12 Ağustos 2020 Çarşamba

Sosyal Medya Körlüğü

Sosyal medyada karşıma çıkan bir kaç haberde toplumun olayın  gerçeğini resmin tamamını anlamadan çok büyük tepki verdiğini görüyorum bir süredir. Hatta bir haberi okumadan sadece fotoğrafa bakarak yorumlar yapılmıştı. Oysa haberi okuyunca işin bambaşka bir şey olduğu ortaya çıkmıştı. Bu elbette uzun zamandır olan bir durum ve fakat üst üste benzeri olaylar  olunca iyice dikkatimi çekmişti durum.

 

Krishnamurti' nin Doğa ve Çevre üzerine söyleşi ve notlarının derlendiği bir kitap okuyorum şu sıralar.

Aşağıdaki bölüm karşıma çıktı ve sizlerle de paylaşmak istedim.

''Tutum sözcüğü ile ne demek isteriz acaba? Neden bir tutum içinde olmayı  isteriz? Tutum ne demektir? Bir görüş sahibi olmak, bir sonuca ulaşmak. Ne olursa olsun her konuda  bir tutumum olabilir; bu, çalıştıktan, araştırdıktan, irdeledikten, tasarladıktan ve sorunu iyice inceledikten sonra bir sonuca vardığım anlamına gelir. Bu noktaya , bu tutum' a ulaştım; tutum belirlemek direnmek demektir. Bu da kendi içinde şiddettir. Şiddete ya da düşmanlığa karşı tutum beliryemeyiz. Bu da tutumu, kendi belirli sonuçlarımıza, beğenimize, imgelememize, anlayışımıza göre değerlendirdiğimiz anlamına gelir. Sorduğumuz şey şu : İnsanın içindeki bu düşmanlığa, bu şiddete, bu acımasızlığa, hiçbir tutum belirlemeden bakmak, gerçeği olduğu gibi görmek olanaklı mı? Bir tutum belirlediğimiz an, ön yargı sahibi oldunuz, bir yan tuttunuz, dolayısıyla bakmıyorsunuz ve olguyu kendi içinizde anlamıyorsunuz demektir.

İnsanın kendisine tutum belirlemeden , bir sanısı, yargısı, değerlendirişi olmaksızın bakabilmesi , en zor işlerden biridir. Böyle bir bakışta netlik vardır ve ne bir sonuç ne de bir tutum olan bu netlik, acımasızlığın düşmanlığın tüm yapısını yok eder.''

Olaya duruma kişiye ve hatta kendimize ön yargısız yansız tam bir netlikle bakabilirsek o durumun olayın kişinin değişmesi ve dönüşmesi için alan açmış oluyoruz şeklinde yorumladım sözlerini 

Kuantum fizikte bakanın baktığı nesnenin hareketini etkilemesi fenomeni gibi diyebilirim.

Sosyal medya ön yargısız ve yansız olması gereken bakış alanımızı daraltıyor ve bir şekilde bizim düşünme şeklimize müdahale ediyor algı yaratıyor sanki..Her şeyden önemlisi gerçeği net olarak göremiyoruz ve sanki bizi körleştiriyor. Ve de çok ciddi iletişim kazalarına neden oluyor bu alan.  Ayrıca  sürekli tutum belirlememiz tepki duymamız sağlandığından da şiddet dolu. Tanık olduğumuz küfür hararet dolu yazışmalar da cabası. Bu şiddet hem dışarı hem içeri doğru yayılıyor ve kişinin dikkatini odaklanmasını zayıflatıyor. Merkezde dengede kalmasını zorlaştırıyor.  Bunlar benim bireysel gözlemlerim elbette. Eskilerin sözleri ile postu pek kaptırmamak gerek sosyal medyaya özetle. 

Sevgi ile ön yargısız varlığımızı açarak dikkatimizi yönlendirdiğimiz her kişiyi olayı etkilememiz  dönüştürmemiz mümkün mü gerçekten?

Ortak bir enerji alanını paylaşıyorsak ve her şey enerji ise neden olmasın ?

Burada sevginin bir duygu olmayıp enerji olduğunun altını çizmek isterim. Bir titreşim yani...

Sevgi titreşiminde  bakabilmek ön yargısız olaylara , insanlara ve kendimize...

Mevlana 'nın ''Gel, kim olursan gel'' çağrısı şimdi daha bir anlam kazandı.

Sevgiyle,








xxx






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder