20 Ocak 2018 Cumartesi

Kalbin Dansı Başlasın

Yıllar önce bir iletişim eğitiminde pozitif ve negatif egomuzu yansıtan  kişileri hayatımızdan bulup tespit etmemiz istenmişti. Sanırım 2009 veya 2010 yılı idi. Çok detayını hatırlamıyorum çalışmanın.



Ve ben şahsen tanıdığım iki kadını belirlemiştim kafamda.

Negatif egomu ve pozitif egomu temsil eden iki tanıdığım kadını.

Ve bugün inanılmaz olarak bu iki figürün tam tersi yer değiştirdiğini gördüm içimde.

Pozitif egomu temsil ettiğini düşündüğüm kadın erile yaşama ve kendine aslında güven sorunu olan dişiliği ile barışık olmayan bir kadın idi. Ailesinden ve özellikle babasından aldığı sözde terbiye ile güven konusunda sık sık kendi içindeki boşluğa düşen ve bunu ilişkide olduğu insanlara yansıtan bir kadın. Güçlü tek başına ayakta kalmış çocuklarını büyütmüş ruhani yolda yürümüş yol gösteren şifacı olmuş bir kadın.  Ancak kalbinin en derin arzusu olan, güvendiği bir erkeğin onun kalbini istemesi , kalbini bu erkeğe teslim edebilmesi ve de  bu erkek tarafından alınmak  gerçekleşememişti hayatında. Bu kadın kariyerini eşini parasını pulunu bolluğunu bereketini kendi elleri ile itmiş kendinden uzaklaştırmış yalnız bir kadın. Elbetteki kendi gerçekliği içinde mutlu bir kadın ve fakat benim seçimimim bu değildi artık.

Negatif egomu temsil ettiğini düşündüğüm kadın  kendine son derece güvenli (halen abartılı da bulsam) dişiliği ile barışık bir kadın idi. O da güçlü tek başına ayakta kalmış çocuklarını büyütmüş , haklarını sonuna kadar talep etmiş almış, mantık ve duygu dengesini kurabilmiş bir kadın idi. Haklarını talep ediş ve iletişim şekli ile ilgili kendimi güvende hissetmediğimi hatırlıyorum sadece. Bana gösterdiği yüzü o zamanlar sinsi agresif içten pazarlıklı bir yüz gibi gelmiştiki bana. Hatta bir keresinde bana ''Biz düşman mıyız ki canım ?'' demişti ki iliklerime kadar titremiştim. Bu kadın şimdilerde sevdiği işi  bolluk bereket içinde deneyimliyor ve de onun kalbini isteyen bir erkek ile yollarını birleştirdi. İlk eşinden olan çocukları kendi yollarında. Mutlu bir kadın olduğunu düşünüyorum. Ve ne ilginçtir ki benim kendimi en çok olduğum kadın olarak hissettiğim şehire, Paris'e yerleşti veya yerleşecek yakınlarda sanırım.Çok mutluyum onun adına.

Ruhani konuları kendi gerçeğimizden kaçma yolu olarak kullandığımızı düşünmüşümdür zaman zaman. Görmek istemediğimiz temas etmediğimiz benlik parçalarımızı belki de yok saymamamıza fayda sağlıyor idi.Ruhani ego da başka bir konu. Özet ile hem fiziksel hem de ruhsal varlıklar olduğumuzu hep hatırlamak durumunda olduğumuzu tekrar kendime hatırlatma ihtiyacı duydum bu vesile ile. bir kez daha...

Ve işte bu içimdeki ego profilleri bire bir zıt kutuba shift (sıçramak) etmişti. Yer değiştirmişti!

Aklıma dünyanın manyetik kutuplarının yer değiştirmesi geldi neden ise.

Benim de kutuplarım yer değiştirmişti işte ve bu çok iyi bir işaret idi!

Kalbimin kutupları yer değiştirmişti!

Kader denilen o zorunlu istikametten özgürleşmiştim sanki.Pusulam artık başka bir yöne dönmüştü.

 Kuşlar gibi hafif hissettim kendimi. Özgürdüm!



Bu sabah içsel yolculuğumun ikinci safhasına 2008 Mart ayı itibarı ile başladığımı ve bu sene 10. yılımı kutlayacağımı düşünmüştüm. Yolculuğumun ilk safhası 1993 yılında başlamıştı.

Ve evet tüm bu yolculuğun sonunda geldiğim noktadan çok ama çok  memnunum. İçimde bireysel devrimimi gerçekleştirmiş gibi hissediyorum. Bundan daha büyük nasıl bir hediye verebilirim ki kendime?

Bu yolculuk sırasında tatlı acı anılarla yolculuğumda bana eşlik eden tüm yol arkadaşlarıma sevgi ve şükran duyuyorum kalbimde.

Özellikle de bu yolculuğun en zorlu etabında benim dalgalanmalarımdan inişlerimden çıkışlarımdan karanlığımdan korkmadan bana derin mevcudiyetini, sevgisini, özenini sunan sevgili dostuma...

Şimdi yolculuğun 3.safhası başlıyor...Bunu biliyorum...Şükrediyorum!

Dün karşıma çıkan bir yazı ''LOVE NEVER GIVES UP'' diyordu. Sevgi asla vazgeçmez...

Evettt 2018 kalbin  yılı olacak!

Hadi kalbin dansı başlasınnnnnn artık...

Sevgiyle ,







xxx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder