15 Şubat 2013 Cuma

Anda Yaşamak, İki Yüzlülük ve Tutarsızlık Üzerine

Anda yaşamanın tam ne olduğunu ya da olmadığını düşünüyorum epeydir.

Sanki bir şeyleri yanlış algılıyoruz hissi vardı içimde.

Yaşam en büyük öğretmen gerçekten! Son dönemlerde yaşadığım olayları evirip çevirip tekrar tekrar baktım onlara. Duygularıma tepkilerime...



Çoğumuz anda yaşamayı yaşamın önümüze getirdiği herşeye, herkese, her olaya bireysel veya bütünsel değerlerimizi, sorumluluklarımızı, sözlerimizi , özsaygımızı, özdeğerimizi özetle duruşumuzu yok sayarak ilgili deneyimin içine atlamak olduğunu zannediyoruz sanki. Oysa belirli bir hedefe ilerleyen bir yolculuk yaşam. Bu hedef tamamen bireysel ve bu nedenle de çok güzel!

İşte bu algı yanılsaması ile bir türlü akmıyor ilerlemiyor yaşam içimizde ve dışımızda.

"Yaşam kabızı" olup çıkıyoruz. Tam yaşıyamıyoruz.

Mutsuz huzursuz oradan oraya savrulan biri oluveriyoruz.

Peki kardeşim ne bu anda yaşamak diyeceksiniz şimdi?

Geçmişin zehirli duygularından ( öfke, kıskançlık, nefret, üzüntü,incinme vb) arınmış olarak ve tamamen içsel hedefimizin farkındalığı ile şimdi ve burada algısı ile neşe içinde yaşamla dans etmek keyif almak ve tüm bu güzelliklere İZİN VERMEK  bana göre anda yaşamak.

Örnekle anlatayım en iyisi.

Diyelim ki patronunuza çok kırıldınız bir yaklaşımı için.  Bunu defalarca iletmenize rağmen halen değiştiştirmiyor davranışını. Ancak ekip olarak bir eğlenceye etkinliğe gidiyorsunuz diyelim. Sizin de normal şartlarda çok keyif alacağınız bir şey olsun bu! Siz hayal gücünüze bırakıyorum  bu kısmı...

Şimdi olasılıklara bakalım.

Zehirli duyguların etkisi altında gitmeyi red eder kendinizi bu güzelliği yaşamaktan mahrum edersiniz, zorunlu ise katılımınız  o anı somurtarak geçirip anı hem kendinize hem de diğerlerinize zehir edersiniz ya da zehirli duyguları geçmişte bırakıp tam da o anda ve orada olup anın keyfini çıkartırsınız...Çocuk kalbi ile yaşarsınız o anı !

Hani çocuklar bir an kızar ağlar beş dakika sonra kahkahalar atar ya aynen öyle. Hatta küsüştüğü arkadaşı ile beş dakika sonra yine kanka olur oyunlar oynar gülücükler saçar etrafına...

Diyelim ki siz çocuk kalbine sahip ve anda yaşayabilme becerisini edinmiş şanslı kişilerden birisiniz ve fakat  patronunuz böyle biri değil.

Yani zehirli duyguları başka bir deyişle geçmişi içinde sürekli yaşayan ve çoğaltan biri ki bu zamanla nefret ve kine dönüşür, sizi anlıyabilir mi?

Sizi iki yüzlülük ya da tutarsızlıkla suçlayabilir ! Oysa siz çocuklar gibi şendiniz o an. Anı yaşıyordunuz sadece.

Peki o zaman iki yüzlülük ya da tutarsızlık ne ola diyeceksiniz şimdi de?

İşte anda yaşamamanın tam tersidir iki yüzlülük ve tutarsızlık. Yani içinizde zehirli duygular halen varken sahte güler bir yüz, iyi insan maskesini  takıp rol oynadığımız haller oluyor bunlar da. Bunu farkında olarak yaparsak ikiyüzlülük yok farkında olamadan yaparsak (pek çok şeyi zaten farkında olmadan deneyimle miyoruz?) buna da tutarsızlık denir bana göre.

Her ana her olaya her insana tamamen nötr duygularla yaklaşabiliyor olmak anda yaşamak bence!

Bu geçmiş deneyimlerimiz için bile geçerli. Asıl beceri de bu olsa gerek zaten!

Bir örnek vereceğim yine.

Diyelim ki bir birlikteliğiniz var dı ve iki tarafta birbirine sevgi ve saygı duymasına, ortak idealleri paylaşmasına, yaşam insan varoluş üzerine ortak düşünce ve duygu paydalarına , benzeri zevklere sahip olmalarına rağmen, bir şekilde ayrılık yaşanmış olsun. Tahmin ettiğiniz gibi geçmişin gölgeleri yani korkular devreye girmiş olsun.

Şimdi bu iki insan yaşamın elleri ile bir şekilde bir vesile ya da "tesadüf " ile tekrar karşılaşsalar,  neler olabilir ? Unutulan bir kitabın CD'nin iadesi ya da yolda karşılaşmak gibi bir şey. Yaşam bu belli olmaz! Yaşamın içinde nedensiz ya da tesadüfi  bir an yoktur aslında.  Böyle bir olasılığın oluşması bile yaşamın birşeyler göstermeye, anlatmaya çalışma şeklidir belkide.

Burada sadece olumlu olasılığı irdelemek istiyorum. Bu iki insan yaşamın bilgeliğine , zekasına saygı duyup , onu olduğu gibi kabul edip, anda var olup farklı bir duruş sergileyebilirler o karşılaşma anında.

Yani sanki ilk kez karşılaşıyorlar ve ilk kez varlıklarını birbirlerine açıyolarmışcasına gerek kendi birliktelikleri  ve gerekse de yaşamlarının tümü ile ilgili zehirli duyguları bırakıp, tamamen nötr duygularla birbirlerine bakabilir, iletişebilir ve yakınlaşabilirler. Kimbilir belki de gerçek sevgi o zaman doğabilir aralarında ! Belki de bunu öğrenmeleri gerekmiştir sadece.Bunu en derinlerinden samimiyetle istemeleri arzulamaları yeterli olacaktır belkide. Nasılını sorgulamadan bu sefer!

Özetle her an yeni bir andır ve tamamen ne yaşayacağımız bizim seçimimizdir.

Yeterki çocuksu bir kalp ile anda olabilmeyi becerebilelim.

Gurumun öğretisinin iki temel öğesi vardı.

Biri, dikkatimizin anda olması, ana tutunabilmesi ile  zihinn ki geçmiş ile gelecek oluyor bu, etkisinden özgürleşebilmek (zehirli duyguların nötrleşmesi yani)

Diğeri ise bir çocuk gibi saf ve masum olabilmek.

İşte gerçekten bu iki duruşu içimizde tesis edebildiğimiz zaman,  yaşam ile dans edebilir, neşe içinde çoşku ile akabiliriz büyük ırmağın içinde.

Sadece bunu istemek ve buna niyet etmek yeterli sanki.

Zira herşey sevgi ile oluyor ve herşey mümkün!

Funda

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder