7 Ekim 2012 Pazar

ABRAHAM HICKS SAVAŞ ÜZERİNE

Your government is the by-product of the vibration of the masses. A war is the by-product of the vibration of the masses. In other words, this is not a war that your government has waged against your will. This is a war that has grown vibrationally from the vibration of the masses.
Abraham Hicks

Hükümetiniz kitlelerin vibrasyonunun yan ürünüdür. Savaş kitlelerin vibrasyonunun yan ürünüdür. Başka bir deyişle, sizin iradeniz rızanız dışında hükümetiniz savaşa girmiyor. Bu savaş vibrasyonel olarak kitlelerin vibrasyonundan vibrasyonel olarak gelişmiş bir savaştır.




Yorumum ;

Yaşam ve dünya  kitlesel olarak bizim yansımamız...Biz ne yansıtıyorsak perdeye onu izliyoruz.Bir film projektörü gibiyiz sanki!

Kendi hayatımızda ya da dünyada olan herşeyde birey olarak katkımız var. Yeryüzündeki savaş içimizdeki öfkenin, tahammülsüzlüğün, şiddetin, savaşın yansıması sadece. Asıl "cihad" içimizde olması gereken bir" içsel mecazi bir savaş" oysa...Bu mesajı yanlış algılıyor ve cihadı dışarıda yapılacak bir savaş gibi zannediyoruz. Aslında cihad, dünyevi anlamda savaş da değil. Bir nevi yüzleşme kabul etme bir olma ve özgürleşme...İngilizce de "come over it" denir. Yani üstesinden gelmek üstüne çıkmak gibi...Her kim ki çözümü dışarıdaki savaşta buluyor o kişi için içsel cihad zamanı gelmiştir....Ya içerideki savaşı verip özgürleşecek ya da gerçekten kendinden kaçıp dışarıdaki "savaşa" acıya kana gözyaşına maruz kalacak...O veya bu şekilde bilinç evrilecek...Seçim bizim! Ya içsel olarak ya da dışarıda bu "mecazi savaşı" deneyimleyeceğiz...

Kendi yaşamında da dünyada da barış ve huzur isteyen her birey için içimize dönme zamanı. ŞİMDİ VE BURADA. Kendi yanılsamalarımız , gölgelerimiz , öfkemiz özetle bize göre güzel olmayan ve kabul etmekte güçlük çektiğimiz yüzlerimizle yüzleşme zamanı...Kabul edelim ve özgürleşelim...

Sadece ve sadece insanız ve yargıladığımız kabul etmediğimiz hatta nefret ettiğimiz herşey herkes biz de olabiliriz...Ve de öyleyiz zaten! Sadece bunu görme hatırlama zamanı geldi...Bir olduğumuzu hatırlama zamanı...

Kitlesel olarak maskelerden özgürleşebilirsek  ancak yaşamımıza ve dünyamıza barış ve huzur gelebilecek. Başkasını yargılamaktan suçlamaktan nefret etmekten ancak o zaman özgürleşebileceğiz...Bundan kaçtığımız sürece insan olarak yeryüzündeki misyonumuzdan sorumluluğumuzdan kaçmış oluyoruz...

Bu sorumluluğu ancak ve ancak  kim olduğunu hatırlayabilmiş ruhlar taşıyabiliyor..Kozmik oyunu idrak edebilmiş olanlar...Kendi cihadlarını yaşamış ya da yaşayan ruhlar! Bu ruhların seçimleri düşünceleri istekleri niyetleri özetle duruşları şu yeryüzünde ortak yaratımın önemli birer parçası...

Hemen bu hafta yaşamımıza bakalım...Hangi bölümünde yaşamımızın sabırsız öfkeli kırıcı saldırgan yıkıcı iki yüzlü davranışlar sergiliyoruz. Bu duygu ve davranışlarımızın alt nedenleri ile yüzleşip özgürleşelim...Hangi korkular bizi böyle davranmaya itiyor? İçimizdeki "savaşçı"  veya içimizdeki "düşman" ile yüzleşelim ve barışalım bu hafta! Üstelik o red ettiğimiz yanımızın da bize bir hediyesi var! Gölgelerimiz bizim gizli hazinelerimiz...

Bu savaşçı ile yüzleşince ancak o zaman neşeli çoşuklu ve umutlu olacağız...Ancak o zaman kendini seven ve kendi ile bütünleşmiş kendine yakınlaşmış  biri olacağız...Huzur bulacak varlığımız! Olmak istediğimiz kişi olacağız! Kendimizi gerçekleştireceğiz! Artık barış ve huzur zamanı! Dışarıdaki barışa  ve huzura giden yol ise  içimizden geçiyor ..Kitlesel olarak barışa ulaşmak için bu içsel yolculuğa çıkmalı , bu yolu yürümeliyiz...Kesinlikle dikenli acı veren bir yol ama başka da yol yok!


ŞİMDİ YOLLARA  DÜŞME VAKTİDİR!

DAHA VAKİT VARKEN...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder