Antik Mısır ile ilgili bir felsefe toplantısında kürsüdeki akademisyen Antik Mısır inancına göre ölümden sonra olacaklar ile ilgili bilgiler paylaşıyordu.
''Kalbin tartılması'' olarak ifade edilen aşağıdaki görseli bilirsiniz.
Antik Mısır'da ölünün, ölümden sonraki yaşamını kalbinin gerçeğin tüyü karşısındaki ağırlığının belirlediğine inanılırdı. Tanrıların yazıcısı olan Thot ve mezarlıkları koruyan Anubis, ölüyü dinledikten sonra teraziye bakacaklar ve eğer Thot terazinin iki kefesinin dengede olduğunu yazabilirse, kefenin birisinde ölünün vicdanının ve iradesinin simgesi olan kalbi, diğerinde ise Maat´ın yani gerçeğin tüyü vardır, yani gerçek tüy kadar hafiftir. O zaman ibis kuşu kafalı Thot, ölüler tanrısı Osiris´e dönecek ve ölünün kalbinin doğru olduğunu ve kalbin tüyden ağır olmadığını söyleyecektir. İşte o zaman ölü, ebediyen istediği yerlere gidebilir, canlıların arasına, yerin altına, Samanyolu´nun derinliklerine...Gökyüzünde parıldayan yıldızlardan biri olacaktır. Artık o bir ölü değildir, ölümsüzlerle beraberdir. Eğer kalp ağır gelirse kişinin iyilikten daha çok kötücül olduğu kabul edilir ve kalp timsah kafalı bir iblis tarafından yutulur.
Kalbin tartılması sırasında ölünün dinlenmesi bölümü benim için yeni bir bilgi idi. ''Olumsuz İtiraf '' olarak aktarılan aşağıdaki metinin, ölü tarafından ifade edilmesinden bahsediliyordu.
Yani ölü bu metni ifade ederken kalbine karşılık gerçeğin tüyü tartılıyor, söylediklerinin doğruluğu ölçülüyordu terazide.
Bir anlamda kendi vicdanımız ve irademiz bizim ''yargıcımız'' oluyor bu durumda. Yani kendi kendimizin yargıcıyız bizler.
Eğer vicdanımız saf ve temiz ise kalbimiz de gerçeğin tüyüne karşı hafif olacaktır.
Herkesi kandırabiliriz yalanlarla, manipülasyonlarla veya algı yönetimi ile.
Fakat tek kendimizi kandıramayız.
Hani musalla taşında ''Hakkınızı helal ediyor musunuz?'' diye sorarlar ya. Ve bilen bilmeyen herkes ''Helal ediyoruz '' der. İşte asıl mesele kendimizden razı olmak bence. Gözlerimizin kapandığı o anda müteşekkür bir yürek ve hafif bir vicdana sahip olabilmek.
Hatırlarsanız ''Şah damarından daha yakınım size'' olarak Tanrı kendi varlığının bizim varlığımıza yakınlığını ifade eder. Kim bilir belki de Tanrı vicdandır. Her birimizin içinde bize bizden yakın duran, her düşünce duygu söz ve davranışımızı hatta rüyalarımızı dahi kayıt eden gören duyan vicdan...
Yaşamımızda bazı önemli yol ayrılıkları ya da seçimler vardır. İşte kendi vicdanımızla yüzleşip gideceğimiz yolu seçmemiz gereken özel bir noktada olduğumuzu düşünüyorum tüm insanlık olarak.
Bu nedenle kendi vicdanınızla sohbete davet ediyorum sizleri tam bu dönüm noktasında.
İşte Olumsuz İtiraf'tan bir kaç cümle...
''Evrensel düzenin Efendisi,
Böylece kalbimdeki hakikati ve adaleti getiriyorum sana
Çünkü ondaki tüm kötülüğü söküp attım.
İnsanlara kötülük etmedim.
Aile fertlerime karşı şiddet uygulamadım.
Hakkın yerine haksızlığa başvurmadım.
Kötü insanlarla ilişki kurmadım.
Suç işlemedim.
Kendi yararıma başkalarını aşırı çalıştırmadım.
İhtiraslar uğruna entrikalar çevirmedim.
Hizmetkarlarıma kötü davranmadım.
Tanrıya sövmedim.
Yoksulu yiyeceğinden etmedim.
Bir efendinin hizmetkarına kötü davranmasına izin vermedim.
Başkalarına acı çektirmedim.
Hiç kimseyi aç bırakmadım.
Hemcinslerimi ağlatmadım.
Kimseyi öldürmedim, kimsenin öldürülmesini emretmedim.
İnsanların hastalanmalarına neden olmadım.
Gayrimeşru yollara başvurarak ya da başkalarının haklarını gasp ederek kendi gücümü arttırmaya çalışmadım.
Terazinin taşları ya da ibresi ile oynamadım.
Çocuğun ağzındaki sütünü almadım.
Ben saf ve temizim.
Temizim temizim temizim!''
xxx
''Kalbin tartılması'' olarak ifade edilen aşağıdaki görseli bilirsiniz.
Antik Mısır'da ölünün, ölümden sonraki yaşamını kalbinin gerçeğin tüyü karşısındaki ağırlığının belirlediğine inanılırdı. Tanrıların yazıcısı olan Thot ve mezarlıkları koruyan Anubis, ölüyü dinledikten sonra teraziye bakacaklar ve eğer Thot terazinin iki kefesinin dengede olduğunu yazabilirse, kefenin birisinde ölünün vicdanının ve iradesinin simgesi olan kalbi, diğerinde ise Maat´ın yani gerçeğin tüyü vardır, yani gerçek tüy kadar hafiftir. O zaman ibis kuşu kafalı Thot, ölüler tanrısı Osiris´e dönecek ve ölünün kalbinin doğru olduğunu ve kalbin tüyden ağır olmadığını söyleyecektir. İşte o zaman ölü, ebediyen istediği yerlere gidebilir, canlıların arasına, yerin altına, Samanyolu´nun derinliklerine...Gökyüzünde parıldayan yıldızlardan biri olacaktır. Artık o bir ölü değildir, ölümsüzlerle beraberdir. Eğer kalp ağır gelirse kişinin iyilikten daha çok kötücül olduğu kabul edilir ve kalp timsah kafalı bir iblis tarafından yutulur.
Kalbin tartılması sırasında ölünün dinlenmesi bölümü benim için yeni bir bilgi idi. ''Olumsuz İtiraf '' olarak aktarılan aşağıdaki metinin, ölü tarafından ifade edilmesinden bahsediliyordu.
Yani ölü bu metni ifade ederken kalbine karşılık gerçeğin tüyü tartılıyor, söylediklerinin doğruluğu ölçülüyordu terazide.
Bir anlamda kendi vicdanımız ve irademiz bizim ''yargıcımız'' oluyor bu durumda. Yani kendi kendimizin yargıcıyız bizler.
Eğer vicdanımız saf ve temiz ise kalbimiz de gerçeğin tüyüne karşı hafif olacaktır.
Herkesi kandırabiliriz yalanlarla, manipülasyonlarla veya algı yönetimi ile.
Fakat tek kendimizi kandıramayız.
Hani musalla taşında ''Hakkınızı helal ediyor musunuz?'' diye sorarlar ya. Ve bilen bilmeyen herkes ''Helal ediyoruz '' der. İşte asıl mesele kendimizden razı olmak bence. Gözlerimizin kapandığı o anda müteşekkür bir yürek ve hafif bir vicdana sahip olabilmek.
Hatırlarsanız ''Şah damarından daha yakınım size'' olarak Tanrı kendi varlığının bizim varlığımıza yakınlığını ifade eder. Kim bilir belki de Tanrı vicdandır. Her birimizin içinde bize bizden yakın duran, her düşünce duygu söz ve davranışımızı hatta rüyalarımızı dahi kayıt eden gören duyan vicdan...
Yaşamımızda bazı önemli yol ayrılıkları ya da seçimler vardır. İşte kendi vicdanımızla yüzleşip gideceğimiz yolu seçmemiz gereken özel bir noktada olduğumuzu düşünüyorum tüm insanlık olarak.
Bu nedenle kendi vicdanınızla sohbete davet ediyorum sizleri tam bu dönüm noktasında.
İşte Olumsuz İtiraf'tan bir kaç cümle...
''Evrensel düzenin Efendisi,
Böylece kalbimdeki hakikati ve adaleti getiriyorum sana
Çünkü ondaki tüm kötülüğü söküp attım.
İnsanlara kötülük etmedim.
Aile fertlerime karşı şiddet uygulamadım.
Hakkın yerine haksızlığa başvurmadım.
Kötü insanlarla ilişki kurmadım.
Suç işlemedim.
Kendi yararıma başkalarını aşırı çalıştırmadım.
İhtiraslar uğruna entrikalar çevirmedim.
Hizmetkarlarıma kötü davranmadım.
Tanrıya sövmedim.
Yoksulu yiyeceğinden etmedim.
Bir efendinin hizmetkarına kötü davranmasına izin vermedim.
Başkalarına acı çektirmedim.
Hiç kimseyi aç bırakmadım.
Hemcinslerimi ağlatmadım.
Kimseyi öldürmedim, kimsenin öldürülmesini emretmedim.
İnsanların hastalanmalarına neden olmadım.
Gayrimeşru yollara başvurarak ya da başkalarının haklarını gasp ederek kendi gücümü arttırmaya çalışmadım.
Terazinin taşları ya da ibresi ile oynamadım.
Çocuğun ağzındaki sütünü almadım.
Ben saf ve temizim.
Temizim temizim temizim!''
xxx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder