26 Ocak 2016 Salı

David Deida "Canım Sevgilim"

"Aşk tarafından ele geçirilmeye ve ona teslim olarak açılmaya hazır olduğunda, seni tamamen açabilecek, derin ve sevgi dolu varlığının ısrarlı gücüyle senin bütün teslimiyetini talep eden bir adamı kendine çekecek ve seçeceksin.
Aksi halde, kabukların hala en derin kalbinin adanışını kapatıyorsa, kabukları, bütün olmama halinin kör noktalarını yaratan, senin güvensizliğini doğrulayan ve sen açık olmanın nasıl hissettirdiğini unutana dek kapalılığını destekleyen bir erkeği kendine çekecek ve onu seçeceksin. Erkeğin, en derin kalbinin ifadesinden çok, kabuklaşmış duygusal yığıntını hisseder, bu nedenle de kendi kalbine daha çok güvenir ve senin hassasiyetine ise daha az kulak verir. Her ikiniz de sevgilinizin kalbi yerine kendi kalbinize daha çok güvenirsiniz."
David Deida


23 Ocak 2016 Cumartesi

İki Mustafa'nın Acısı

Mustafa Koç'u kaybetti Türkiye!



Çok üzgünüz...

Onun ölümü çok sarstı toplumun hemen hemen her kesiminden insanı.

Toplumun bir çok  kesimi çok uzun zamandır ilk kez ortak bir duyguda buluştu.

Bugün Yılmaz Özdil köşesinde "İki Mustafa" isimli bir makale yazmış ve anladım neden birbirimizi bu ortak acının çevresinde yeniden bulabildiğimizi!

29 Ekim 1960 günü doğmuştu.  Cumhuriyet Bayramı ile aynı günde.

Adı Mustafa idi.

O gerçek bir vatanseverdi.

Sarı saçlı mavi gözlü idi.

56 yaşında aramızdan ayrıldı.

Bu ülke sarışın, mavi gözlü vatansever bir Mustafa'yı yine ellili yaşların ortasında kayıp etmişti.

Evet ,Mustafa Kemal Atatürk'ten bahsediyorum.




Bilinçaltı müthiş bir sistem!

Bilirsiniz halkla ilişkiler çok kullanır toplumların bilinçaltına iki farklı olgu ile bağ kurdurup,  algı yönetimi yapmayı.

Bugünün iktidarlarının da çok sevdiği bir oyundur bu algı oyunu malum.

İşte hayatın da kendine göre bir akışı var!

Bana göre Mustafa Koç'un Atatürk ile özdeşleştirilmesi Cumhurbaşkanı'nın  taziye mesajı ile kesinleşti .

Nasıl mı?

Bir gün önce bir araya gelmişlerdi Ankara'da.

Ve Cumhurbaşkanı Mustafa Koç'a  içkiyi azaltmalısın gibilerinden bir öneride bulunduğunu bizzat kendi sözleri ile duyurdu tüm ülkeye TV ana  haberlerinden.

Ve olan oldu!

Atatürk'ü içki içtiği için eleştiren zihniyet Mustafa Koç'a da benzeri bir yansıtma yapınca, toplum iki Mustafa arasında direkt bir bağ kurdu.

Bir anda hepimizin bilinçaltı bunu böyle okudu.

Ve  hatırladık!

Mustafa Kemal'i  ve onu kaybetmenin acısını!

Psikoterapistler bilir. Duygunun hatırlanarak içine girilmesi ile dönüşüm yaşanabilir.

Bu kadar tesadüf ve benzerlik gerçekten şaşırtıcı geldi bana. Ve üstüne de Yılmaz Özdil'in yazısı!

Bilmiyordum bugün öğrendim.

2004 yılında bir proje başlatmış Mustafa Koç. Atatürk 'ün Madame Tussauds müzesindeki hiç de onu yansıtmayan heykelinin yerine yenisinin yapılması için uzun görüşmelerden sonra projeyi başlatmış. Müzenin heykeltraşının Atatürk'ü tanıması için anılarını okumasını ve Anıtkabir'i ziyaret etmesini sağlamış. Sanatçının Atatürk'ü eserine en iyi şekilde aktarabilmesi için ona duyulan saygı ve sevgiyi hissedebilmesini arzulamış bu şekilde.

Ve Atatürk'ün ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım 2005 'de heykelin açılış töreni yapılmasını istemiş Mustafa Koç. Heykel onun ricası ile dünya liderlerinin arasına alınmış.

Hatta kim olduğu ve yaşamı ile hepimize bir mesaj verdiğini düşünüyorum bugün!

Hem patron hem insan olunabileceğini gösteren bir mesaj.

Hem başarılı bir iş insanı olup hem de sevgi dolu bir eş ve aile babası olunabileceğini gösteren bir mesaj.

Hem güçlü bir lider olup hem de merhametli şefkatli bir insan olunabileceğini gösteren bir mesaj.

Zenginliğin sadece maddi bir kavram olmadığını gösteren bir mesaj.

Kim bilir belkide  Mustafa Koç'un aramızdan erken ayrılışı bizlere  kim olduğumuzu ve ortak mirasımızı hatırlatan bir mesajdır? İnsanı hatırlatan , sarsılarak uyanmamızı ve birlikte mucizeler yaratabileceğimizi hatırlatan bir mesaj. İçimizdeki iyiliği şefkati merhameti nezaketi zerafeti dostluğu kardeşliği birliği hatırlatan bir mesaj.

Ve evet, Mustafa Koç  tüm bu kaliteleri yanısıra , vatansever bir insan olarak yaşarken olduğu kadar ölürken bile vatanına en büyük armağanı sundu bana göre.

Işıklar için de olsun! Huzur içinde olsun!

Tüm ailesine derin taziyelerimi sunuyo,r sabırlar diliyorum.

Sevgiyle,












18 Ocak 2016 Pazartesi

David Deida "Canım Sevgilim"

"Kalbinin ilkel duygusunun içten ifadesine erkeğin nasıl tepki verecek? 'Daha az erkek' olan adamlar otorite sağlayarak seni susturmayı deneyecek ya da duyguların hakkında konuşabilesin diye seni sakinleştireceklerdir. Lâkin derin bir adam senin kalbinin en derin müziğini işgal eder. Onun bu derin hakimiyeti, senin kalbini açmana yardımcı olacaktır ve ilkel duygun, hiç bir şey geriye kalmaksızın tamamıyla ifade bulacaktır.




Kendine ve erkeğine, eski iletişim yollarınızı değiştirmeniz için zaman ver. Erkeğine, senin en derin kalbinin ifadesiyle açılmayı öğrenmesi için bir şans ver. İlkel duygularınız aktıkça, kalplerinizi birlikte açmayı riske almak cesaret ve çalışma ister."
David Deida






x

15 Ocak 2016 Cuma

Universe is Inside Us

"One human life is deeper than the ocean. Strange fishes and sea-monsters and mighty plants live in the rock-bed of our spirits. The whole of human history is an undiscovered continent deep in our souls. There are dolphins, plants that dream, magic birds inside us. The sky is inside us. The earth is in us.”
― Ben Okri, The Famished Road
Artwork by Jessica Boehman







x



13 Ocak 2016 Çarşamba

İçimdeki Zorba

Evettt zurnanın zart dediği yere geldik.

İstanbul'da IŞİD teröründen nasibini aldı dün sabah!

Balkonumda bir şeyler yaparken duydum sesi. Ta karşı kıtadan hem de!

Anladım ve bekledim...

Ve malum detaylar.




Hep dışarının içeriden kaynaklandığı üzerine kurmuştum yaşam felsefemi.

İşte dışarıda herkesin bangır bangır bağırarak işaret ettiği sağa sola nefret kusan bir zorba vardı yaşam alanımda ve ben bundan muaf mıydım peki!

Elbette hayır!

Hayat zaten yaklaşık 1,5 yıldır bana içimdeki zorbayı gösteriyordu çeşitli vesilelerle.

Hep gizlemeye çalıştığım sakladığım gölge yanımdı bu zorba benliğim.

İşte ben de bugün içimdeki zorba ile yüzleştim. Kim dir? Ne ister? Derdi nedir?

Zorba benliği kopyaladığımı gördüm. Zorbalar diyarında yaşıyoruz ve ben de işte hep kavga edip kaçtığım bir zorba oluvermiştim. Ve zorba benliği bırakırsam sanki öleceğimi yok olacağımı red edileceğimi zannetmişim. Özellikle de birebir kopyaladığım kişi tarafından kabul edilmeme korkusu. Bu kişilerde genel de ya anne babamız ya da çocukken rol model aldığımız kişiler olabiliyor.

Kurban rolü adına yazmadım bu satırları. Zorbalığa maruz kalan insanlar malesef zorbalaşıyor. Bunu da anlamak ve kendine itiraf edebilmek bayağı bir yürek ve samimiyet gerektiriyor. Bu noktaya gelene kadar da pek çok gözyaşı dökmen.

Aslında orijinal tasarımda yok zorba bir benlik. Sonradan giydirilen bir kostüm gibi bu. Kendimiz sandığımız bir ilüzyon.

Bugün hayatıma kıyısından köşesinden değen gelip geçen halen olan herkese şunu söylüyorum!

Seni görmediğim, duymadığım, anlamadığım, red ettiğim, kabul etmediğim, yok saydığım, alan açmadığım, yargıladığım, eleştirdiğim, ittiğim, incittiğim, kırdığım, küçük gördüğüm, alay ettiğim, kıskandığım, yetersiz ve değersiz hissettirdiğim, katı davrandığım, inanmadığım, güvenmediğim, yaktığım, yıktığım, sömürdüğüm, hapsettiğim, işkence ettiğim, dövdüğüm, kendin olmak kendini ifade etmek kendini gerçekleştirmek için sana izin vermediğim, sınırlarını ihlal ettiğim, seni kilitlediğim sınırladığım, ihtiyaç duyduğun gibi sevemediğim ve onurlandıramadığım için tüm varlığımla özür diliyorum lütfen beni affet seni seviyorum teşekkür ediyorum...

Ve sonra da zorba benliğimi karşıma alarak aynen aynen bunları ona söyledim. Çünki bu zorba benliğin içimde alan bulmuş olmasına izin veren de bendim aynı zamanda.

Üstelik madem kollektif bilinç ortak yaratımımız tüm bu sözleri , doğaya, hayvanlara,ağaçlara,kuşlara, havaya,suya,toprağa,ateşe, dağlara,Alevilere, Kürtlere, Lazlara, Kızılderililere, Avusturalya yerlilerine, Afrikalı yerlilere, yani aklımıza gelen tüm ötekileştirmeye maruz kalmış binlerce yıldır acı çeken her bir canlı varlığa hitaben tek tek söyliyebiliriz.

Kim bilir yeni bir dünya içimizdeki zorba ile samimi bir şekilde yüzleşip, sevgi ile tüm canlıların yeniden görünmez bağlarla bağ kurabilmesi ile doğabilecektir?

Üstelik içimizdeki zorba ile yüzleştiğimizde dışarıdaki zorbalarla aramızdaki enerji bağlarımızı kesmiş ve güçlerini ancak bu şekilde azaltmış olacağımızı hissediyorum.

Kim bilir?

Sevgiyle,

11 Ocak 2016 Pazartesi

Shakespeare 'den Mutluluğun Sırrı


"Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimseden bir şey BEKLEMEM. Beklentiler daima yaralar.
Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Sadece KENDİNİZ için yaşayın ve;
— Konuşmadan önce dinleyin,
— Yazmadan önce düşünün,
— Harcamadan önce kazanın,
— Dua etmeden önce bağışlayın,
— İncitmeden önce hissedin,
— Nefret etmeden önce sevin,
— Vazgeçmeden önce çabalayın,
— Ölmeden önce yaşayın,
HAYAT budur. …
Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun."


William Shakespeare

7 Ocak 2016 Perşembe

Meeting with My Celtic Self

As far as I remember it was 1992's summer. July I guess!

My Scothish boy friend lately he became  my husband too, we took a flight to London than a bus trip to Edinburgh.

We arrived very early morning and God it was soooo freezing cold for me.

My age was 25! He quite was elder than me.

Imagine me ! Until that day I  had great shiny summers on the  sea shores.

In those days I was working in a British Insurance company. Well known one!So the company had many branches all over the Britain.I was not able to walk because of the cold. Therefore I  explained my boy friend so that I had to chance my cloths. Than I found a branch of my company near by and chance my cloths in the enterance of the building. Imagine! On the streedt almost...It was so early in the morning so every places were closed. It was fun!

Very cool summers! But the air was so freshing and we were lucy to have some sunny days. If you ask me today yes I enjoy  cool weather more. Because I also know hot Indian summer. You can not imagine it specially when you are pregnant.

After coupleof days we spent with family members and friends we went up to Highlands!

Beatiful and I was just speechless. Trees and valleys and lakes and mountains...

Eventually we arrived Skye Island. It really put spell on me!




I could not beleive my eyes because of the purity and virginity of the nature. My eyes were observing real wild nature first time. I come from a family lived in İstanbul for ages and there were only cities, holiday villages in my life experience until that moment.Eventough I grow up in a house with large garden it was not the same like be in the wild nature.

I am very bad for keeping pictures so I lost the pictures unfortunately but several images are still in my mind. I wish  we will be  able to print out our  visual memories  with fast grow tech in the near future.

Even we passed near by Loch Ness Lake too.You know this lake. They say there is a secret monster in it. But it did not appear when we were there.



Remembering wild rabbits were here and there. Also other wild animals.

The family we stayed together with cooked a rabit but I could not eat that sweet things.

Surely we had a great celtic music fest too.

There were few people living in the island and almost everybody were playing an instrument or singing.

So the band was made of the citizen of the island! When some people come together and start to play music than others would also join.

Altough I was complaning about the cold all the time, it was a great trip.

I should  write another article about my islands.  Islands  help me to transform my self in to another one.I realize it now.

Surely The Skye Island has a special place in my heart.

Being in such wild nature was just like a fairy tale for me.I was watching around with  my eyes wide open as like as a child. Curious, callow (hope it is right word) , wondering eyes!

Now I understand  that trip re establish my connection with nature. With my wild self indeed.

It helped me to find my Celtic self!  I beleive it was  infact the basement of my personality of today.

I even can say,  I had to find that self before I find my way on my journey.

Altough we had some hard time between us, heart only remember the good things after it is healed.

So my heart is in complete gratitude for  him. There is only love in my heart today.. Yes we separated after couple of years.

I know today, He was probably my first guide.

I was a local girl come from middle class servant family.  Quite conservative and serious one!

He was sent to me from above!

I learned alot from him. Most of all I remember he taught me to become like a water. He explained me  how I should live life as like a water.Just like telling a fairy tail to a little girl!

Who knows may be because of him I  established Water Group in İstanbul, attened Dr Emoto's classes, wrote poems and stories inspired from water and the sea.I also admit here so that some of my English stories are edited by him for this blog.

 If there is such thing like soul mate, s yes he was one of my soul mate. I am so lucky I met few other soul mates of mine on my journey too. The soul mate phenomenon  is not a romantic thing. The soul mate can meet you on your journey, just for  you to remember light&love. To RE member RE connect  yourself to your true self! Some stays some goes! But their real mission to let your consciousness develop in to higher dimensions for fullfilling yourself.

As he studied litretature and Chinese philosopy he had a very deep and artisic personality.

May be because of him after we met,  I got interested in to meditation & yoga as well as writing too!

We inspire each other on our way and I realize now it is like he blew his soul in me.

Today I wanted to honour his being in my life with this small and very friendly chat like writing.

I do not know where is he now and I do not know why I write this today!  For long time I do not hear from him...

Just I wanted to say ;

Thank you Al, your mission is fullfilled !

Luv,