3 Ekim 2015 Cumartesi

Kadının Arayışı Üzerine

Malum çok yazılıp çizilmiş bir konudur bu.

Bir kadın bir ilişkide neye ihtiyaç duyar? Hangi durum ve hallerde kendi varlığını açar? Ne zaman ve nasıl ilişkilenir bağ kurar? 


Burada ifade edeceğim düşüncelerimi , sadece ve sadece  kadınların daha derinde yatan bir arayışlarına dikkat çekmek  ve hatta varoluş nedenimizi birlikte düşünmek adına paylaşıyorum.

Kadınlar sözünden "döl alacak" bir erkek arar  içsel olarak. Bilinçsizcedir bu arayış çoğunlukla ancak kendini az çok tanıyan birazcık da olsa gelişmiş bir kadın bunu bilinçli bir şekilde arar ve kalben buna ihtiyaç duyar. Ancak o zaman tam doyum yaşar.  Jung buna "Logos Spermatikos" yani dölleyici söz demiş. Yani kadın kendi varlığından ilham alarak varoluşunun başka bir veçhesine doğru harekete geçecek,  kendi ruhundan ışığından döl alacak bir erkeği arar, arzular. Yaratıcılığını ateşleyebileceği bir erkeği!  Kadının varlığından esinlenerek  yeni bir sanatsal ürün, yeni bir iş modeli, yeni bir yaşam tarzı , yeni bir felsefe gibi  yeni bir yaşam deneyimine ve dolayısıyla  yeni bir benliğe doğabilecek  bir erkeği arar. Kadınlardaki bu içsel arayış kolletif olarak  ruhsal evrimimizin  bir parçasıdır ve her kadın özünde bunu yaşama doğurmak için buradadır. Bunu gerçekleştirebilmiş kadınlar canlı çoşkulu neşeli ve doyumlu bir varoluş halinde, yaşam ırmağında çoşkuyla akarlar.

Kadınlar erkekte duygu düşünce ve davranışlarında uyuma ihtiyaç duyarlar. Karşısında ruhsal olarak çırılçıplak olmuş kendini tamamen açabilmiş bir erkeğe duyulan ihtiyaçtır bu. Ki tam ve bütün olarak güvenebilsin kadın. Ancak böylesi bir güven oluştuğunda kadın TESLİM olabilir . İşte böylesi bir  teslimiyet sonrası da içindeki  ışığı paylaşmak ve erili ruhtan dölleyebilmek için kendini AÇABİLİR.  Erkeği içine ALIR !  Burada bahsi geçen  açılmak  fiziksel olarak açılmanın  ya da rahimin sperm  ile döl almasının  çok ötesinde bir yerdeki açılmadır.Kadındaki en derindeki ruhsal ya da enerjitik varlığın bedenin açılmasıdır. Bu şekilde kadının KALBİ canlanır ve açılır! Ve o anda KUTSAL(EZELİ/VAHŞİ)  DİŞİ ortaya çıkar! Ruhsal rahimin açılması ve erkeğin enerjitik ruhsal formda alınması ile erkeğin ruhtan doğumu gerçekleşir. Yeni bir benlik doğar! Ve bu doğumu gerçekleştiren kadın da erginleşmiştir..Her iki varlık dönüşür ve simya gerçekleşir!  

Kadın erkeğin arzusunun öznesi olduğunu bilmeye ihtiyaç duyar, nesnesi değil.

Kadın erkeğin ihtiyacını , bu ihtiyacının kendi benliğindeki karşılığını  ve kendisinin seçilmesinin nedenini duymaya ihtiyaç duyar. Ne yaşamak istiyorsun, neden buna ihtiyaç duyuyorsun ve neden Ben? Buna yukarıdaki ASIL  ihtiyaçlarının analizini yapabilmek , kutsal rahmini açıp açamıyacağını anlayabilmek adına   ihtiyaç duyar kadın! Bu açık samimi dürüst net bir iletişim gerektirir. Bunu yapabilmesi için bir erkeğin kendisi ve duyguları ile  son derece derin bir şekilde temasta olması gerekir. Kadın kendine seçim sunulmasına ihtiyaç duyar. Özgür iradesine saygı duyulmasına da. Özetle kendi özgür iradesi ile açık bir iletişim sonucu seçim yapmaya ihtiyaç duymaktadır kadın.


Tüm bunlar elbette akıl ile değil ancak derin psişemizde kendiliğinden olmaktadır.  Bu tüm varoluşun sihirli bağlarla ve güçlerle nasıl da birbiri ile bağlı olduğunun ve BİR olduğunun başka bir göstergesidir. Bizim akılsal irademizin ötesinde bir akışın, iradenin varlığının ifadesidir. Buna varoluş, doğa, evren, yaşam , enerji, ruh ya tanrı diyebiliriz! Hepsi aynı titreşim frekansını ifade etmektedir aslında.

Kadın böylesi bir bağ kurabileceği erkeği ,   ruhu ruhtan dölleyebilmek olarak tanımlayabileceğimiz evrimsel ve yeryüzü ile tüm  varoluş ile tamamen uyumlu  misyonunu gerçekleştirmek üzere arar, arzular. Elbette yaşamın elleri de yardımcı olur kadına ve erkeğe anlamlı eşzamanlılıklarla bu yolculukta!

Beni etkileyen bir alıntı ile burada noktalıyorum yazımın bu kısmını. Kalbine sahip çıkmak kısmını da "kalbin için orada yanında olmak" "presence for your heart"  anlamında yorumlayın lütfen. Sahip çıkmak, sahip olmak  nedense çok farklı anlamlara çekilebiliyor!

"Sadece ama sadece, erkeğin tüm varlığıyla orada bulunduğunda ve varoluşunun bütünlüğüyle senin kalbine sahip çıkmaya ant içtiğinde, teslim olmaya razı olursun. Ve o, ancak sen teslimiyete açılmaya istekli olduğunda ve kalbinin ışığını ve sadakatini aşkın özlemi olarak sunduğun zaman, mevcudiyetini sunarak sana bağlanmaya istekli olacaktır."
Sevgili Yârim, David Deida


Şimdi yazımı başka bir yere taşımak istiyorum!

Kadını yok sayan, kapatan, kadın erkek ilişkilerine mesafeli ve hatta yasaklayan tüm toplum ve inanç sistemleri , kadının bu rahim gücünden ve misyonundan korktuğu için ve tamamen evrime,  ruha karşı olacak şekilde yapılanmışlardır.

Zira bilincin evrilmesi insanların özgürleşmesi demektir ve bu gücün paranın bazılarının ellerinden gitmesi anlamına gelir.

Güç ve paranın belirli grupların elinde tutulması için, toplumların kontrol edilmesi baskılanması manupule edilmesi gerekir. Bunun yöntemlerinden biri de yukarıda bahsettiğim nedenlerden ötürü kadının kutsal rahmine hükmetmektir!

İşte bundandır dünyanın her yerinde ataerkil sistemin, doğum kürtaj konularına kadının adına kararlar verme hevesi. Kaç çocuk doğurması gerektiğini ile ilgili açık arttırma yarışları!

Kadınlar olarak rahimlerimize sahip çıktığımız gün, kendimizi gerçekleştirmiş olacağız! Ve ancak o zaman BARIŞ için bir umut olacak.

Ancak o zaman ataerkil düzene bir dur diyebileceğiz...

Ne oğullar ölecek güç ve para hırsı için, ne de kadınlar öldürülecek dünyanın dört bir yanında.Ne de doğa ve hayvanlar şiddete maruz kalacak.

Özetle kadınlar ve erkekler sevgi ile içten bir şekilde birbirlerine açılabilirlerse bir şeylerin değişmesi için umut var yeryüzünde...

Yeryüzünü bizler iyileştireceğiz!

Başka kimse yok!

Kadın erkek ilişkilerinde günlük hayatımızdaki her bir düşüncemizle her bir duygumuzla ve her bir davranışımızla ya yıkımı ya da yapımı (şifayı iyileştirmeyi) destekliyoruz.

Her olmuş ve  olmakta olanın,  yarın yaşanacak olan  ortak geleceğimizi yarattığını hep hatırlayalım.

Tek bir enerji alanında yaşıyoruz. Bir nevi enerjitik bir dokuma halı gibi düşünün bunu.

Kesikler, kopukluklar, çürükler , yırtıklar bir çok açılmış "yara" var bu halı üzerinde.

Şimdi bu yaraları yeniden sevgiyle dokuyabilir  ve gerekli tamiri sağlıyabiliriz.

Her an bu enerjitik halı üzerinde şifaya yönelik yeni bir ilmek atmamız  dileğiyle!

Sevgiyle











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder