22 Şubat 2021 Pazartesi

YENİ İNSANLAR YENİ TARİFLER - Keltik Dünya ile Tanışma

 Ve Keltik Dünya ile Tanışma

İngiliz bir sigorta şirketinde işe başladıktan birkaç ay sonra tanıştım Alan ile.  İstanbul’ da İngiliz dili edebiyatı öğretmenliği yapan bir İskoç’tu.   Çok derin bir Rock müzik tarihçesi ve bilgisine sahipti. Gitar çalardı Alan. Hassas, maceracı derin bir ruha sahipti. Yaşama varoluşa dair çok şey öğrendim ondan. Su gibi olmak, I ching, Budist felsefe, Kelt  kültürü gibi bir çok konuda rehberim öğretmenim oldu. Yıl 1991 ve ben 24 yaşındayım bu arada.




1992 yılı yazı İskoçya’ya gitmiştik birlikte. Sky Adası’na arkadaşlarını ziyaret etmiştik. Hayatımda böylesi saf nerede ise ilk yaratıldığı gibi korunmuş bir doğa görmemiştim. Dilim tutuldu zihnim durdu doğanın duruluğu güzelliği karşısında. İlk yaratıldığı hali ile duruyordu sanki o doğa parçası karşımda. Adada yabani tavşan çok boldu. Bir kez konuk olduğumuz evde  yabani tavşan pişirildiğini hatırlıyorum. Yiyemedim. Halen de  tavşan yiyemeyen biriyim.

Omleti süt eklemeyi ilk kez Alan’dan öğrendim. Ve köri o dönemlerde en baş baharatım oldu. Nerede ise her şeye ekliyordum.  Tavuk, et, deniz ürünleri ile pişirilmiş sos ve makarnalar. Linguine en sevdiğim formu idi makarnanın o dönemler.

Atıştırmalık çok basit bir sandviçi vardı Alan’ın. Halen pek severim ve de çocuklar için de sağlıklı bir atıştırmalık oldu evimizde bu sandviç. Beyaz ekmek içine beyaz peynir domates isteğe göre acı ya da tatlı sivri biber yerleştirilip üzerine karabiber ve bir miktar soya sosu ilave edilir. Ekmek taze ise pek bir lezzetli olur bu sandviç. Bazı lezzetleri kişiselleştirmek adına isim vermeyi düşündüm şu an bu satırları yazarken. Nasıl ki babaanne anneanne çorbamız vardı, bu sandviçe de Alan Sandviç’i diyebiliriz bundan böyle. Neden olmasın?

Ekmek içine patates kızartması konulup yenildiğini de ilk ondan öğrendim. Bayağı lezzetli olabiliyor ekmek ve patates kızartması taze ise. Dikkatinizi çekerim konu doksanların başında geçiyor. Nerede ise otuz yıl önce. Şimdilerde burgercilerde var sanırım ekmek arası patates kızartması. Pek sağlıklı bulmuyorum ana öğün yerine geçmesini bu lezzettin. Ancak sofrada hoş bir atıştırmalık başlangıç olabilir.

Alan İstanbul’a gelmeden önce Yunanistan’da öğretmenlik yapmıştı. Orada sabah kahvaltısında süzme yoğurt üstüne bal gezdirip yenildiğini görmüş ve sevmiş bu lezzeti. Kendine katmış!  Oradan da Alan aracılığı ile bana geldi bu lezzet. Canım tatlı çekince ufak  kaçamaklar yapıyorum yoğurtlu ballı   ve Alan’ı hatırlıyorum. Yemekler anılardır demiştik. Ve işte böylece tekrar tekrar anılarımızla buluşuyoruz yaşamın içinde.

Kızarmış ekmek üstüne tatlı fasulye şeklindeki atıştırmalığı da ya ilk İngiltere seyahatimde ya da Alan’dan öğrenmiştim. Yurtdışı seyahatlerde British Breakfast servislerinin vazgeçilmez parçasıdır Henz tatlı fasulye. Şu an düşündüm de kendi evimden çok, yurtdışı seyahatlerimde kahvaltılarda tercih ettiğim bir lezzet olmuş bu. Hele yanına göz yumurta ve kızartılmış birkaç domuz jambon dilimi…Canım çekti şimdi!

