23 Haziran 2012 Cumartesi

Pamuk Prenses ve Avcı

Binlerce yıldır insanlık masallar, şarkılar ve danslarla "kültürü" yani  doğanın , ruhun, özün , yaşamın  anlatmak istediğini aktarmıştır nesillerden nesile...İnsanın evriminde yani bilincinin ,psişesinin gelişiminde son derece önemi vardır tüm bu öğelerin...

Hepimiz biliyoruzdur klasik Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalını...Tüm masallarda olduğu gibi bu masalda da özellikle kadın psişesini  etkileyen derin metaforik anlatım ve karşılık bulunduğuna inanıyorum...

Hatta şu sıralar Pamuk Prenses ve Avcı isimli bir film var vizyonda...Bence kendini keşif etmek , kendi ile barışmak ve kendini derinden sevmek isteyen her kadının izlemesi gereken bir film bu...Klasik masalın dışına taşan ve yaşama insana dair güncel temaları irdeleyen bir film olmuş.



Bir çok bölüm metaforik anlatımlar içeriyor ...

Prenses, cadı (büyücü kraliçe), avcı ve ayna buradaki en önemli öğeler masalda da olduğu gibi...Ha bir de Adem ile Havva hikayesindeki "elma"yı unutmamak lazım...

Yaşamda deneyimlediğimiz herşey ve de yaşamımızdaki herkes bizim birer yansımamızsa, yani dev bir aynanın içinde yaşıyorsak aslında cadı da prenssesin görmek istemediği ve yadsıdığı en derindeki gölgesi , karanlık yanı olabilir diye düşünüyorum...

Yani prensesin kendini sevmeyen, kendinden nefret eden hatta kendini cezalandırmak,  yok etmek isteyen yanı...İçindeki yargıç!

Keza onu avlamaya çıkan avcı da yine kendisi olabilir...Kendinin en özgür, en cesur ve en güzel yanını  avlamaya ya da  bulmaya çıkan bir avcı...İz süren vahşi yanı! Doğaya , öze ve iyiliğe tutunan yanı...Onu koruyan ve koruyacak olan varlığının en derinindeki  "vahşi dişinin" yansıması...

Belki de her kadın kendi  psişesindeki "karanlık yeraltı ormanını" onu koruyacak olan içindeki vahşi dişinin rehberliğinde geçerek , bu en derinindeki  "yokedicisi"  ile yüzleşip sevgi ile bu yanını kabul edip kucakladığında tam olarak özgürleşebilecek....

Dışarıdaki ve içerideki şiddetten...Kendi kendine yarattığı hapishanenin kapılarını yine kendi açabilecek...


İşte o zaman varlığının tüm boyutları ile kendini derinden kabul edebilecek ve sevebilecek...

Bir diğer deyişle içindeki "cadı" ile barışarak bütünlenecek...


Ve dünya denilen dev aynadaki tüm görüntüler yani yaşam deneyimi denilen "çok perdeli oyun" hızlı ve muhteşem şekilde güzelleşecek...

Herbirimizin  kendi içimizdeki "cadı" ile kucaklaşması ile  kadim toplumlarda olduğu gibi "dişiliğin" onurlandırılacağı günlerin çok yakın olduğunu hissediyorum...

Hatta yarından bile yakın!

Sevgiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder