir kaç bidon musluk  suyu yedekledik. Su çok önemli bu süreçte. Suyu apartman görevlimiz getiriyor bize. Ona toplu para ödüyoruz haftalık. Bu şekilde nakit para temasımızı azaltıyoruz.

Evde bir de kedimiz var. Ona da yedek mama ve kum aldık. Normal şartlarda da sokak hayvanlarından uzak duruyorduk bizim kediye bir şey taşımamak için. Şimdi çok daha önemli bu durum.

Hava çok soğuk değil allahtan fakat yemek pişirmek için tüpümüz biterse ne yaparız diye düşündük. İki elektrikli fırın var evde. Onları kullanırız diye düşündük. Patates fırınlanabilir ya da diğer sebzeler. Tüplü evler için gaz tasarrufu önemli şu sıra. Baklagilleri düdüklüde pişirmek, tam pişmeden tencereyi kapatıp yoğurt mayalar gibi kalın battaniye ile tencereyi sarıp enerji tasarrufu etmek mümkün. Bir de taş yumurta yerine mesela omlet yapmak saha az kullanımı oluyor.

Dışardan eve giren her şeyi balkonda havalandırma kararı aldık. Kedinin maması kumu d abuna dahil.

C vitamini, bol su, iyi uyku, pro biyotik beslenme olarak da ev yoğurdu turşu kefir tüketiyoruz. Eczacı arkadaşım probest ve   pastiller önerdi bağışıklık sistemine destek için.

Sabahları meditasyon yapıp dans etmeye çalışıyorum. İki üç günde bir de egzersizlerime devam ediyorum. Ruhu yükselten müzikler dinlemeye filmler izlemeye özen gösteriyorum.

Geçen yaz başladığım kitabımı bitirmek için de her gün bir iki saat ayırmaya çalışıyorum.

İşlerimi  evden takip ediyorum. Elektrik ve internet kritik bu noktada. Sosyal medyaya kaptırmamaya çalışıyorum kendimi. İçe dönmek biriken işleri iç muhasebeyi yapmak için değerli günler.

Olabildiğince bedenimi zihnimi meşgul tutmaya çalışıyorum özetle.

Size küçük bir paylaşım . Nerede ise dört yıldır tüm aile birlikte yaşıyoruz. Annem daha çok mutfakta oluyordu. Biraz da onu aktif tutmak için ve kendi ağız tatlarına göre yemek pişirebilsin diye buna alan açmıştım. Benim yemeklerim fazla füzyon kaçar bizimkilere. Küçük oğlum iki gün önce köfte yapmayı bilip bilmediğimi sordu. Nasıl yani? ''Onca yıl ben yemek pişirdim hatırlamıyor musun?'' dediğimde olumlu yanıt alamadım. E iş başa düştü. Verdim kendimi mutfağa. Anneme iki hafta izinlisin dedim. Pek mutlu oldu bu işe.

Bol bol gülmeye keyifli vakit geçirmeye çalışıyoruz ailecek. Bizi nelerin beklediğini bilmek mümkün değil zira. Bu günleri olabildiğince sevecen keyifli neşeli geçirebilmemiz önemli.

Amacımız sağlıkçılara zaman kazandırmak. Er ya da geç hepimiz bir şekilde temas edeceğiz bu virüsle benim anladığım. Sadece sağlık sisteminin ayakta kalması için üstümüze düşeni yapmaya çalışıyoruz yurttaş olarak.

Emre Kongar ''Sağlığınıza ve onurunuza sahip çıkın.''demiş. Ne de güzel demiş...

Annemin sevdiği gofret ve bisküvileri yazmalıyım alış veriş listeme...



Sevgiler


Not : Nezahat Gökyiğit Botanik bahçesinde üç yıldır gönüllü çocuklarla atölye çalışması yapıyorum. Her yıl Sakura Şenliği olur Mart sonunda. Bu sene malesef iptal edildi. Üzüldüm gerçekten. O nedenle baharın sembolü Sakuraları seçtim görsel bu yazıya.















xxxxx





7 Mart 2020 Cumartesi

GÜNÜN SÖZÜ / WORD OF THE DAY

''Büyük aşkın olduğu yerde daima  mucizeler vardır.'' Willa Cather














xxxx