23 Haziran 2019 Pazar

Singapur' un Başarısının Sırrı


Kishore Mahbubani, Singapurlu bir akademik ve eski diplomattır. Halen Singapur Ulusal Üniversitesi'ndeki Lee Kuan Yew Kamu Politikası Okulu'nda 9 aydır başarılı olan bir kıdemli danışman ve profesör.

Bugün üniversiteli arkadaş grubumuzda bir arkadaş paylaşmış yukarıdaki videoyu.

Benim yeni tanıştığım bir kişi bu anlamda.

Bir çok kitap yazarı ve Türkçe'ye çevrilmiş bir de kitabı var.

Videoda çok fakir bir ailenin çocuğu olarak Singapur'da doğduğunu ve okula ilk gittiği gün yetersiz beslenme nedeni ile bir beslenme programına dahil edildiğinden bahsediyor.

O zamanlar Singapur inanılmaz sefalet içinde. Bugün nereye geldiğini hepimiz biliyorz Singapur'un.

İşte 3.dünya ülkesi olmaktan 1. dünya ülkesi olmanın üç ana sırrını anlatıyor videoda.Bu üç sırrı da sistemi ya da ülkeyi ayakta tutan kolonlar olarak tanımlıyor. Ve bu üç sırrı uygulayan her ülkenin çok başarılı olacağını anlatıyor.

Bunlardan biri Meritrokrasi (M) . Meritokrasi, yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir. Bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, kayırma yoktur. Bildiğiniz liyakat olayı. 3.dünya ülkelerinde özellikle finans hazine ile ilgili işlere akrabaların atandığını ve konusunda uzman en iyi insanların atanmadığını söylüyor. Öyle kuzenim şuraya gelinim buraya  damadım o tarafa olayı yok Singapur'da özetle.

İkinci kolon Pragmatizm (P). Kedinin siyah mı beyaz mı olduğu önemli değildir. Kedi fareyi yakalıyorsa o iyi bir kedidir şeklinde anlatıyor bu kavramı. Singapur'un hem kapitalist hem de sosyalist sistemden esinlenerek melez bir sisteme sahip olduğunu vurguluyor. Burada kavramlara izmlere diğer bir deyişle  kutulara sıkışmayıp en işleyen fonsiyonel bölümlerin sisteme dahil edildiğinin altını çiziyor. Yani hiç bir ideolojinin içine sıkışıp kalmamak. Bana göre ülkeye ve ülke ihtiyaçlarına göre en işlevsel uygulanabilir yöntemi oluşturmuşlar özgürce. Dünya da bir çok model var incelenebilecek.

Üçüncü kolon ise Honesty (H) . Dürüstlük. Başarılması en zor olanın bu olduğunu ve bir çok ülkenin gelişmekte ve genel anlamda başarısız olmasının önde gelen nedenlerinden bu kavramın hayata geçirilememesi olduğunu ifade ediyor. Burada memurların değil de kıdemli yöneticilerin , örneğin bir bakan  bir iş insanı ile tatile çıkması durumunda  hapse gönderilmesi şeklinde bir modelin hayata geçirilmesi ile, tüm sisteme önemli bir mesaj verildiğini ifade ediyor. Bakan neden hapse girdiğini sorduğunda ise ''İş insanı senin tüm tatil masraflarını ödediği için ki bu da yolsuzluktur.'' şeklinde yanıt veriliyor kendisine. Ve o zaman herkes o dikkat etmeliyim der ve dürüstlük faktörü yaşam bulur. İşte Singapur'un başarısının en önemli sırlarından biri olan dürüstlük bu şekilde gerçekleştirilmiş olur.

Bu videoyu izlediğimde Atatürk'ün tüm sistemleri inceleyerek bizim coğrafyamızda ve insan profilimize uygun olabilecek en iyi modelleri sentezleyerek Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşlarını attığını görüyorum.

Onun açtığı yolda ilerleyebilse idik, eminim dünyanın ilk üç ekonomisinden gücünden biri olurduk.

Hiç de alçak gönüllü olmaya gerek yok.

Anadolu tam bir gen havuzu.

İnsan ırkı biliyorsunuz hayvanların tersine,  ne kadar farklı genler karışır ise o kadar daha yüksek bir performans sergiliyor. 

Eminim ki bu ülkenin toprakları üzerinde emellerini hala koruyan ülkeler bunu çok iyi bildiklerinden var güçleri ile bizi Atatürk'ün yolundan alı koymaya çalıştılar.

Köy Enstitüleri'nin kapatılmasından, tarikatların palazlanmasından, darbelere...Siz zaten biliyorsunuz hikayenin bu kısmını.

İşte şimdi Ekrem İmamoğlu ile yeniden Liyakat, Pragmatizm ve Dürüstlük üç ayağı ile İstanbul'dan başlamak üzere tüm ülkeye yayılacak şekilde ülkenin tekrardan Ata'mızın gösterdiği yöne doğru kırabiliriz geminin dümenini.

Sonuçta hepimiz aynı gemideyiz.

Gemi demişken bir kaç sene önce bir benzetme ilgimi çekmişti. Titanik buzdağına çarpıp batmıştı . Günlük çıkar çatışmalarını da işte Titanik'teki şezlong kavgalarına benzetmişti bir köşe yazarı.

Bizlere burada günlük ya da kısa vadeli bireysel çıkarlarımızı bir kenara koyup , ülkenin toplumun en yüksek menfaatine olacak, bizleri hep birlikte daha refah ve huzurlu bir geleceğe taşıyacak ortak değerlere odaklanmamız gerektiği ve seçimlerimizi de buna göre yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

Ani bir manevra ile ufuktaki buzdağından sıyrılmamız mümkün.

Yeniden toparlanmak ve bu üç kolon üzerine ülkeyi taşımak için önümüzdeki dört sene çok önemli.











xxxxx


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder