1 Ocak 2017 Pazar

Kelebek Olma Vakti


Evettttt...

2017'ye girdik büyük umutlarla...

Hem bireysel hem toplumsal olarak  çok çok zorlu bir yılı geride bıraktık.

Bilirsiniz insan bir aslan ile karşılaştığında üç  şekilde tepki verir. Ya kaçar ya donar kalır ya da saldırır.



Bu yaşamsal stres yoğunluğu aşırı gelecek kaygısı ve endişesi şirket alım satım birleşmelerinde de gözlemlenir.Başarılı satıcılar ya da kendine güvenenler derhal rakip firmalara  kaçar, bazı çalışanlar donar kalır ve rutin performanslarını dahi yerine getiremez hatalar yapmaya başlarlar, ve bazıları da olur olmadık sağa sola saldırır sürekli şikayet edip ortalığı kaos yerine çevirirler.

İşte ülke olarak da böyle bir alandan geçtiğimizi düşünüyorum 2016'da.

Bazıları ülke dışına kaçtı ya da bunun hazırlığı içinde (ki inanın göçmen/mülteci olarak yaşamanın da  bir bedeli var), çoğunluğumuz dondu kaldı duygularımız  allak bullak oldu normal hayatın gereklerini bile yerine getirirken zorlanmalar yaşadık panik ataklar bombalı rüyalar uykusuz geceler...Ve bazılarımız da malum gerek sosyal medyada gerekse de sokakta öfke ile köpürdü esti durdu!

Sanırım bir de aşırı stres kaygı endişe özetle güvenlik alanının tehdit edilmesi sonucu  bireysel tüm travmalarımız da tetiklendi. Herkes yaraları açık şekilde dolanıyor etrafta bir nevi. Son derece kırılgan hassas incilenebilir ruh halimiz  ve de tahammülümüz yerlerde. Üstelik bu travmalar sadece bizlere ait de değil. Atalarımızdan kolletif  bilinçten gelen travmalar nesilden nesile aktarılan karmik yükler de ortalığa saçıldı. Gerçekten son derece kırılgan bir zeminde yürüyoruz. Her zamankinden daha çok anlayışa nezakete empatiye sevecenliğe kabule  ihtiyacımız var.

Bireysel olarak da toplumsal olarak da dönüştüğümüze ve şifalandığımıza  inanıyorum. 2016 da yaşadıklarımızla tüm bireysel ve kollektif  karma yüklerimizden özgürleşmiş olmayı umut ediyorum.

2017 ile birlikte bu aslan görmüş "şok" modundan çıktığımızı umut ediyor ve yeni yılın  özgür ruhların deneyimlerini rahatça  yaşayabileceği, kalplerinden çoşan sevginin cevap bulabildiği bir zaman ve mekan dilimi olmasını diliyorum. 2017 nin ışığı ve aydınlığının yaşamlarımıza çoşkuyla yaşam sevinci ile renk katmasını diliyorum.

Ve her birimizin  gerek kendimizi dengelemek için ve gerekse de bütüne hizmet için "Ben ne yapabilirim?" sorusunu soracağını düşünüyorum şu sıralar.

Kendi yetenek & imkanlarımıza  göre bütüne  hizmet edebilmek için  her birimizin yapacağı mutlaka bir şeylerin olduğuna inanıyorum.

Kendime aldığım bazı notlarımı paylaşıyorum.

-Günlük en az 2 kez 30 dakika sessiz kalmak kendi merkezime odaklanmak için düzenli meditasyon yapmak.

- Bol su  içip temiz hava alıp sık sık doğada yürüyüşler yapmak. Mümkün ise haftada bir kez bir ağacın altında sessizce oturmak.

- Ülkenin herhangi bir yerinde çocukların eğitimine sanat müzik bilim özelinde katkı sağlamak üzere bir köy veya kasabayı dost ilan edip ihtiyaçlarını karşılamak. Örneğin 2017 'de evimdeki kitapları Yozgat'taki bir ilçedeki üç okula iletmeyi planlıyorum kitaplık kurulması için. Siz belki resim veya müzik dersleri için  malzeme ve/veya enstrüman temin edersiniz! Hatta yılın belirli zamanlarında bizzat gönüllü atölyeler açarsınız.

- Herkesin kendi çevresinde dokunabileceği insanlar vardır mutlaka.. Yabancı dil, matematik, resim veya müzik dersi verebiliriz, okuma yazma öğretelebiliriz, bir meslek  zanaat öğretebiliriz...İnsanların maddi özgürlüğe kavuşması ve eğitimleri için sahaya çıkıp  benzeri gönüllü çalışmalar yapabiliriz. Köy Enstitüleri ilham verebilir...

- Sosyal medyadaki varlığımızı en aza indirebilir ve/veya tüm şiddet içerikli paylaşımlardan uzak durabiliriz. Bilgi alınmalı elbette ve fakat korku kaygı sarmalına yaşam enerjimizi kaptırmamaya dikkat etmeliyiz. Bir not vardı herhangi bir paylaşım yapmadan önce "Bu neye hizmet ediyor?" sorusunu mutlaka sormamız öneriliyordu. Birliği beraberliği dostluğu barışı besleyen paylaşımları çoğaltmalıyız belki de. Olumluya odaklanmak anlamında!

- Günlük yaşamda  hiç olmadığımız kadar  nazik sevecen ve anlayışlı olmak.Empati ile yaklaşmak. Şiddetsiz İletişim isimli teknik tam da şu sıra hepimizin ihtiyacı olan bir iletişim şekli olabilir. Facebook 'ta sayfaları var. Bu isimle bir de kitap.

 -Mizahın gücünü kullanmak.  Örneğin toplu taşıma araçlarında ve tüm sosyal ortamlarda  insanları güldürmek, motive etmek , umut vermek.

- Şikayet ve mazeretten uzak durmak. En iyi günlerimiz bunlar diyen felaket habercilerinden özellikle.

-Hafiflemek her anlamda. Kullanılmayan her türlü giysi kitap CD ve benzeri eşyaları yaşam alanımızdan çıkartıp paylaşmak.  htiyacımız kadar tüketmek tekrar kullanmak geri dönüşüm sağlamak.

- Bizim seçimimize göre şekillenecek gerçekliğimiz. Her gün "Şimdi ve buradayım. Burada kalıyorum ve burası cennetimiz olacak. Başka bir seçeneği kabul etmiyorum." cümlesindeki gibi bir iradeyi yüksek ses ile seslendirmek.

- Her türlü şiddetten uzak durmak. Daha çok empati ile dinlemek. Duyguları paylaşmak.Aile ve dostlarla görüşmek buluşmak, Yaşlılarla ve çocuklarla zaman geçirmek. Güzel anılar biriktirmek.
 

- İşimizi hiç olmadığımız kadar iyi yapmak, dürüst olmak,adil olmak.

- Tüm duygulara izin vermek. Üzgün isek üzgün olmak, kederli isek kederli olmak...Ve tüm bu duygu gelgitlerini sükûnetle yaşamayı öğrenmek. Olana kabul vermek. Yaşamı durdurmamak ama öncelikleri ve ihtiyaçları yeniden sıralamak.Odaklanmak.

Kelebeklerin kiminin 1 hafta kiminin ise 30 yıl kozada kaldığını öğrenmiştim geçenlerde. Uzun zaman alabiliyor bazen koza süreci.

Belki biz de toplum olarak kozamızdan çıkıyoruzdur. Sükünet ile anlayış ile sevecenlik ile birbirimizin duygu ve ihtiyaçlarına alan tutarak bunu gerçekleştireceğiz belki de.

Birbirimizi doğuracağız!

Paulo Coelho'nun Zahir isimli kitabını okuyorum şu sıra. Müthiş etkileyici öyküler var içinde. Kitaptan aynen alıntı yapıyorum. "Moğol Yaradılış söylencesinde dişi karaca ve vahşi köpek bir araya gelirler.Çok farklı doğaları olan iki varlık:Vahşi yaşamda köpek normal olarak karacayı yemek için öldürecektir.Moğol söylencesinde bu vahşi dünyada yaşamlarını sürdürmek istiyorlarsa,her ikisi de birbirlerinin sahip oldukları yeteneklere ihtiyaç duyduklarını anlar,o yüzden de güçlerini birleştirmeleri gerekir.Bunu yapabilmek için ilk önce sevmeyi öğrenmeliler.Ve sevebilmek için kim olduklarını bir yana bırakmalılar,yoksa asla bir arada yaşayamazlar."

Evet belki de bu topraklarda yaşayan insanlar olarak birlikte yaşayabilmek için önce birbirimizi sevmeyi öğrenmeliyiz. Ve sevebilmek için de kim olduğumuzu bir yana bırakmalıyız.

Ve sevmek tüm hücrelerin kaç  derken kalmaktır.

Kim bilir?

Kelebek olma vakti gelmiştir belki de?

2017 'nin tüm dünyaya barış huzur sağlık ve mutluluk getirmesi dileğimle...

Sevgiyle,






x

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder