12 Haziran 2020 Cuma

Kendini Yok Saymak Üzerine

Salgın başladığından bu yana her hafta önce Cumartesi şimdi Pazartesi geceleri İzzet Çapa  ile Ali Poyrazoğlu 'nun instagram üzerinden söyleşilerini dinliyorum. Söyleşi programının ismi ''Ya Evde Yoksan?''

Kah muzip kahkahalar atıyorum kah  içleniyorum gözlerim dolu dolu ,  sık sık da düşünüyorum.



Devam edecekler sanırım bu sohbetlere çeşitli platformlar üzerinden. Kesinlikle öneririm. Çok zenginleşeceğinize emin olabilirsiniz.

Dolayısıyla sayfasını takip ediyorum İzzet Çapa'nın . Ve sayfasındaki bir paylaşımı dikkatimi çekti bugün. Okuduğu bir şeyi paylaşmış.  Çok etkilendim hatta çocuklarıma ilettim hemen paylaşımını. Ve nelerin kendimizi yok saymak olabileceği üzerine kısacık sohbet ettik onlarla. 

Ve sizinle de paylaşmak istedim. 

''İnsan çok sevmekten,  kıyamamaktan, kızamamaktan, üzememekten ve hep alttan almaktan kaybeder. Çünkü hayat ilk olarak kendini yok sayanları,  harcar.''

Kişinin kendini yok sayması  hangi davranışları içeriyor olabilir diye düşündürdü beni bu paylaşım.

Kişinin kendi değerini bilmemesi, aşırı mütevazi ve alçak gönüllü olması, hakkını aramaması , kendi ihtiyaçlarını yok sayması ya da önceliğine almaması, duygularını bastırması ya da yok sayması ve ifade etmemesi, yapılan saygısız ve kaba davranışları defalarca hoş görmesi ya da affetmesi, kişinin görülmediği kabul edilmediği anlaşılmadığı hatta eleştirilip yargılandığı ışığını yayamadığı ilişkilere işlere ortamlara kendini maruz etmesi, hatta mükemmeliyetçi olması  ilk aklıma gelenler...

Peki bir insan neden böyle davranır?

Bunun net bir yanıtı yok sanırım. Kişiye göre farklı yanıtlar olabileceğini düşünüyorum

Kimi için bencil ve kendini beğenmiş olarak algılanmaktan çekinmesi ve kendini maskelemesi olabilirken bir diğeri için hayata ve kendine aşırı güvenmesi olabilir.

Ya da gerçekten kendi varlığı ve elindekilerle tatmin olabilme becerisine sahip olması, vazgeçmeyi başarısızlık olarak algılaması ve dolayısıyla başarı takıntısı, hırslı biri olarak algılanmak istememesi, diğerlerinin kendisinin kalabilmesi için çapa gösterip   değişebileceklerine inanması , her şeyi kontrol etme takıntısı gibi nedenler  olabilir...

Ve fakat daha derine bakınca üç  baskın motif çıkıyor sanki.

Biri son  derece kendini beğenmiş gizli kibir sahibi bir profil . Diğeri öz saygısı ve öz sevgisi zayıf  kurban rolünü benimsemiş bir profil. Ve en son olarak da  bilge bir ruha sahip bir profil.

Gizli kibir sahibi profil  içindeki kibri,  kendini üstün görme halini kendince saklamaya çalışan ve maske takan bir profil olabilir . Yoğun hırsları olan başarı ve kontrol takıntısı olan kişiler bunlar. Rekabetten mücadeleden zorluktan beslenirler. Bir huzur bulamazsınız yanlarında. Üretmek son derece gerekli sağlıklı bir edinim iken bu insanların yanında acılı bir hal alır. Üretimleri diğerleri için değil kendileri içindir. Hizmet için hizmet etmezler. Her ne yapıyorlarsa kendileri içindir. Gizli bir ben merkezciliğe sahiptirler fakat bunu çok güzel saklayabilirler. Bencil ve kibirli profil diyebilirim bu profile.

Öz saygısı, öz değeri ve  öz sevgisi zayıf olan kurban rolünü seven sürekli dışarıyı suçlayan ve şikayet eden profiller olarak tanımlıyorum bu profili. Hayatınızda böyle insanlar var ise büyümeyen bir çocuk ile yaşadığınızı ve hep ona destek vermeniz gerektiği duygusunu hissedebilirsiniz. 

Bilge ruh sahibi olan kişilerin de ''hiçlik'' kavramını kendini yok saymak olarak algılamış olabileceğini düşünüyorum şu an. Olma halini olgunluk halini kendini yok saymak olarak algılanmış olabilirler mi? . Ya da dışarıda olan biteni umursamazlık hali.  Dışarıya dışarıdan gelenlere karşı bağışıklık hali. Elbette özünde dış durumlardan etkilenmeyen, çocuksu bir neşe ile anda mutlu yaşayabilen, yüksek değerlere sahip kişiler olabilir bu insanlar. Gerçekten insani değerleri taşıdıklarından dışarısı ne düşünür endişesi taşımadan  insan onuruna yakışır şekilde düşünür ve yaşarlar. Ancak o zaman da dışarısı tarafından yanlış anlaşılma riski taşırlar.

Peki iyileşme nasıl olacak her bir profil için?

Birinci profilin ne kadar kendini maskelemeye çalışırsa çalışsın dışarıdan hırslarının ve kibirinin görüldüğünü bilmesi ona iyi gelebilir. Hatta bu gizli kibirinin  ve hırslarının onun asıl düşmanları olduğunu fark etmesi.  Bu şekilde kibrini ve hırslarını dengeleyebilir. Diğer insanların ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçları ile en azından aynı sıraya koyması iyileştirici olabilir. Ve gerçek samimiyetin açıklığın insanları yakınlaştırabileceğini bilmek.

İkinci profilin kendine acımaktan vazgeçip şikayeti ve mazeretleri terk edip kendi ihtiyaçlarını önceliğine alarak yeniden kendini ve hayatını yapılandırmaya başlaması önerilebilir. Kendisi için yola çıkması.

Üçüncü profilin ise bu dünyanın illüzyonuna kendini kaptırmadan kendine ve yaşamına yeni bir bakış açısı geliştirmesi iyi gelebilir.  Bir tas çorba ve bir hırka ile mutlu mesut kendi ile dolu olarak  yaşayabilmesine rağmen, içindeki varlığın yüceliğini dikkate alarak onu en iyi şekilde ağırlayabileceği  deneyimleri yerleri insanları hayatına alma tercihinde bulunabilir.  Kim olduğunu hatırlaması ve kendi gücünü ve iradesini geri çağırması ona çok  iyi gelecektir. 

Zihnimden hemen dökülenleri paylaştım sizlerle.

Doğru  soruları doğru zamanlarda sormanın önemine inanıyorum. 

Doğru soruları sormanın ve içimize bakmanın şimdi tam sırası!

Işıkla,











xxx







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder