Evettt zurnanın zart dediği yere geldik.
İstanbul'da IŞİD teröründen nasibini aldı dün sabah!
Balkonumda bir şeyler yaparken duydum sesi. Ta karşı kıtadan hem de!
Anladım ve bekledim...
Ve malum detaylar.
Hep dışarının içeriden kaynaklandığı üzerine kurmuştum yaşam felsefemi.
İşte dışarıda herkesin bangır bangır bağırarak işaret ettiği sağa sola nefret kusan bir zorba vardı yaşam alanımda ve ben bundan muaf mıydım peki!
Elbette hayır!
Hayat zaten yaklaşık 1,5 yıldır bana içimdeki zorbayı gösteriyordu çeşitli vesilelerle.
Hep gizlemeye çalıştığım sakladığım gölge yanımdı bu zorba benliğim.
İşte ben de bugün içimdeki zorba ile yüzleştim. Kim dir? Ne ister? Derdi nedir?
Zorba benliği kopyaladığımı gördüm. Zorbalar diyarında yaşıyoruz ve ben de işte hep kavga edip kaçtığım bir zorba oluvermiştim. Ve zorba benliği bırakırsam sanki öleceğimi yok olacağımı red edileceğimi zannetmişim. Özellikle de birebir kopyaladığım kişi tarafından kabul edilmeme korkusu. Bu kişilerde genel de ya anne babamız ya da çocukken rol model aldığımız kişiler olabiliyor.
Kurban rolü adına yazmadım bu satırları. Zorbalığa maruz kalan insanlar malesef zorbalaşıyor. Bunu da anlamak ve kendine itiraf edebilmek bayağı bir yürek ve samimiyet gerektiriyor. Bu noktaya gelene kadar da pek çok gözyaşı dökmen.
Aslında orijinal tasarımda yok zorba bir benlik. Sonradan giydirilen bir kostüm gibi bu. Kendimiz sandığımız bir ilüzyon.
Bugün hayatıma kıyısından köşesinden değen gelip geçen halen olan herkese şunu söylüyorum!
Seni görmediğim, duymadığım, anlamadığım, red ettiğim, kabul etmediğim, yok saydığım, alan açmadığım, yargıladığım, eleştirdiğim, ittiğim, incittiğim, kırdığım, küçük gördüğüm, alay ettiğim, kıskandığım, yetersiz ve değersiz hissettirdiğim, katı davrandığım, inanmadığım, güvenmediğim, yaktığım, yıktığım, sömürdüğüm, hapsettiğim, işkence ettiğim, dövdüğüm, kendin olmak kendini ifade etmek kendini gerçekleştirmek için sana izin vermediğim, sınırlarını ihlal ettiğim, seni kilitlediğim sınırladığım, ihtiyaç duyduğun gibi sevemediğim ve onurlandıramadığım için tüm varlığımla özür diliyorum lütfen beni affet seni seviyorum teşekkür ediyorum...
Ve sonra da zorba benliğimi karşıma alarak aynen aynen bunları ona söyledim. Çünki bu zorba benliğin içimde alan bulmuş olmasına izin veren de bendim aynı zamanda.
Üstelik madem kollektif bilinç ortak yaratımımız tüm bu sözleri , doğaya, hayvanlara,ağaçlara,kuşlara, havaya,suya,toprağa,ateşe, dağlara,Alevilere, Kürtlere, Lazlara, Kızılderililere, Avusturalya yerlilerine, Afrikalı yerlilere, yani aklımıza gelen tüm ötekileştirmeye maruz kalmış binlerce yıldır acı çeken her bir canlı varlığa hitaben tek tek söyliyebiliriz.
Kim bilir yeni bir dünya içimizdeki zorba ile samimi bir şekilde yüzleşip, sevgi ile tüm canlıların yeniden görünmez bağlarla bağ kurabilmesi ile doğabilecektir?
Üstelik içimizdeki zorba ile yüzleştiğimizde dışarıdaki zorbalarla aramızdaki enerji bağlarımızı kesmiş ve güçlerini ancak bu şekilde azaltmış olacağımızı hissediyorum.
Kim bilir?
Sevgiyle,
İstanbul'da IŞİD teröründen nasibini aldı dün sabah!
Balkonumda bir şeyler yaparken duydum sesi. Ta karşı kıtadan hem de!
Anladım ve bekledim...
Ve malum detaylar.
Hep dışarının içeriden kaynaklandığı üzerine kurmuştum yaşam felsefemi.
İşte dışarıda herkesin bangır bangır bağırarak işaret ettiği sağa sola nefret kusan bir zorba vardı yaşam alanımda ve ben bundan muaf mıydım peki!
Elbette hayır!
Hayat zaten yaklaşık 1,5 yıldır bana içimdeki zorbayı gösteriyordu çeşitli vesilelerle.
Hep gizlemeye çalıştığım sakladığım gölge yanımdı bu zorba benliğim.
İşte ben de bugün içimdeki zorba ile yüzleştim. Kim dir? Ne ister? Derdi nedir?
Zorba benliği kopyaladığımı gördüm. Zorbalar diyarında yaşıyoruz ve ben de işte hep kavga edip kaçtığım bir zorba oluvermiştim. Ve zorba benliği bırakırsam sanki öleceğimi yok olacağımı red edileceğimi zannetmişim. Özellikle de birebir kopyaladığım kişi tarafından kabul edilmeme korkusu. Bu kişilerde genel de ya anne babamız ya da çocukken rol model aldığımız kişiler olabiliyor.
Kurban rolü adına yazmadım bu satırları. Zorbalığa maruz kalan insanlar malesef zorbalaşıyor. Bunu da anlamak ve kendine itiraf edebilmek bayağı bir yürek ve samimiyet gerektiriyor. Bu noktaya gelene kadar da pek çok gözyaşı dökmen.
Aslında orijinal tasarımda yok zorba bir benlik. Sonradan giydirilen bir kostüm gibi bu. Kendimiz sandığımız bir ilüzyon.
Bugün hayatıma kıyısından köşesinden değen gelip geçen halen olan herkese şunu söylüyorum!
Seni görmediğim, duymadığım, anlamadığım, red ettiğim, kabul etmediğim, yok saydığım, alan açmadığım, yargıladığım, eleştirdiğim, ittiğim, incittiğim, kırdığım, küçük gördüğüm, alay ettiğim, kıskandığım, yetersiz ve değersiz hissettirdiğim, katı davrandığım, inanmadığım, güvenmediğim, yaktığım, yıktığım, sömürdüğüm, hapsettiğim, işkence ettiğim, dövdüğüm, kendin olmak kendini ifade etmek kendini gerçekleştirmek için sana izin vermediğim, sınırlarını ihlal ettiğim, seni kilitlediğim sınırladığım, ihtiyaç duyduğun gibi sevemediğim ve onurlandıramadığım için tüm varlığımla özür diliyorum lütfen beni affet seni seviyorum teşekkür ediyorum...
Ve sonra da zorba benliğimi karşıma alarak aynen aynen bunları ona söyledim. Çünki bu zorba benliğin içimde alan bulmuş olmasına izin veren de bendim aynı zamanda.
Üstelik madem kollektif bilinç ortak yaratımımız tüm bu sözleri , doğaya, hayvanlara,ağaçlara,kuşlara, havaya,suya,toprağa,ateşe, dağlara,Alevilere, Kürtlere, Lazlara, Kızılderililere, Avusturalya yerlilerine, Afrikalı yerlilere, yani aklımıza gelen tüm ötekileştirmeye maruz kalmış binlerce yıldır acı çeken her bir canlı varlığa hitaben tek tek söyliyebiliriz.
Kim bilir yeni bir dünya içimizdeki zorba ile samimi bir şekilde yüzleşip, sevgi ile tüm canlıların yeniden görünmez bağlarla bağ kurabilmesi ile doğabilecektir?
Üstelik içimizdeki zorba ile yüzleştiğimizde dışarıdaki zorbalarla aramızdaki enerji bağlarımızı kesmiş ve güçlerini ancak bu şekilde azaltmış olacağımızı hissediyorum.
Kim bilir?
Sevgiyle,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder