16 Haziran 2016 Perşembe

İnsan Mozaği Şirketler ve Ülke Barışı

Düşünüyorum da profesyonel mesleğimi yaptığım tüm şirketlerde güzel deneyimlerim oldu ve çok güzel insanlarla tanıştım. 25 yılı aşkın bir süreden bahsediyorum ve o zamanlardan  bu zamana hayatımda devam eden dostluklarımın varlığı da beni ayrıca mutlu ediyor.

Ve fakat bir şirket var ki buradaki yazıma konuk olacak!

Şirketin adı AON...

Eski Kelt dilinde bir,birlik,bütünlük anlamına geliyor Aon. İngilizce  bir anlamına gelen  one Aon'dan türemiş. Şirketin kurucuları  uzun yıllar önce Britanya'dan yeni dünyaya göç etmişler. 120 ülkede 72.000 çalışanı olan, lider risk yönetimi ve sigorta&reasürans brokeri olan bir firma Aon.

Bu şirkettin Türkiye ofisinde  yaklaşık 10 yıl çeşitli görevlerde çalıştım ve tüm bu süre zarfında aynı CEO  ile çalışma şansım oldu. Çok değerli bir genel müdürüm de vardı ve onu da burada anmak isterim. Ve  her zaman varlıklarından keyif ve ilham aldığım  arkadaşlarım dostlarımı da...

Velhasıl bu şirkette  Anadolu toprağının tüm renklerini görebilirdiniz. Sanki bir insan mozaği diyebilirim. Ne kadar şanslı olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum...



Türk,Kürt,Laz,Ermeni,Rum,Ortodoks ve Katolik Hristiyan,Alevi ve Sunni,Yahudi, Müslüman (oruç tutup namaz kılanı da dahil) , ateist , deist...Tam bir insan mozaği idi gerçekten. Cuma günleri öğle aralarında da meditasyon atölyesi açıyordum isteyenlere bir de ben.

Düşünün siz artık renkliliği!

Ve inanın müthiş bir ekip ve takım ruhu ile çalışırdık. Bilmezdik bile kim kimdir?  Konusu bile geçmezdi kimlik detaylarımızın.  Biz aynı takımın çok değerli parçaları idik ve tek amacımız şirketin en yüksek menfaatine olacak şekilde davranmaktı. Özel günlerimizi kutlardık o başka.

Ortak şirket menfaati için orada olduğumuzu hepimiz CEO 'muz dahil bilir ve hiç bir şeyi kişisel almaz açık görüşle tüm düşünceleri paylaşırdık.

Yeni taşınılacak ofisin yeri hatta boyasının rengi bile tüm çalışanlara yönelik anket ile görüş alınarak değerlendirilirdi.

Anlayacağınız ülkenin durumundan çok daha demokratik yönetilirdi bu şirket.

Elbette anlaşamayıp öfkelendiğimiz söylendiğimiz anlar da olmuştur.  Hatta bir keresinde şahsen çok istediğim bir ihaleye girmememi istediğinde  CEO' mun kapısını  çarpıp çıktığımı hatırlıyorum.
Fakat insani etik değerleri çizgileri asla ihlal etmezdik. Bir menekşe bir kol düğmesi ile ertesi gün gönül alırdık.

Saygı ve güven duyulan insanlar ancak potansiyellerini gerçekleştirebilir. Ve ben kendi adıma bana hep inandıkları, güvendikleri ve saygı duydukları  için  yöneticilerime  teşekkür borçluyum.

Ha o ihaleye girdik ve de kazandık bu arada!...

Ve inanıyorum ki CEO'ların  veya benzeri lider misyonu fonksiyonu olan kişilerin bireysel kimliği, bütünselliği şirketi veya ülkeyi de bire bir etkiliyor.

Lider ne kadar kendi içinde barışı tesis etmiş, benlik parçaları ile bütünselliğini sağlamış ise yansıttığı realite de tam bir bütünsellik içeriyor.

Mozaik tamamlanıyor! Takım olunuyor...

 Atatürk  geçmiş tarihimizden çok iyi bir örnek bu olguya...

Düşünüyorum da birey olabilmiş böylesi liderlerin varolduğu şirketler ülke ve dünya barışına da hizmet edebilirler. Bir nevi kelebek etkisi diyebiliriz. Ya da barış tohumları gibi...

Ülkemizin içinden geçtiği bu dönemde tüm şirket yönetimlerine çok ama çok büyük sorumluluklar düşmekte olduğuna inanıyorum.

Ötekileştirmeye karşı daha çok eşit fırsat temini, adil ve evrensel değerler çerçevesinde yapılandırılan IK politikaları çok çok önemli.

Firma isimlerinin de insan isimleri gibi firmaların  karakterini belirlediğini düşünüyorum.Ve hatta firmalarda çalışanlar ile firma arasında da enerjik ruhsal bir etkileşim bağ olduğuna...

Çalıştığım bu firmanın benim meslek hayatımda yeri özeldir ve kendi bütünselliğimin tesisinde de çok büyük katkıları olduğunu düşünüyorum.

Bu vesile ile tüm eski yöneticilerime ve en başta sevgili CEO'ma sevgilerimi gönderiyorum...

İyi ki varsınız ve iyi ki sizlerle tanıştım, çalıştım!

Teşekkür ederim...

Sevgiyle







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder