18 Mart 2017 Cumartesi

Kadınlar Ağaç Gibidir / Women are like trees




KADINLAR AĞAÇ GİBİDİR
Kadınlar ağaç gibidir
Ruhun toprağında kök salmış
Kadınlığın gömülü gövdeleri
Gölgesine doğru uzanarak
Rahmimizi dolduran ışığın.
Evet, kadınlar ağaç gibidir
Dünya'nın derinlerine doğru büyüyen
Yaşama Kaynak Olan
Uzanan eğilimlerden
Yer altında
Kız kardeşin köklerini hissediyorum
Sarılmak için.
Evet, kadınlar ağaç gibidir
Öz suyu damarlarımızda akıyor
Yukarıya ve dışa doğru sürünerek
Kabul ettiğimiz her şeye.
Esintide güçlü ve asil ve nazik
Genişliyor ve büyüyoruz
Her mevsim ve ayın evresi ile.
Evet, kadınlar ağaç gibidir
Yapraklardan gölgemiz
Işığı algılar
Yaşam ve ruh için gerekli olan
Fırtınalar yoluyla ortaya çıkmak için
Cennete ulaştığımızda
Hayallerimizi aşağı çekmek için.
Evet, kadınlar ağaç gibidir
Tek başına biz görkemli ve gizemliyiz
Birlikte iken ormanıyız
Vahşi Dişilin
Evet, kadınlar ağaç gibidir.
~ Edveeje Fairchild

Sayfamı takip edebilirsiniz...

WOMEN ARE LIKE TREES

Women are like trees
Rooted in the soil of soul
Embodied trunks of womanhood
Stretching toward the canopy
Of light that fills our wombs.
Yes, women are like trees
Growing deep into the Earth
Sourcing life
From tendrils reaching out
Below ground
Feeling for sister roots
To wrap around.
Yes, women are like trees
Sap flowing through our veins
Surging upward and outward
To all we embrace.
Strong and noble and gentle in the breeze
We expand and grow taller
With every season and moon phase.
Yes, women are like trees
Our canopy of leaves
Senses the light
Required for life and spirit
To emerge through the storms
As we reach heavenward
To pull down our dreams.
Yes, women are like trees
Alone we are majestic and mysterious
Together we are a forest
Of the Wild Feminine.
Yes, women are like trees.
~ Edveeje Fairchild

You can follow my page...







x






11 Mart 2017 Cumartesi

Hayatın Anlamı: İkiagi'mizi Bulma Yolculuğu (*)

Yaşama sebebi veya tutkusu olarak çevirisi yapılan ikigai kelimesini Japonlar “sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran şey” diye çeviriyor. 



Japonca kökenli bu kelimeyi biraz araştırdığınızda “iki”; yaşam, hayat anlamına gelirken, “gai” ise etki, sebep, yarar anlamına geliyor. Bu iki küçük kelimenin yan yana gelmesinden ortaya “yaşama sebebi” diye derin bir anlam çıkıyor.”


İsmini aldığı otantik yerleşim Tokyo'nun 800 mil güneyinde Okinawa takım adaları (tam 161 tane) en uzun sağlıklı yaşam beklentisine sahip insan nüfusunu barındırıyor.
Bitkisel ağırlıklı besleniyorlar ve ortalama yüz sene üzerinde yaşıyorlar. Ne yediklerinden ziyade daha da önemli olanı nasıl yedikleri. Fazla yememek için farklı yöntemler geliştirmişler, küçük tabaklar kullanma, yemeği masada değil de tezgahta servis etme gibi.
Uzun ve sağlıklı yaşam beklentisinde dünya birincisi olan bu insanların hayatlarında daha da önemli olan bir fark da emeklilik anlamına gelen herhangi bir kelimelerinin mevcut olmaması, aksine hayatlarına anlam ve enerji katan “İkigai” kelimesi var.
Japonlara göre her bir bireyin farklı bir ikigai’si var. Bunu bulması için bireyin uzun ve derin bir iç yolculuğa çıkması gerekiyor. İçe doğru hem de bireyin kendisinden doğru bir yolculuk sandığınızdan daha zorlu olsa da bu anlamlı yolculuğun sonunda bir ışık var.
İşte yolun sonunda o ışığa ulaştığımızda varoluş sebebimizi, yaşam gayemizi, nasıl bir insan olduğumuzu veya aslında kim olmadığımızı, yani kendimize özgü “ikigai”mizi bulacağız. Bulduktan sonra da yaşama daha güçlü sarılıyor, enerjimizi daha bir yukarılara çıkarıyor olacağız.
“İkigai”mizi bulma yolculuğuna çıktığımızda bize bu dört element aslında birbirinden anlamlı dört farklı soru rehberlik edecek:
  • Neyi seviyorum? (Tutkumuz)
  • Dünyanın neye ihtiyacı var? (Misyonunuz)
  • İyi olduğum şeyler neler? (Ustalıklarımız)
  • Neyden ötürü ücret alıyorum? (Uğraşlarımız)
Bu dört farklı sorunun ardından yanıtlarımızın kesişim noktası ise bizim ikigai’mizi, yaşam gayemizi çok sade ve bir o kadar güçlü bir şekilde anlatıyor.

Hayatın asıl anlamı yani sır da tam burada :

Gayemizin, iyi yaşamak adına bize anlattıklarının adını koyup hakkını daha çok verebilmek.
Hayattaki duruşumuz ve yaptıklarımızla, yakın veya uzak fark etmez, çevremize bir fayda sağlıyorsak gerçekten bir “ikigai”miz yani yaşama dair bir tutkumuz var demektir. Böylesine bir yaşam gayesini, yaşadıklarımızdan daha çok keyif alma ve yaşamımıza daha çok anlam katma olarak da tanımlayabiliriz.
Yaşamımızı mutlu olmak, güçlü olmak ya da başarılı olmak temeline oturtmuş olabiliriz. Anlamlı bir hayatımızın olması ise bunların her birinden ve hepsinden çok daha güçlü bir tutku katıyor yaşamdaki adımlarımıza. Gayesi güçlü olanların niyetleri de güçlüdür, sırf bu yüzden de eylemleri bir o kadar olumluya dönüşür.
İç veya dış parazitlerle uğraşmayıp, iyi yaşamaya odaklanmanın en önemli adımlarından birisi yaşama gayemizi yani “İkigai”mizi bıkmadan usanmadan düşünmektir. Bulması ne kadar zor olursa olsun yaşatması, bize değer katması o kadar güçlü olacaktır.
İyi yaşamanın birçok sırrı mevcut, en önemli tılsımı ise yarınları beklemek değil, bugün güçlü yaşam tutkusu ile var olmaya devam etmektir. Böylesine bir varoluş ise hayallerimizi gerçekleştirmek yolculuğunda bize çok daha fazla cesaret ve güç verecektir.

*İndigo Dergisi'nden Alıntıdır

AŞK / LOVE

"Özünde aşk,ruh arayışıdır ve sohbet özlemidir."

"At its core, love is a search for soul, and longing for conversation."

Deepak Chopra







Sayfamı takip edebilirsiniz...
https://www.facebook.com/fundaerdemir17/?ref=bookmarks