28 Ocak 2013 Pazartesi

Günün Sözü

"En önemli şeyler kimi zaman hiç fark edilmeden geçip gidenlerdir".

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer , Laurent Gounelle

                                                               

20 Ocak 2013 Pazar

Tanrısal Doğa

Şair Dorothy Frances Gurney, "Bir insan dünyada başka her yerden çok bir bahçede Tanrı'nın Kalbine yakındır", diye yazmıştır. Kristal çocuklar bunu içgüdüsel olarak bilir ve doğanın Tansısallığına uyumlanırlar. Doğa onların tapınaklarıdır,onların Tanrı'ya dokundukları, O'nu kokladıkları ve O'nun farkında oldukları yerdir.


KRİSTAL ÇOCUKLAR, Doreen Virtue,PH.D



14 Ocak 2013 Pazartesi

Halil Cibran'dan "Yolcu"

"Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat arkana bakma…


Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de… unutma yolcu değişir, yol değişir ama menzil değişmez.Yolcuya bakıp, yolunu tanıma. Yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver. Vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır; yolsuz, hedefsiz, amaçsız, şaşkın,hercai ve seyyal…“En doğru yol: en dikensiz yoldur” diyenler seni aldatıyorlar. Onlar karanlık evlerinde kaybettiklerini sokak lambasının altında arayan şaşkınlardır. Aldırma…

Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir. Dikenine katlanmaktan söz edenler, aşıkmış gibi davrananlardır. Gerçek aşık olanlarsa, dikenini de sever.. Dostum, yollar yürümek içindir. Fakat şu gerçeği de unutma; yürümekle varılmaz, lakin varanlar yürüyenlerdir. Yol boyunca; yola çıkıp da yürümeyenleri, yola oturup, gelen-geçenin ayağına çelme takanları, yolda metafizik uyuşturucularla keyif çatanları, tel örgülerle çevirdiği yolu kendisine zindan edip volta atanları, maratona 100 metre koşucusu gibi hızlı gidip, 50. metrede yola yatanları, yürüyüşün uzun ve yolun zahmetli olduğunu görünce, yolculuk üzerine zar atanları, yürümeyi bırakıp, yol-yolcu ve menzil üzerine kalem oynatanları, ayağına batan tek bir dikenin faturasını çıkarıp, ömür boyu tafra satanları, beyaz atlı kurtarıcıyı gözlemek için ufka bakıp bakıp dağıtanları, yanlış kılavuzlara kızıp yolu satanları göreceksin.

Aldırma yürü. Göğsüne yüreğinden başka muska takma. Vahiy haritan, nebi kılavuzun, akıl pusulan, iman sermayen, amel azığın, sevgi yakıtın, ahlak karakterin, edep aksesuarın, merhamet sıfatın, şeref ve izzet adın olsun. Doğru yol: insanların çoğunun gittiği yol değildir, düşünen öz akıl sahiplerinin yoludur. Yolda vereceğin her molayı öz eleştiri durağında vermelisin. Unutma, tövbe öz eleştiridir. Her molada yolda olup olmadığını, yürümen gereken menzil istikametinde yürüyüp yürümediğini kontrol etmen, pişman olmaman için elzemdir. Yön tayini sık sık gerekli olabilir.

Haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin ,yüreğindir…”

 








xxxx

12 Ocak 2013 Cumartesi

İçimizdeki Tanrısallığı Onurlandırmak

Geçenlerde izlediğim bir filmde Mary Magdalena Jesus 'un ayaklarına su döküp yıkıyor ,ve uzun güzel saçları ile kuruluyordu. Sonra da güzel kokulu saf yağlar dökerek ayaklarını ovuyordu.

Ortamda bulunan tüm havarilerin sessizce izlediği bir ritüeldi bu...Jesus 'un delici bakışları Mary Magdalena'nın kalbine dokunuyordu sanki. Bakışları ile onun varlığını onurlandırıyor ve sunduğu sevgisini kabul ediyordu.

Bu görüntü bana Hinduizm 'deki Lakshmi ve Vishnu ile ilgili aşağıdaki sembolik resmi hatırlattı...



Bu resimde  Lakshmi, Vishnu'nun ayaklarını benzeri şekilde yıkar ve masaj yapar.

Batı dünyasının bakış açısı ile bunu kadının aşağılanması, ezikliği gibi algılayabilirsiniz.

Ancak doğunun kalbi ve aklı başkadır.

Bu ritüel "pooja" olarak tanımlanan bir ritüeldir. Ellerin ve ayakların ılık sularla yıkanması, sandal yağı gibi güzel kokulu saf yağlarla ovulması , çiçeklerle ve benzeri süslerle dekorasyon yapılması şeklinde gerçekleştirilir pooja.. Hatırlarsınız garland isimli çiçekten kolye de takarlar doğuda saygı ifadesi olarak.

Pooja,  kişideki tanrısallığın, yani onun  ruhunun, özünün yüceltilmesi, onurlandırılması, kutsanması, o kişiye yönelik hissedilen hayranlığın adanmışlığın ve inancın  ifade şekli olarak açıklanabilir. Egonun bir yana bırakılarak iki varlık arasında  ruhsal bir bağ kuran bir ritüeldir bu. Pooja yapılan da poojayı yapan da bir olur sanki...Birbirlerinin içindeki tanrısallığı onurlandırır ve birlikte titrerler...

Özetle Mary Magdalena Jesus'a pooja yapıyordu! Kadim bir bilgi ve ritüeldir pooja aslında...

Lakshmi güzelliğin, maddi ve ruhsal zenginliğin,bolluğun, iyi şansın tanrıçasıdır. İdeal eştir o bir yandan. Kraliçedir! Bolluk bereket evin kraliçesi olan kadın onurlandırıldığında yaşamımıza gelebilir ancak.

Vishnu ise geçmişin şimdinin ve geleceğin hakimi, evreni destekleyen ve koruyan tanrıdır.

Bu ikili,  ideal birlikteliği sembolize eder.

Kadın, erkeğinin ayağını ılık su ile yıkayıp güzel yağlarla ayaklarını ovarak onun içindeki tanrısallığı onurlandırabilir. Diğer bir deyişle erkeğinin içindeki tanrıya pooja yapar.

Erkek ise kadınının saçlarını güzel kokulu yağlarla ovup onun saçlarını tarayarak , yine ellerini ve ayaklarını yıkayıp yağlarla ovarak kadınının içindeki tanrısallığı onurlandırabilir. Kadınının içindeki tanrıçaya pooja yapar.

Elbette bu ritüellerin gerçek anlamını bulabilmesi ya da amacına ulaşabilmesi için, ritüeli yapanın  kendi tanrısallığının idrakinde olması gerekir. Yani tanrısallığının idrakindeki bir kadın erkeğine sunacağı bu ritüel ile , onun içindeki tanrısallığı uyandırabilir. İçindeki özün ateşini çoğaltır! Işığını çoğaltır...Erkeğinin çoğalan ışığı ile de kendi ışığı çoğalır...Aynı şey erkek için de geçerlidir.

Doğuda yapılan söylenen herşeyin sembolik bir anlamı vardır. Anlamı olmayan bir söz ya da davranış olmaz.

Ve bu anlamlar varoluşun temelini oluşturur. Kendi içinde uyumludurlar ve  muhteşem güzellikteki bir bütünün parçacıklarıdır.

Yaşam anlamın kendisidir.

Mana'dır!

Yeni yılda  oğullarımız ve kızlarımız dahil yaşamımızdaki tüm erkeklerin ve kadınların içlerindeki tanrısallığı onurlandırarak, ışıl ışıl önümüzde açılmakta olan  "yeni dünyaya" adım atabiliriz.

Sevgiyle