İskoçya seyahatimizde geleneksel Black Puding ve  Haggis isimli yemekleri denedim ve  fakat pek sevemedim. Haggis İskoçya'ya ait bir ulusal yemek. İşkembe zarının içine, bulgur, üzüm, fıstık, ince doğranmış sakatatlar ve bol baharat karışımına iç yağ ilave edilerek doldurulması ile yapılıyor.  Şalgam ve patates ile sunuluyor genelde. Pek bize uzak bir yemek değil aslında. Hele benim gibi kokoreç, işkembe, kelle paça seviyorsanız. Fakat nedense pek ağır geldi bana Haggis..

Black puding de hayvan kanından yapılan bir nevi sosis diyebilirim.  Domuz eti kanından, domuz yağı veya dana eti sütten ve bir tahıl, genellikle yulaf ezmesi, yulaf kabuğu çıkarılmış tane veya arpa kabuğu çıkarılmış tane olarak yapılıyormuş. Ben kandan yapıldığını duyunca bir ısırıkta bıraktım yemeği. Kokusu bile fazla ağır gelmişti bana.

Domuz jambonu ya da  pastırması lezzet olarak bana  yakın gelse de eti de pişirilmişti birkaç ev ziyaretinde İskoçya’da. Ve yine ağır geldiğinden kokusu yiyememiştim. Belki pişirilme şekli ile ilgili idi bu hassasiyetim, bilemiyorum.


                                  


Alan’ın İstanbul’da yaşayan Filipinli bir tanıdığından da palamut uskumru gibi balıklara soya sosu dökerek yemeği öğrendim. Özellikle palamuta çok zengin bir lezzet katıyor soya sosu. Fakat çok az sos gerekli. Yoksa balığı soya sosuna boğarsanız balığın lezzeti kaçabilir ve de soya sosu içiyormuşsunuz gibi olursunuz.

Az biraz soya sosu gezdirilmiş kızarmış ya da ızgara balık yanında taze kişnişli yeşil salata bana göre son derece sağlıklı ve lezzetli bir öğün . Balık, deniz ürünü, soya sosu ve kişniş benim en favori lezzet bileşenlerimden biridir.

Bir de Alan bazı Türkçe sözcüklere İngilizce karşılık bulup beni pek güldürürdü. Örneğin kokoreç ses olarak İngilizce ’deki   hamamböceği olan ‘’coachroch’’ (kokroç) a  benzer. Düşünsenize ekmek arası hamamböceği gibi bir şey oluyordu bu pek sevdiğim tat.

Çin kültürüne pek hayrandı Alan. Zaten İstanbul’dan sonra  uzun yıllar Çin’de yaşadı. Çin yemeği için çok özel restoranlara giderdik İstanbul’da iken. Bende de bu bir alışkanlık oldu sonradan. O gittikten sonra da Çin lokantalarına gittim kendim ya da arkadaşlarla. Çok şükür oğullarım da pek sevdi Çin yemeklerini ki bizim kendimizi ödüllendirme şekillerimizden biri oldu diyebilirim Çin yemeği. Uzun yıllar sonra tekrar buluştuğumuzda 2016 yazında yine birlikte oturduk bir Çin lokantasında ve uzun uzun sohbet ettik Alan ile.

Büyükada’nın tepesindeki kilisenin şaraplarını pek severdik. Her fırsatta soluğu orada alırdık. Tüm gün oturur İstanbul’u Marmara’yı seyreder  sohbet edip şarap içerdik. Ne kadar telaşsız kendiliğinden yaşanan, bol zamanlı günlermiş meğer o günler.

Bu şekilde Alan ile birlikte dünya mutfakları benim günlük yaşamıma hatta evime dahil oldu diyebilirim.

Diğer bir çok konuda olduğu gibi gastronomik olarak da beni büyüten biri idi o.

En son ziyaretimde, İskoçya'nın sembolik  efsane çiçeği olan Funda Çiçeği'nin (Heather) benim doğum ayım olan Ağustos ayında, İskoçya'nın tüm dağlarında açtığını öğrendim. Bütün dağlar mor pembe funda çiçekleri ile doluyormuş Ağustos ayında.  Hayatımızda hiç bir şey rastlantı değil. Her şeyin her şeyle herkesin herkes ile görünmez bağları var gerçekten de. 

Bireysel hikayem ve yolculuğumda  önemli bir yol arkadaşım oldu Alan. Sevgi ile anıyorum onu buradan.

Bunca yıl ve yaşanmışlıktan sonra halen iletişimimizin olması hal hatır soruyor olmamız iyi hissettiriyor.







Görseller / Scottishatheart-Onedio


xxx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder