19 Kasım 2020 Perşembe

Bir Başkadır Dizisinin İçimdeki Yansımaları

Diziyi bir solukta izledim. Aynı gün içinde!

İnsan denen canlının ne çok yüzü var.

Kimseleri kalıplara koyup kategorize etmemek gerektiğini bir kez daha anladım.

Toplumu uzlaştıran, birleştiren, insanların birbirini anlayıp saygı duyabilmesi için alan açmasını diliyorum bu dizinin.

Ve içimdeki yansımaları.

Aşağıda geçen ''kapalılık'' kavramından  tesettürü ima etmiyorum. Kalben ruhen kapalılık kapalı olmaktan bahsediyorum. Öncelikle bu notu düşmek istedim ki daha iyi kendimi ifade edebileyim.

Sevgi varsa güven varsa ''açığız''. Varlığımızı kalbimizi açıyoruz rahat nefesler alabiliyoruz.

Kendimizi güvende hissettiğimiz bir ortam ve çevre anlatmak istediğim.

Yaşam enerjisi, neşe içimizden dışarıya akıyor. Yumuşacık hafif neşe içinde bir varoluş ile havada uçar gibi yaşıyoruz.

Bolluk bereket sağlık huzur uyum hepsi açık olmamızla ilgili. 

Işığımızı saçıyoruz etrafa...

Korku varsa güvende hissetmiyorsak kapanıyoruz, bir duvar gibi oluyoruz. Katı ve ciddi!

Hatta kapalı olmayı güvende olmak olarak algılayabiliyoruz.

Çevremizde de kalben kapalı insanlar varsa kendimizi açabilmemiz ayrıca güçleşiyor. Hep duvarlara çarpıyoruz ve kapanmayı öğreniyoruz.

Kapalı olunca da  ne görülüyor ne duyuluyoruz

Gerçek varlığımızı kimseler göremiyor duyamıyor.

İçinde doğup büyüdüğüm coğrafyanın kadınlarının çoğunun kaderi malesef  ''kapalı olmak''.

Zira o neşeli cıvıl cıvıl hafif şakacı muzip dişil enerji ancak güven ortamında kendini ifade edebiliyor. Ortaya çıkıyor.

Malum bu yanımızı ifade edip gösterdiğimizde en hafifinden iş ortamı ya da sosyal çevrede sınırlarını bilemeyen iltifat etmek ile taciz etmenin farkını bilemeyen erkekler tarafından keyifimiz kaçırılıyor. 

Kadın kendini güvende hissettiğinde, onun varlığına saygı ile yaklaşıldığında ancak içindeki özü dışarıya yansıtabiliyor. Kalbi açılıyor varlığı açılıyor ve görülür oluyor.

Bu toplumdaki kadınların nerede ise yarısı başını kapatıyor  ki  örtü de sembolik bir ifade var burada dişiliği örtmek üzere bence. Diğer yarısının çoğu ise kalben ruhen yaralı ve kapalı. Tesettüre bile gerek yok görünürlüğünü kısıtlamak için!

Peki nedir derdi sistemin ya da ataerkil zihniyetin  şakacı neşeli zeki muzip dişil enerji ile ?

Korku.

Kontrolü kaybetmek, terk edilmek, sevilmemek, yetersiz hissetmek korkusu.

Hayatının alt üst olması belki de.

Oysa ki kim bilir belki de hayatının altı üstünden çok daha iyidir.

Hem erkek hem kadın için üstelik.

Yeryüzündeki tüm kadınların ve erkeklerin kalben açık olarak neşe içinde kahkahalar atarak birlikte çoşku ile el ele yaşadığı bir dünya hayal ediyorum.

Sadece sevgi ve güven duygusu içinde...

Çok mu şey istiyorum?







xxxx



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder