17 Şubat 2021 Çarşamba

Kitap Yazmanın Felsefesi

Şimdi nereden çıktı bu diyeceksiniz.

Belki biliyorsunuzdur. Bir şiir bir de öykü kitabım var.

Kendi imkanlarımla bastırmıştım bu kitapları. Şiir kitabımı 1000 öykü kitabımı 500 adet bastırmıştım. Öykü kitabım kalmadı ve fakat şiir kitabımdan hala bayağı adet duruyor evde.

                                                 

Bir ara hayata katmak için ve yatırımımı geri kazanabilmek için Kuzguncuk'ta ailecek pek sevdiğimiz bir kafeye bırakmıştım. Bir de kutu yanına! Sanırım 200 adet de o şekilde insanlara ulaştı.

Ve bu yolculukta anladım ki çok ünlü ve/veya çok yetenekli  bir şair yazar değilsen pek şansın yok insanlara  ulaşım açısından. 

Üstelik kitap basımı için de yayınevleri senden para istiyor. Hele şimdilerde  çok ciddi bütçe ayırmak gerekiyor. Şiirin adı bile yok!

Esas konuya geliyorum şimdi.

2019 yılı yazında bir kitap fikri gelmişti aklıma. Ufak ufak yazmaya başlamıştım. Sonra Kasım 2019 'da uzun yıllardır ailecek tanıdığım bir aile ile geçirdiğim bir gün ve akşam yemeği sonrası, ailenin babasını kaybettik. Yani kahkahalar atıp kadeh tokuşturduğum aile dostum iki saat sonra yoktu...53 yaşında kalp krizinden gitti. Geride gözü yaşlı eş ve buruk ilkokul öğrencisi bir kız çocuğu bıraktı.

Nasıl üzüldüm şok oldum acıdı içim anlatamam. Hayatı erteleme diyordu bana...Yarım bırakma hiçbir şeyi! Ve bir telaş aldı beni o günden sonra.

Aklıma ilk kitabım geldi ve hızlandırdım yazmayı. Ve sonra da  pandemi patladı.

O dönemde kitabımı tamamlayabildim. Sonra yayınevleri ile görüşmeler. Yok hiç biri içime sinmedi.

Hem çok pahalı hem de tanıtım reklam gibi konularda çok da anlamlı önerilerle gelmediler. Kitabı bastırdığımla kalacağım ve 150 adet için bile dünyanın parasını istiyorlardı.

Bekledim bir çözüm bir yol açılsın diye.

Sonra aklıma blogum geldi. Evet evet bu alan!

Bir insan neden yazar ki sahi? Kitap yazmanın anlamı nedir? Benim asıl niyetim ihtiyacım ne idi? Bir sürü soru üşüştü başıma.

Hayata not düşmek, hatırlanma arzusu, iz bırakma ihtiyacı, anılma ve hayata her daim dokunabilme düşüncesi, yaşama olan tutkumu çoğaltmak, geleceğe geçmişten notlar düşmek mesaj iletmek, hayatımın biriktirdiğim güzel anlarını paylaşmak, bir dönem ile hesaplaşıp yeniye alan açmak, yolculuğumda bana eşlik etmiş insanları anmak onurlandırmak...Belki bencilce bu ihtiyaçlar ya da duygular ve fakat insanız işte...

Yanıtlarımı bulunca tamam dedim. Oldu bu iş!

Ve kitabımı bu alandan parça parça düzenli yayınlama kararı aldım. Her gün bir bölüm yer alacak.

Elbette çok isterim bir gün kitabımı bastırmayı. Eline kitap almak, sayfaların dokusu, kokusu, sesleri, notlar alabilmek, renkli ayraçlar ile süslemek, yanında taşımak ...Bunların yerini hiçbir şey dolduramaz!

Kitabımın adı ANILARIMIN TARİFLERİ...Bir gastro-otobiyografi! Bu tanımı belki de ilk kez ben yapıyorum. Yeni bir akım yaratırım belli mi olur? 

Bugün önsözüm ile başlıyor olacağım.

Öyle edebi bir eser değil. Bol imla hatam var. Sohbet kıvamında notlar. Gökçeadalı Rum anneannem ile başlıyor  kitaptaki yolculuğum . İngiltere maceram, Hindistan'dan tarifler, Portekiz'de kısa bir durak, Fransa'dan esintiler...Umarım keyifle afiyetle lezzetle okursunuz!

Sevgiler









xxxx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder