29 Mayıs 2020 Cuma

Babalar ve Kızları

Yaklaşık bir sene önce idi sanırım. Bir aile dostumuzu ziyarete gitmiştim ofisine.

Yirmili yaşların ortalarında genç bir kadın olan kızı ile ilgili endişelerini paylaşmıştı.

Çok iyi eğitim almış, yabancı dil bilen, babasının işini devir almak üzere donanımlarını tamamlamış genç bir kadın.



Gel gör ki lise mezunu işsiz ve kendisinden sürekli para isteyen bir adama ''aşık'' olmuştu. Kredi kartlarını ödüyordu adamın. Hatta borcunu ödemek için babasının ona hediye ettiği lüks arabasını bile satacaktı.

O adamla evlenip her şeyi bırakıp Ege 'de küçük bir yere yerleşmeyi düşünüyordu genç kadın.

Baba çok dertli idi.

Ve bana dönüp ''Çok kadının canını yaktım eşimi de üzdüm onun bedeli mi bu acaba ?'' diye soru vermişti.

Ne diyeceğimi bilemedim o an, sadece dinledim.

Fakat sonra kızı ile zıtlaşmanın tam tersi etki yapabileceğini sadece üç yıl beklemesini salık vermesini önerdim. Üç yıl sonunda hala fikri değişmemiş ise kararına saygı duyup hep yanında olacağını söyleyebileceğini ilettim. Aklıma o anda sadece bu gelmişti.

Sonra da düşündürmüştü bu konu beni.Ve babalar gününe doğru günler hızla akarken bu yazıyı paylaşmak istedim.

İki insanın birbirine çekiminin bilinçaltımızdaki haritaların etkisi olduğunu düşünüyorum.

Tencere kapak misali haritalarımızın örtüştüğü insanlara çekiliyoruz. ''Aşık'' oluyor evleniyor aile kuruyoruz.

Ve üç yıl sonunda bu bilinçaltı haritanın etkisi azalınca bazıları bu fenomeni  aşkın süresinin üç yıl olduğu şeklinde yorumluyor, gerçekler su yüzüne çıkıyor. Gerçek kimlikler karakterler...

Hani aşkın gözü kördür derler ya. İşte körlük dönemi ya da başka bir deyiş ile  hipnoz dönemi bitiyor ve karşımızdaki insanı otomatik pilot devre dışı olarak görüyoruz.

O noktaya kadar yaşamsal bir karar vermedi isek şanslıyız. Gördüğümüz gerçek bizim için son derece uygun doğru bir seçenek de olabilir. Ancak işte sağlıklı doğru bir karar verebilmek için aşkın gözü kör ettiği o hipnotik dönemi sağ salim atlatmamız gerekiyor.

O gün için makul bir öneride bulunduğumu düşündüm.

Ve fakat kafamı kurcalamıştı babanın sözleri bir kere.

Ve belki de asıl yaşamımıza şekil veren hallerin  durumların kaynağı  yaptıklarımız değil yapmadıklarımızdır düşüncesi belirdi içimde.

Her şeyden ötesi de şunu anladım. Babalar kızlarına ne hissettirdiler ise kızları da  o hislerin aynısını ona yaşatacak erkekleri seçiyor.

Bildiğimiz tanıdığımız duygu kalıplarını tekrarlıyoruz hayatlarımızda.

Kızınızın hayatında ona  ilgi özen saygı gösteren içten mevcudiyetini sunan bir baba iseniz korkacak endişe edecek bir şey yok.

Yok değil ise , ne kadar erken bu ilişkiyi toparlarsınız sizin için o kadar iyi.

Kızınızın şu mesajları almış olduğundan emin olun.

Varlığın beni mutlu ediyor.
Seni görüyorum,duyuyorum.
Benim için özelsin.
Sana saygı duyuyorum.
Seni koşulsuz seviyorum.
Senin ihtiyaçların benim için önemli.
Benden yardım isteyebilirsin.
Buradayım.Sana zaman ayırırım.
Seni korurum.
Seni rahatlatırım.
Seni beğeniyorum,varlığınla bana sevinç veriyorsun.
Bana güvenebilirsin.

Kızınız ne olursa olsun kendisini seveceğinizi ve kollayacağınızı bilmelidir. (*)

Ve hep yanında olacağınızı.

Fotoğrafta gördüğünüz gibi kesinlikle neşeli bir ilişkiniz olsun kızınızla. Çok eğlenin birlikte.

Bu duyguları kızınıza geçirebilirseniz inanın doğru kişiyi  seçecektir  kendisine.

Ve tüm bu yazdıklarım elbette  anne oğul ilişkisi için de doğru diyebilirim. Biraz daha farklı yönleri olsa da .

Belki de hayatımız yaptıklarımızdan çok yapmadıklarımıza göre şekil alıyordur.

Ve  hayatımızın muhasebesini tutarken de,  yaptıklarımıza değil yapmadıklarımıza bakma zamanı gelmiştir.

Sevgiyle,


(*) Çocukta Rezilyans  Esneklik ve Toparlanabilme Becerisi isimli kitaptan alıntı olup, bir kaç ekleme yapılmıştır.









xxx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder