Geçenlerde izledim Gizli Yaşam / Hiden Life filmini...
İsmine bakıp romantik bir film olduğunu düşünmeyin.
Gerçek bir yaşam öyküsü ve son derece düşündürücü
2. Dünya Savaşı sırasında Avusturya'da ailesi ile mutlu bir yaşam süren bir çiftçinin, vicdani reddi ile ilgili film.
Naziler için şavaşmak istemeyen ve bunun sonucu idam edilen Avusturyalı Franz Jagerstatter'in hayatı anlatılıyor filmde.
Bireyin, kendi bireysel ahlakı ve bilinci ile toplumun ahlakı ve bilinci arasına sıkışması üzerine film.
Yaşadığı köydeki komşuları, ilerleyen zamanda kendi annesi bile dışlıyor yargılıyor Franz'ı.
Köylüleir ve ailesi belki de başlarına kötü bir şey gelmesinden korkuyor ya da yalnız tek başlarına kalmaktan...
Ve komşuları oğul, eş ve akrabaları olan Franz'ın, kendini red edip biyat etmesini istiyorlar.
Franz'ın kendi ile konuşmaları gerçekten son derece derin ve etkileyici.
Ve kendime sorular sordum tabi ki.
Bir gün gelir de toplumun değerleri ve de kanunları, bireyin ahlaki değerlerinin altında kalırsa, nasıl davranmalı birey? Ya da başka ifade ile , bireyin değerleri toplum değerleri ya da kanunların üstünde kalırsa nasıl bir duruş sergilemeli?
Bu durumda ;
Kendi değerlerine göre davranmak bencilce midir?
Ailesini, yaşadığı çevreyi ve sorumluluklarını düşünerek davranmak kendine ihanet midir?
Anlayacağınız bir sürü soru üşüştü beynime.
İçerde bu sorular demlenirken, bir kaç gün sonra üniversiteden bir arkadaşımın Harper Lee'den alıntılı bir paylaşımı düştü telefonuma.
''Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey, insanın vicdanıdır.''
İşte evet, bizi biz yapan, biricikliğimizin en belirgin öğelerinden biri vicdanımızdır.
Ve başka sorulara geldi sıra.
Kendi vicdanım ne kadar saf? Ne kadar özgün kararlar verebiliyorum? Kendimle ne kadar tematayım?
Çoğunluk ne kadar zihnimde, düşüncelerimde, duygularımda ve tercihlerimde etkin?
Felsefik yaklaşımda zihin bir bahçeye benzetilir. Dışarıdan giren yabancı nesnelere, ayrık otlarına dikkat etmek gerektiği aktarılır.
Demek istediğim özgün doğamızı ne kadar koruyabiliyoruz ve/veya ayrık otların farkında mıyız arada bir durup içe bakmak gerektiği...
Ekran saatlerinin akıl almaz seviyelere fırladığı , internet hızının durmadan arttığı dünyanın geldiği bu dönemeçte, sanırım kendimizle daha sık sık başbaşa kalıp, daha çok içe bakarak iç düzenlemeler yapmalıyız.
Hepimize kolay gelsin!
xxx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder