11 Temmuz 2011 Pazartesi

Buğulu Ses BUIKA İstanbul'da

Cumartesi Vatan Gazetesi ekinde Eda Solmaz'ın Buika ile söyleşisi vardı...Paylaşmak istedim sizlerle...

Cuma 'yı iple çekiyorum...Çok özel bir gece olacağını şimdiden hissediyorum...

"Mujeres de Aqua - Suyun Kadınları" projenin adı...İçinizdeki yaramaz söz dinlemeyen asi neşeli eğlenceli küçük kızı mutlaka bu konsere götürün derim...




İşte söyleşi metni...


İstanbul Caz Festivali bu yıl özel bir projeyi programına taşıdı

Bu kapsamda Akdenizli kadın vokalleri bir araya getiriyor. Akdeniz"in usta kadın vokallerini, modern flamenkonun öncülerinden Javier Limon’un şarkılarıyla aynı sahnede buluşturacak projede, İspanya"dan Buika, Türkiye"den Aynur, İsrail"den Rita ve Yunanistan"dan Glykeria sahne alacak. 15 Temmuz gecesi Cemil Topuzlu"ya Akdeniz esintilerini getirecek olan kadınlardan, İspanya"nın buğulu sesi Buika ile özel bir söyleşi gerçekleştirdik...

Ünlü besteci Javier Limon"un en çok hangi eserleri sizi etkiledi?

Javier Limon o kadar yetenekli bir müzisyen ki, ben hiç düşünmeden kendimi tamamen ona teslim edebiliyorum. İçimden gelen şarkıları bazen sadece çıplak sesle stüdyoda kaydedip, Javier Limon’a emanet ettiğimde, sonuç mucize gibi oluyor. Onun bütün şarkılarını seviyorum...

Akdeniz kadınının ya da müziğininin sizce en belirgin özelliği nedir?

Ben Akdeniz kadını, Afrikalı kadın, Amerikalı ya da Meksikalı diye kategorize etmeyi sevmiyorum. Bütün kadınların çok önemli bir ortak özelliği var. Hepsi içlerindeki küçük kızı, büyüdüklerinde bile dinlemeye ve duygularıyla hareket etmeye devam ediyor. En büyük dertleri, içlerindeki yaramaz çocuktan hiç kurtulamayan erkekler...

Suyun Kadınları projesi kapsamında yer alacak her vokalin hem ses tonu, hem de müzik türü çok farklı. Sizce sahnede nasıl bir sinerji olacak?

Ben kendi adıma sahnede hissettiğim gibi söyleyeceğim, zaten Javier’in de bizden istediği bu. Su gibi her şekle girdiğimiz, doğaçlamalarla ruhumuz için şarkı söylediğimiz bir gece yaratabilmek önemli. Bana kalırsa sahnede yer alan şarkıcıların hiçbiri tesadüfen bu projeye dahil olmuş değil. Javier harika bir müzisyen ve tıpkı müzikte olduğu gibi projelerinde şarkıcılarla da bu uyumu hissederek yaklaşıyor. İstanbul Caz Festivali’nde tıpkı Mujeres de Agua albümünde olduğu gibi konuk olmak benim için gurur verici...

Bu şehrin mistik bir enerjisi var

İstanbul konusunda ne yazık ki objektif olamıyorum. Çünkü İstanbul fazlaca hayranlık duyduğum bir şehir. İstanbul’a her geldiğimde eskiyi ve kökleri o kadar çok hissediyorum ki, bu durum bana inanılmaz etkileyici geliyor. Havada tarif edemediğim mistik bir enerji var ve bu şehirde olan hiçbir şey tesadüf değil...

Sahnede bana değil kendi içinize bakın

Ben sahnedeyken, özellikle seyircilerin kendi içlerine bakmalarını istiyorum. Beni izlemek yerine, şarkıların duygularına ve kendi anılarına bakmaya çalışsınlar. Ben ancak hepimiz beraberce anılarımıza doğru yolculuk yaparsak mutlu oluyorum...

Daha az kızmak için şarkı söylüyorum

Bu aralar müziğinize dair sizi neler heyecanlandırıyor?

Afrika’da geleneksel olarak, ruhu iyileştirmek için herkes şarkı söyler. Ben de ruhuma iyi geldiği için, insanlara daha az kızmak, daha az öfke duymak, affetmek için şarkı söylüyorum. Sahnedeyken seyircinin öfkelerini, acılarını dindirmek benim için çok önemli. Javier’in de “Mujeres de Agua” ile yapmaya çalıştığı bu...

Sahnede yer alacak ülkelerin müziklerinizden etkilendiniz mi? Etkilendiyseniz eğer kimlerdi?

Ben daha önce Eleftheria ile bir kayıt yapmıştım. Yunan müzikleri bana çok etkileyici geliyor. Aynı şekilde geleneksel Türk müziklerini de öğrenmeye çalışıyorum. Pasion Turca’daki ekip, bana bu konuda çok fazla sürpriz yapıyor. Mujeres de Agua albümünde daha önce düet yaptığım seslerden biri olarak Mariza’nın sesi beni çok etkiliyor. Onun sesine
ve şarkılarına hayranım, onun albümlerindeki fadoları çok seviyorum. Ama sanırım duygusal olan herkes zaten fadolara bayılır... Ben de onlardanım zaten.

Akdeniz kadının şefkate ihtiyacı var

Kadınları bölge bölge ayırmak yerine genel olarak sıkıntılarını hissedebiliyorum. Tıpkı Afrika’da olduğu gibi, Akdeniz’de de kadının çok fazla sorumluluğu var. Ama bu durum hiç anlaşılmıyor. Kadınların anlaşılmaya ve şefkate ihtiyacı var. Aslında hepimiz bunu becerebilsek, ilişkiler sandığımızdan da çok ayağımızı yerden kesebilir.

Konser öncesi bizle konser sonrası bizin çok farklı olacağına inanıyorum...

Sevgiyle

Funda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder